Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Mısır ordusu gücünü pekiştirdi

Robert Fisk'e göre “Mübarek'in candostu General Muhammed El Tantawi komutasındaki ordu, hükümetin feshedilmesi ve anayasanın askıya alınmasıyla Mısır üzerindeki gücünü pekiştirdi.”

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-15 16:16:51

Mısır ordusu gücünü pekiştirdi
Robert Fisk*

Milyonlarca Mısırlının Hüsnü Mübarek'e karşı devrimlerini kazandıklarından iki gün sonra Mübarek'in candostu General Muhammed El Tantawi komutasındaki ordu, hükümetin feshedilmesi ve anayasanın askıya alınmasıyla Mısır üzerindeki gücünü pekiştirdi. Mübarek'in başbakan olarak atadığı eski general Ahmed Shafiq, ilk önceliklerinin “kaos ve düzensiliği” önlemek için “barış ve güvenlik” olduğunu söyledi -ki bu nefret edilen önceki başbakanın sık kullandığı bir slogandı. Artı bir değişiklik?

Onların Kahire'yi eski normal haline getirme sözü veren 'Askeri Konsey'i onurlandırma gözün dönmüşlüğü içinde, çoğu silahsız yüzlerce Mısır askeri geri kalan eylemcileri 20 gündür işgal ettikleri karargahlarından çıkarmak için Tahrir Meydanı'na girdi. Başta kalabalık onları su ve yiyecek ikram ederek bir dost gibi karşıladı. Kırmızı bereli polisler yine silahsız trafiği kontrol etmek için uğraştı. Fakat genç bir subay eylemcileri coplamaya başladı -eski alışkanlıklar üniformalı gençlerde zor ölüyor- ve kısa bir an 28 Ocak'taki polislere gösterilen öfkenin bir minyatürü yaşandı.

Bu, Mübarek'i devirenler arasında, zaferin meyvelerinin Mübarek yönetiminde zaten imtiyazlı olan ve gücü elde tutan generalden oluşan ordunun tarafından silip süpürüleceği endişesine sebebiyet verdi. Hiç kimse parlamentonun feshine itiraz etmedi çünkü Mübarek’in geçen yılki -ve tüm diğer yıllardaki- seçimleri çok açık bir şekilde hileliydi. Fakat 'askeri konsey', Mısırlıların söz verildiğine inandığı özgür ve adil bir seçim için herhangi bir tarih vermedi.

Milyonlarca gösterici tarafında devlet başkanlığı diktatörlüğüne sınırsız hak belgesi olarak görülen anayasanın askıya alınması bir çok Mısırlıyı hareketsiz bıraktı. Ve İsrail’in Mısır-İsrail barış antlaşmasına saygısındaki itimat için abartılı minnetlerini alan ordu, ordunun kendi askeri kurallarını yeniden düzenleyip düzenlemeyeceği hakkında tek bir kelime etmeden iktidarın sadece 6 aylığına alındığını duyurdu.

Fakat Mübarek rejimini ve imtiyaz sahiplerini deviren genç kadın ve erkek eylemcilerin talepleri ile ordunun onlara bahşetmeye hazır gibi göründükleri arasında açık bir farklılık ortaya çıkıyor. Dün Tahrir Meydanı'nın bir kenarında Mübarek’in eski olağanüstü hal yasasının askıya alınması ve politik tutuklulara özgürlük gibi pek çok taleple küçük bir gösteri yapıldı. Ordu “doğru bir fırsatta” olağanüstü hal yasasının iptal edeceği sözünü verdi, fakat bu yasa yürürlükte olduğu sürece askere Mübarek’in yaptığından daha fazla tüm protestoları ve gösterileri yasaklayacak gücü veriyor- ki bu dün meydanda asker ile halk arasında küçük çaplı çatışmaların patlak vermesinin nedenlerinden biridir.

Politik tutsakların serbest bırakılması konusunda ordu şüpheli şekilde sessiz kaldı. Bu bir önceki rejime ordunun katılımını bilen onlarca tutuklu olmasından olabilir mi? Ya da Kahire ve İskenderiye’ye çöl kamplarından kaçan ve henüz bırakılmış tutsakların -onların deyimiyle- askeri personelin korkunç işkence ve kötü muamele hikayeleriyle dönüyor olması mı? 'The Independet'çe bilinen Mısırlı bir subay çöl hapishanelerinin savunma bakanlığına değil, içişleri bakanlığına bağlı askeri istihbarat üniteleri tarafından yönetildiğinde ısrar etti.

Devrimin ilk haftasında adamlarına -kendilerine sadık yalın 'baltagi' elbiseli çetelerine - barışçıl eylemlere saldırma emrini veren devlet güvenlik polislerinin üst kademelerine gelince, onlar Arap körfezine özgür bir olağan uçuş yaptılar. Kahire ceza soruşturma polis şefliğinde dün konuştuğum bir komisere göre 300'ü aşkın ölümü ile sonuçlanan şiddetten sorumlu tüm polis şefleri aileleri ile birlikte Ebu Dhabi emirliğine uçtular. Polislerin eylemcileri dövmeleri için para verdiği suçlular -onlar hizmetlerine tekrar ne zaman ihtiyaç duyulacağını biliyorlar- yer altına girerken, orta düzey polis yetkilileri kendilerine karşı adali sürecin işlemesini bekliyorlar. Eğer gerçekten öyle işlerse.

Tüm bunlar, elbette rejimin arkasında bıraktığı arşivin büyüklüğüne ve yetkililerin, şimdi ordunun, yeni ve reform edildikten sonra yargıya bu belgelerin ne kadarına erişebilir kılmaya hazırlandığına bağlı. 28 Ocak’ta yakılmadan önce polis merkezlerinde saklanan şehir polislerine gelince, onlar içişleri bakanlığından daha büyük pay isterken ortaya çıktılar. Bizzat polislerin kendilerinin protestocu haline gelmesi, -onlar aslında ücret artışı istiyorlar- devrim sorası Mısır'ın unutulmaz anlarından biri oldu.

Elbette şimdi kendi devriminin etkilerini komşusunda izleme sırası Mısır’da. Ancak Mısır’da bir aile dün Yemen’de devlet başkanına karşı isyanın 3. günü olduğunu ve ona polis şiddeti eşlik ettiğini farkında değildi. Ve Mısır'daki Arap protestocular gibi onların başarılı karşıtları da, her Arap rejiminin devlet güvenliği aparatı Müberek'in çetelerinin başarısızlıkla sonuçlanan taktiklerini büyük bir bağlılıkla izlemesi dikkat çekici bir şey.

Diğer bir ironik şey Mısırlılardan zuhur etti. Halklarını temsil ettiklerini iddia eden diktatörlükler -akla Cezayir, Libya ve Fas geliyor- Mısır'daki başarılı demokratik devrimi takdir etmeyerek halklarını temsil etmekte açıkça başarısız oldular. Böyle yapmak, ki söylemeye gerek yok, kendi tahtlarının ayaklarını kesmektir.

*Deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk'in dün The Independent yayınlanan yazısını Süleyman Tatar ETHA için çevirdi. Yazının orijinal başlığı, 'Is the army tightening its grip on Egypt?' (Ordu Mısır'da pençelerini sıkılaştırıyor mu?)

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara