TOHUM VE DOĞAL HAYAT PANELİ -TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI EKER: -'BUĞDAY ÜRETİMİ
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Türkiye'de buğday üretiminin artırılması amacıyla 1960'lı yılların sonunda Rusya'dan Bezostia türü t
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-02-16 13:21:00
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) tarafından düzenlenen 'Tohum ve Doğal Hayat' konulu panelin açılışında konuşan Bakan Eker, tohum konusunda, televizyonlarda konuyla ilgili olmayan uzmanların konuşmasının, sebze meyve ve gıda görüntüleri eşliğinde verilmesinin enformatik kirliliğe neden olduğunu belirterek, böylece insanların yedikleri içtikleriyle sorunlu hale getirildiğini söyledi.
Türkiye'de gıda üretimi ve denetiminde, Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) ve AB Tarım ve Gıda Dairesi (EFSA) standartları ne ise bu standartların uygulandığını vurgulayan Bakan Eker, bu nedenle vatandaşların yedikleri içtikleri konusunda gönül rahatlığı içinde olması gerektiğini kaydetti.
Bu konuda, şüphesi olan vatandaşların bakanlık bünyesinde kurulan 'Alo 174' hattını arayabileceğini hatırlatan Eker, bu hatta şimdiye kadar 50 binin üzerinde şikayet geldiğini, bakanlığın ayrıca yılda 370 bin gıda denetimi yaptığını anlattı.
Tohumluk konusunda son dönemlerde konuyla ilgisi olmayan uzmanların televizyonlarda yaptığı açıklamaların tartışma yarattığını belirten Bakar Eker, şöyle konuştu:
'Bu açıklamalar yapılırken tohum konusunda 6-7 yılda yaşanan gelişme gözden ırak tutuluyor. Bu sektördeki başarılar siliniyor. Toplum, yediği içtiğiyle sorunlu hale getirmek isteniyor. Enformatik kirlilik içinde konuyla ilgisi olmayan sebze, meyve ve gıda görüntüsü bu açıklamalarla veriliyor. Kanser ve kısırlıktan bahsediliyor.
Aynı tartışma 1960'lı yılların sonunda Rusya'dan Bezostia türü buğday tohumluluğu ithalatında da yaşanıyordu. Bu tohumluk ithaliyle dekara 60-70 kilogram olan verim 2-3 kat arttı. O gün (komünistler Türk ırkını kısırlaştırmak için buğday tohumu geliştirdi. Hükümet de bu tohumu getiriyor. Türk ırkını kısırlaştıracaklar) diye eleştirmişler. Bugün de tartışmalar aynı buna benziyor.
Bırakın da sebze meyve tohumluğu konusunda uzman, ilgili bilim adamları araştırma yapsın, bilimin evrensel gerçeklerini ve sonuçlarını kabul edelim, onların gereğini yerine getirelim.'
Türkiye'nin bio çeşitlilik açısından dünyanın en zengin bölgelerinden biri olduğunu, başta hububat olmak üzere, birçok yem bitkisi, sebze ve meyvenin gen kaynağı durumunda bulunduğunu hatırlatan Bakan Eker, Tohumluk Kanunu'nun çıkarılmasından sonra sektörün hızlı bir gelişme gösterdiğini ve tohum üretiminin 8 yılda, 145 bin tondan 496 bin tona ulaştığını kaydetti.
Eker, 'Birileri kasıtlı olarak veya bilmeden bize muhalefet edeceğim derken, Türkiye'nin gelişmesine ve kalkınmasına muhalefet ediyor. Çiftçiye, tarıma, ekonomiye muhalefet ediyor. Sektördeki gelişmeleri görmezden geliyor' dedi.
Türkiye'nin geçen yılın 11 ayında 80 milyon dolarlık tohum ihraç ettiğini, buğday, arpa, nohut, mercimek, çeltik gibi ürünlerde yüzde 90'ının üzerinde yerli tohum kullanıldığını anlatan Bakan Eker, tohumda da diğer ürünlerde olduğu gibi serbest ticaret uygulandığını belirtti ve şöyle konuştu:
'Ancak, bu her isteyenin istediği tohumu getirip satması anlamına gelmiyor. İthal edilen tohumların kullanım şartları var. Başvuru yapılıyor, adaptasyonu sağlanıyor, kontrol ve incelemesi yapılıyor. Ondan sonra ithalata izin veriliyor. Bilimsel araştırmaların, ticari regülasyonun ortak gereği yapılıyor. Serbest ticaret ilkeleri kapsamında, hiçbir ülkenin bir ticaret yasaklaması söz konusu olamaz. Almanya, İsrail, Kanada gibi tohumculukta gelişmiş ülkeler bile hem ihraç ediyor, hem ithal ediyor. Siz de tohumunuzu geliştirirsiniz, rekabet edersiniz ama ithalatı yasaklayamazsınız. İthal edilen tohumun kullanım şartlarını belirlersiniz.'
Tohum Islahçı Hakları Kanunu'nun çıkmamasının Türkiye'yi 20 yıl geciktirdiğini vurgulayan Bakan Eker, 'Bu kanun 20 yıl önce çıksaydı Türkiye, tohumculukta dünyanın bir numarası olurdu. Türkiye'de (neden yapmadın) değil, (neden yaptın) diye soruluyor. (20 yılı neden kaybettirdin) diye sormuyorlar. Milletimizin bu soruyu sorduğunu biliyoruz' dedi.
Hibrit tohumun GDO ile ilgisi bulunmadığını, kısırlık yaptığına dair bilimsel bir sonuçta olmadığını kaydeden Bakan Eker, halen Türkiye'nin hibrit tohumu ihtiyacının yüzde 35'inin yurt içinde üretildiğini, 2012 yılında bu oranın yüzde 55-60'a çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
İsrail'den ithalat edilen tohumun payının toplam ithalat içinde yüzde 6 civarında olduğunu hatırlatan Eker, sertifikalı tohumluk üretim ve kullanımının desteklendiğini, bu kapsamda şimdiye kadar da 189 milyon lira kullanım, 28 milyon lira da üretim desteği ödendiğini kaydetti.
Türkiye'de Bio Güvenlik Kanunu ile GDO üretiminin yasaklandığını ve bunun kanunla garanti altına alındığını vurgulayan Eker, bundan sonraki süreçte de GDO üretiminin yasak olacağını bildirdi.
-'TARIM SEKTÖRÜ YARI ÇIPLAKTI'-
TÜRKTOB Başkanı Hakkı Şafak Ses de toplantının açılışında yaptığı konuşmada, son günlerde tohum deyince akla gelen 'kötü imajları' bilmek amacıyla bu toplantıyı düzenlediklerini belirtirken, bu hükümet döneminde Türk tarımında devrim niteliğinde olan ve sektörün dünya çapında yarışa katılmasını sağlayan kanunlar çıkarıldığını söyledi.
Hakkı Şafak Ses, 'Tohumculuk, Bio Güvenlik ve Islahçı Hakları Kanunu çıkmadan önce, tarım sektörü olarak yarı çıplaktık. Bu kanunların çıkmasıyla giyindik, sektör önemli atılımlar yaptı. Gereken potansiyeli değerlendirmek için sektör hızla çalışıyor. Bio Güvenlik Kanunu ile Türkiye GDO'lu ürün üretimi açısından koruma altına alındı' dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara