Bu argümana göre Mısır'a otoriter bir hükümet şarttı, yoksa ülke İslamcı radikallerin pençesine düşerdi. Bu korku, Mübarek'in görevden ayrılmasıyla birlikte havaya uçuverdi.
Mübarek'i alaşağı eden devrimin ardından, bu tip uyarıların, sadece kendisine faydası olan zırvalıklar olduğuna inanmamak için sebep yok. Kardeşler, ya da burada anılan adıyla İhvan, pandoranın kutusundan çıktı ve pek öyle korkutucu bir hali yok. Genç militanları seküler protestocularla el ele verdiler; liderleri demokratik bir Mısır'da diğer partilerle yarışmaktan bahsediyor; hareketin kendisi de, gün ışığına çıktıktan sonra bazı iç bölünme işaretleri veriyor. Mısır halkı, Kardeşler'in bu yeni demokrasi tecrübelerini mahvetmeyeceğine inanıyor. Ancak esaslı siyasi değişimler söz konusu olduğunda, bundan emin olmak hiçbir zaman mümkün değildir. Yeni Mısır'ın, insan haklarını teminat altına alan güçlü bir anayasaya ve onu destekleyecek güçlü bir orduya ihtiyacı var. Bu teminatların olması durumunda bile ülkenin tehlikeli bir İslamcı radikalliğe meyletme riski bâki kalacak.
Cuma günkü "Zafer Yürüyüşü" esnasında, Tahrir Meydanı'ndaki, Kâhire'den ziyade Tahran'ı hatırlatan toplu namaz görüntüleri cesaret kırıcıydı. Ama kalabalık, dindar olduğu kadar milliyetçiydi de ve namaz biter bitmez Mısır bayrakları dalgalanmaya başladı.
Kardeşler'in gücünü ve niyetlerini anlayabilmek kaygısıyla birkaç lideriyle görüştüm ve militanlarının tutunabileceği yoksul bir Kâhire mahallesini ziyaret ettim. Karşıma çıkan manzara rahatlatıcıydı. Liderler sokaklarda tehditler savurmak yerine uzlaştırıcı bir çizgide konuşuyorlar. Mısır'ın geri kalanı gibi Kardeşler de ellerini daha modern bir kimliğe doğru uzatmışa benziyor.
Ama ihtiyatı elden bırakmamak lâzım; uzlaşı retoriği değişebilir. Grubun ılımlı üyelerinden Abdül Moneyim Ebu el Fotuh, demokrasinin başarısızlığa uğraması durumunda "sessiz hücreler yeniden belirebilir ve yine şiddetten zarar görmeye başlayabiliriz" uyarısında bulundu. Bu cihatçı yükselişin hem Mısır hem de dünya için kötü olacağını söyledi, ki haklı. Sorun, bunun imkânsız olmaması.
Grubun sözcüsü Essam el Eryan'ın Nil kıyısında, kapısında "Müslüman Kardeşler" tabelası bulunan bir bürosu var. Başka bir deyişle pek öyle yer altındaki bir isim değil. Genellikle ılımlı konuşuyor: Grubun cumhurbaşkanlığı için aday göstermeyeceğini ve parlamentoda çoğunluk peşinde olmayacağını söylüyor; seçimlerde yüzde 30 ilâ 35 arasında oy alacakları tahmininde bulunuyor ve Kardeşler'in, İsrail'le barış anlaşması da dahil, Mısır'ın imzaladığı uluslararası anlaşmalara sadık kalacağını ilan ediyor.
El Eryan, can düşmanı olan Mübarek rejimini sarsan Tahrir Meydanı devrimiyle birlikte dünyasının değiştiğinin farkında. Kardeşler'in resmî liderlik kadrosu protestoların ehemmiyetini fark etmekte geç kaldı ve bunun sebebini açıklamaya çalışırken, El Eryan bir hayli savunmacı bir tutum takınıyor: "Başka işlerimiz var. Tahrir'de kalıp protesto etmenin bize faydası yok."
Ancak Kardeşler'in genç üyeleri durumun önemini anladılar ve büyüklerini alt ederek Tahrir'e gittiler. Ilımlı lider Ebu el Fotuh, çocukların liderleri yok saymakta haklı olduğunu söylüyor. Bazı meslekdaşlarını da işin içine katarak "Mısır'da kireç tutmuş bir zihniyet var" dedi. Ebu el Fotuh'a göre Kardeşler parti siyasetinin dışında kalmalı. Onun öngörüsüne göre alacağı destek ancak yüzde 20 ilâ 25 civarında olacaktır ve Türkiye'deki AKP'nin benzeri yeni bir partinin kurulması daha yerinde olur. Mısır medeniyetinin Müslümanlar ve Koptlar tarafından oluşturulduğunu hatırlatarak, bu partinin diğer mezheplere de ulaşması gerektiğini söyledi.
Bu ılımlı Müslüman Kardeşler'i dinledikten sonra sokağa çıkıp hakikati görmek isteğine kapılıyorsunuz. Adamakıllı bir araştırma haftalar alır; ancak Kâhire'nin Ezbet Hariallah isimli yoksul bir mahallesini ziyaret etme imkânını buldum. Asfalt dökülmemiş, ne suyu ne de kanalizasyonu olan, Yukarı Mısır'dan göç etmiş kimselerin yerleştiği bir gecekondu mahallesi burası. Kadınların tamamı son derece kapalı giyiniyor.
Semtin, Müslüman militanların yatağı olacağı gelebilir aklınıza. Ama kılavuzluğumu yapan ve semte yönelik yerel bir programı yöneten Yasmina Abu Yusuf çok az insanın Kardeşler'le bağlantısı olduğunu söyledi. Beni, İhvan'ın etkisinin çok az olduğunu söyleyen üç başörtülü kadınla tanıştırdı. Müslüman Kardeşler'in etkili bir güç haline geleceği tamamen demokratik bir Mısır'ı ortaya çıkartabilmek şansa kalmış. Ama bir ziyaretçinin görüp duyabildiği kadarıyla, Mısır halkı bu riske girmek konusunda kararlı ve bu, Amerikan desteğini hak ediyor.
Zaman