Uzun yıllardır yasaklı olan Müslüman Kardeşler yine de muhalefetteki en büyük güç durumunda.
İngiliz Guardian gazetesi, bugün yorum sayfasında "İslamcı Müslüman Kardeşler'in Mübarek sonrası dönemde rol oynaması Batı'yı kaygılandırmalı mı?" sorusunu uzmanlara yöneltti:
Prof. Richard Bulliet: Hayır
ABD'deki Columbia Üniversitesi'nden Prof. Richard Bulliet, bu soruya özetle şu yanıtı verdi:
"Müslüman Kardeşler'in baskısıyla, Mısır hükümetinin İsrail'le uzun zamandır sürdürdüğü işbirliğini sona erdirmesinden kaygı duyuluyor. Bu gerçekçi olmayan bir korku değil.
"Fakat Amerikan yönetimi, yeni Mısır hükümetine İsrail'le iyi ilişkiler kurma ve Filistinli militanlara sırtını dönme şartını koyamaz. İsrail ve Amerika her zaman dost olacak. Ama Mısır'ın dostluğunun kaybedilmesi, ABD'nin yarım asırlık Orta Doğu politikasının çözülmeye başlamasına neden olur."
Arap dünyasının onlarca yıl sonra büyük bir çaplı yeniden yapılanmanın eşiğinde olduğunu belirten Richard Bulliet şöyle devam ediyor:
"Ama geleceğe ilişkin kaygılar, parçalanmakta olan statükoyu sürdürmeyi denemeyi haklı kılmaz. Artık Mübarek'e gitmesi için yardımcı olmanın, Mısırlı generalleri demokratik bir sivil hükümetin işbaşına gelmesine izin vermesi için ikna etmenin ve Müslüman Kardeşler'le ilgili kaygılarımızdan bir süreliğine kurtulmanın zamanı geldi.
"Amerika'nın ideolojik tercihleri ve yaygın İslam karşıtlığını bir kenera bırakarak, İslamcı siyasi partilerin demokrasiye geçişte önemli bir rol oynayacağını teslim etmeliyiz. Çoğulcu bir seçim sisteminde nasıl yarışabileceklerini ve belki de iktidar olabileceklerini göstermeleri için onlara bir fırsat verilmeli."
Prof. Benny Morris: Evet
İsrail'deki Ben Gurion Üniversitesi'nden Prof. Benny Morris ise Müslüman Kardeşler hareketinin yüzde 30 ile yüzde 60 arasında bir halk desteğine sahip olmasına rağmen, hükümet karşıtı gösterilerde öne çıkmamayı tercih ettiğini belirtiyor ve nedenini şöyle izah ediyor:
"Müslüman Kardeşler'in geride kalmasının nedenlerinden biri, kendilerinden hoşlanmayan orduyla çatışmaya girmekten kaçınmak ve lider kadrosunun tutuklanmasını engellemek olabilir. Seküler orta sınıfı ürkütmek istememiş de olabilirler. Şimdilik, Müslüman Kardeşler, birçok üyesini tutuklayan, işkence eden Mübarek'in devrilmesiyle tatmin olabilir.
"Ama seçim kampanyası başladığında ortalık Müslüman Kardeşler'in destekçileri, pankartları, yayınları ve vaazlarından geçilmeyecek. Belki bir ölçüde şiddete başvuracak ve insanları yıldırmaya çalışacaklar."
'Türkiye'deki İslamcılar gibi olabilirler'
"Müslüman Kardeşler'in amacı iktidarı demokratik yollarla ele geçirmektir ve muhtemelen ilk icraatları İsrail'le 1979'da imzalanan barış anlaşmasını ortadan kaldırmak olacak." diyen yazar şöyle devam ediyor:
"Müslüman Kardeşler'in Türkiye'deki İslamcılar gibi demokratik normlara uymaları ve İran ile batı arasında tarafsız bir takınmaları da bir olasılık. Ama Mısır'ın ve hareketin geçmişini gözönüne alınca Müslüman Kardeşler'in İran ve Hamas modelini benimsemesi daha yüksek bir olasılık. Hareket, 1928'de Hasan el Banna tarafından kurulduğundan bu yana Mısır'ı ele geçirmek istiyor. Devlet kurumları ve düşmanlarının gücü nedeniyle liderleri iktidara giden yolda şiddet karşıtı bir politika izledi. Ama Batı'daki gözlemciler boş hayallere kapılmamalı. Bu, demokrasiye değer veren bir hareket değil. Liderleri demokrasiyi sadece, demokrasiyi ortadan kaldırmayı da içeren amaçları için bir araç olarak görüyor."
Times gazetesi de halkına Mısır'da yaşananlarla ilgili olarak herşeye hazırlıklı olma çağrısında bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Mısır'ın yeni bir Gazze'ye dönmesinden endişe ettiğini aktarıyor.
BBC