Yükseliş Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı ile Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü'nün (AÇSAP) birlikte düzenlediği ''Perinatal Döneme Yaklaşım Sorunlar Çözüm Önerileri Kongresi'' Antalya'nın turizm merkezi Kundu'da başladı. 13 Şubata kadar devam edecek kongrenin açılışında konuşan AÇSAP Genel Müdürü Rıfat Köse, Türkiye'de geçen yıl 13 bin bebeğin 1 yaşına gelmeden kaybedildiğini, bu bebeklerin yüzde 75'inin de 1 aylık olmadan hayatını kaybettiğini belirtti. Köse, ''Rakamları konuşmak kolay ama bu rakamların arkasındaki gerçekleri görmek lazım. Bir kadın 9 ay sıkıntılı dönem geçirdikten sonra 1 gün bile yavrusuna sarılamadan bebeğini kaybediyor'' dedi.
Köse, geçen yıl Türkiye'de 212 annenin öldüğünü bildirdi.
Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri için ayrılan payın 5 yılda 2 katın üzerinde arttığını söyleyen Köse, ''Kırsal alanda doğum vakaları dahil artık riskli vakalar helikopterle taşınıyor. Eskiden doğuma giden kadınları kızaklarla taşıyorduk'' dedi.
Dünyada bebek ölüm oranının binde 65'lerde olduğunu, bu konuda en iyi olan Avrupa'da rakamın binde 14, Türkiye'de ise binde 23 olduğunu bildirdi. Köse, Türkiye'nin 5 yaş altı ölümleri en hızlı düşüren 5 ülke arasında olduğuna da işaret etti.
Türkiye'de bebeklerin 5 yaşına kadar 16 kez izlendiğini kaydeden Köse, ''Neredeyse doğum yapılan bütün hastanelerimiz bebek dostu. İlk 6 ay sadece anne sütü ile emzirme oranı yüzde 41'lerde. Bu oran 10 yıl önce yüzde 5'lerde idi'' diye konuştu.
-GEBELERE D VİTAMİNİ VERİLECEK-
Gazi Üniversitesi ile Türkiye'de demir vitamini eksikliğinin boyutlarını ortaya koyacak, verilen dozların yeterli olup olmadığını ortaya çıkaracak 45 bin kişi üzerinde bir çalışma yaptıklarını kaydeden Köse, ''1 milyonun üzerinde çocuğa ücretsiz D vitamini dağıtıyoruz. Gebelikte D vitamini vermiyorduk, inşallah bu yıl vermeye başlayacağız. Buna bilim kurulumuz karar verdi'' dedi.
Yeni doğan işitme taramasında yüzde 50'nin üzerine ulaştıklarına da değinen Rıfat Köse, 2010 yılında bin 506 işitme engeli bebeğin tespit edildiğini söyledi.
-EN BÜYÜK SIKINTIMIZ SEZARYEN-
Anne sağlığında doğum öncesi bakımda da başarının arttığını vurgulayan Köse, şöyle konuştu:
''En büyük sıkıntımız sezaryen. Önceleri sezaryen umutsuz bir ameliyattı sonra, anne ve çocuğun hayatını kurtaracak riskli bir ameliyat haline geldi. Şimdi doktor ve annenin isteğini yerine getiren ameliyat oldu. Maalesef dünyada da böyle. Sağlık Bakanlığı sezaryene karşı değil. Sezaryen gerektiğinde yapılan anne ve bebeğin hayatını kurtaran bir operasyondur. Buna karşı olunması kesinlikle söz konusu değildir ama biz sezaryenin tıbbi endikasyonlarla yapılmasını arzu ediyoruz.''
1997-2007 yılları arasında sezaryen artış hızının Türkiye'den sonra en yüksek olduğu ülkenin yüzde 7.2 ile Avusturya olduğuna dikkati çeken Köse, Türkiye'de ise sezaryen artış hızının Avusturya'nın iki katına yakın olduğunu kaydetti. Köse, ''2010 yılında sezaryen hızımız yüzde 45. Doğuran kadınların neredeyse yarısı sezaryenle doğuruyor. Kadınların yarısı sezaryene ihtiyaç duyuyor'' diye konuştu.
Geçen mükerrer sezaryen oranının yüzde 19.8, primer (ilk) sezaryen oranının yüzde 25.4 olduğunu kaydeden Köse, ''Eğer primer sezaryen bu şekilde devam ederse sezaryen oranı artar. Bunu kontrol altında tutmak zorundayız. Gerçekten mecburiyet halinde bunu yapmak zorundayız'' dedi.
Sezaryeni artıran nedenler arasında isteğe bağlı sezaryenle, hastaların doktorlara baskısının gösterildiğini kaydeden Köse, 2 bin 800 kişinin katıldığı bir anket çalışması yaptıklarını, malpraktis nedeniyle, doktora yönelik dava açılması nedeniyle doktorların sezaryene yöneldiğini bildirdi. Köse ''Malpraktis (yanlış, özensiz tedavi) sezaryenin en büyük nedeni olarak gösteriliyor'' dedi.
Köse, ''Adli ve idari soruşturma açılan doktorların oranı yüzdesi 44. Ama ceza alan doktor yüzde yüzde 1-2'lerde. Bu konuyu iyi düşünmek, hesap etmek zorundayız'' dedi.
Doktorların Bakanlıktan en büyük isteklerinin hekim üzerindeki baskının kaldırılması olduğunu ifade eden Köse, Dünya Sağlık Örgütü'nün sezaryen oranını yüzde 10-15 olarak belirlemesini az bularak Jinekoloji Derneği ile yeni yüzde belirlemek için çalışma başlattıklarını söyledi.