Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Batarya duruyordu ama kartı yok!

29 Mart yerel seçimleri öncesinde çıktığı Çağlayancerit yolunda dağların geri vermediği BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun yaşadığı helikopter kazasıyla ilgili her gün yeni soru işaretleri ortaya çıkıyor. Eşi ve oğlundan çarpıcı açıklamalar...

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-07 09:11:37

Batarya duruyordu ama kartı yok!

29 Mart yerel seçimleri öncesinde çıktığı Çağlayancerit yolunda dağların geri vermediği BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun yaşadığı helikopter kazasıyla ilgili her gün yeni soru işaretleri ortaya çıkıyor. Kaza sonrasında yaşanan ihmaller ve kusurlar DDK raporu ile adeta tescillendi. Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu ve oğlu Furkan Yazıcıoğlu kazayla ilgili millet vicdanını rahatsız eden her konunun aydınlatılmasına kendilerini adamışlar, adeta iğneyle kuyu kazıyorlar. Bugüne kadar medyada çok fazla konuşmadılar, Furkan Yazıcıoğlu ilk kez konuştu. Gülefer Yazıcıoğlu, her şeyden önce eşini kaybeden bir anne. Çocuklarının başında dimdik ayakta, neler neler yaşamamış ki. Kalbini açtı, içini döktü, anlattıkları ile tarihe de not düştü.

TELEVİZYON'DAN BAK KRİTİK YAPARIZ

*Nasılsınız?

 "Liderim", "eşim" dediğim bir insanı kaybettim. Onun yokluğunu ve acısını hissediyorum, ama onun dışında, iyiyim, dimdik ayaktayım ve Allah'ın izniyle böyle de olmaya devam edeceğim.

*Muhsin Bey ile en son ne zaman görüşmüştünüz?

Muhsin Başkan ile en son kazadan önce çarşamba günü telefonla görüştüm. Seçim çalışmalarından dolayı uzunca süre yüz yüze görüşememiştik. Çarşamba günü esnaf geziyorlardı, helikopterle Çağlayancerit'e gideceğini söyledi, "Televizyondan bak, kritiğini yaparız" demişti.

*Kazayı nasıl duydunuz?

İki arkadaşım söyledi.

*Çocuklarınızdan sakladınız mı?

Hayır, ben onları görünce "Evet, böyle bir şey oldu" dedim. "İyiymiş" filan dediler, "Yok, bunun iyisi olmaz" dedim. Çünkü, Muhsin trafik kazası geçirdiği zaman önce bizimle irtibat kurar, bana ulaşamazsa, mutlaka çocuklara ulaşırdı, "Ben iyiyim, bir haber görürseniz merak etmeyin, hiçbir şeyim yok" derdi. Bu sefer haber alamayınca telaşlandım, aramayınca gece yola çıktık, gittik. Perşembe sabah oradaydık. Neler yapılıyor, neler yapılmıyor hepsini gördüm orada.

İLK DEFA HELİKOPTERE BİNMEDİ

*Muhsin Bey helikoptere binmeye nasıl karar verdi, öncesinde hiç konuşmuş muydunuz?

Bu bir imkân meselesi, imkânı olan insanarabayolculuğu yapacağına helikopteri, uçağı tercih eder. Zaman kaybetmeyecek, yorulmayacak. Çağlayancerit'teki insanlar gelmesini çok istediği için helikopter tutulmuş. Muhsin Bey hayatında ilk defa da helikoptere binmiş değil. Daha önce Kosova'da savaş esnasında kapısı bile olmayan helikopterle uçmuş, Azerbaycan'da binmiş.

* Size Muhsin Bey'den miras ne kaldı, bir malvarlığı var mıydı?

Muhsin Başkan cezaevinden çıktıktan sonra arkadaşlarıyla kurdukları bir şirket var, onun dışında Ankara'da ve Sivas'ta bir evimiz var, arabalarımız var. Asıl bize ne bıraktı biliyor musunuz? Dünyada hiç kimseye nasip olamayacak, dünya kadar para harcansa elde edilemeyecek manevi bir miras bıraktı. O manevi miras dünya malına, dünyayı verseler değişilmeyecek bir manevi miras.

HATASI OLANLAR AÇIĞA ALINSA BELKİ KONUŞURDU

* Kaza sonrası hemen gittiğiniz Maraş'ta neler yaşandı?

Her şey fiyaskoydu. Neler olmadı ki? Bir kere aramadılar. Askerleri arabalara bindirdiler, oradan oraya.. Devlet yetkilileri oraya geldi. Evet geldi, ama gelmek çok önemli değil, irade göstermek çok önemli. Kuru kalabalık. Arama kurtarmanın tam anlamıyla yapılmadığını gördüm. DDK'nın raporunda da çıktı, ilk tespit edilen yer doğru yer, ilk bildirilen yer orası, askerin de ilk gittiği yer orası. Orası çevriliyor, askerler diziliyor ama niyeyse orada arama yapmıyor. Eksiği, hatası olanlar açığa alınsaydı belki konuşurlardı. Sadece onlar değil, devlet sınıfta kaldı.

BATARYA DURUYOR HAFIZA KARTI YOK

* Kayseri Valisi'ne "Başkan bulundu, kırıkları var, hastaneye götürülüyor" bilgini kim vermiş, niye vermiş, nasıl vermiş bu konuda kafanızdaki soru işaretleri aydınlandı mı?

Hayır. DDK raporunda ismi geçen X şahsının bu bilgiyi verdiğine, haberin o kaynaklı olduğuna inanmıyorum.

*DDK raporunda birçok tespit var, GPS cihazlarıyla ilgili tartışma var.

GPS cihazlarıyla ilgili Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün kurduğu kaza kırım ekibi o zaman "makinalar var, hafıza kartları yok. Hafıza kartları düşmüş olabilir, kar eriyince onları tırmıkla bulacağız" demişlerdi, sonra da nasıl olduysa makinaların kendileri de kayboldu.

*Muhsin Bey'in telefonun kartı da bulunamamıştı, sonra bir gelişme oldu mu?

Hayır, bulamadık onu da. Bize verilen telefonda telefonun arkasındaki batarya kapağı yok, düşmüş, ama içindeki batarya cihazı düşmemiş. Hafıza kartının bataryanın altında olması lazım, batarya duruyor üstte, ama alttaki hafıza kartı yok.

*Siz olayı duyunca telefonla aradınız mı Muhsin Bey'i, telefonu helikopter düştükten sonra çalışıyor muydu?

Ben aradım, ilk başta çaldı telefon, ama açan olmadı. Ayrıca iki-üç kişi daha var. Haberi alınca aramışlar, telefon çalmış ama cevap alamamışlar. Sonra aynı anda başkaları da aradığı için hep meşgul çaldı.

ÖZEL YETKİLİ SAVCI SORUŞTURMALI

*Şimdi hangi konuların üzerine gidilmesini istiyorsunuz?

DDK'nın kusurlu, hatalı bulduğu, savcıları göreve çağırdığı konuların bir an önce üzerine gidilmesi lazım. Onun için özel yetkili savcı biran önce görevlendirilmeli. DDK'nın raporunda geçen isimleri, konuları ancak özel yetkili savcılar soruşturabilir.

*Bundan sonra neler yapacaksınız?

En ufak detayına kadar aydınlatılması için elimden gelen bütün çabayı sarfedeceğim. Kurum ve kuruluşların iyi bir eğitimden geçmesi gerektiğine inanıyorum. Bizim yaşadığımız acıyı başkaları yaşamasın. İnsanların başına bir şey geldiği zaman "evet benim devletim var ve bunun gereğini yapar" diye güven içinde olması lazım. Devlet sadece bana değil, bütün vatandaşlarına o güveni sağlamalı. Bu ülke bizim, ülkemi ve milletimi çok seviyorum. Ülkemi ve milletimi sevdiğim için hukuk dışına çıkmayarak hukukun içinde hiçbir kargaşa olmadan bu olayın takipçisi olacağım.

O UÇAKLAR KİMİN O ZAMAN?

* DDK raporunda kaza öncesinde ve sonrasında bazı uçuşlar olduğu yazıyor, Hava Kuvvetleri Komutanlığı bir açıklama yaptı.

Hava Kuvvetleri açıklama yaptı, ama DDK bu raporu hazırlamadan önce o bilgileri vermelerini tercih ederdim. "Bizim F4 ve F16'larımız uçmamıştır" diyor, o zaman sivil radarlara yakalanan uçaklar kimin uçakları? Bunun cevabının verilmesi lazım. Ben de sonuçta DDK raporundan çıkanları söylüyorum.

SİLAHINI 1 YIL SONRA ALDIK

*Bir de Muhsin Bey'in kaybolan çantasından bahsediliyor bulundu mu o çanta?

Muhsin Başkan'ın cenazesinden sonra, o enkazı ilk bulanlardan bir kişi, geldi, Muhsin Bey'in çantasını tarif etti. Bu insan nereden biliyor Muhsin Bey'in çantasını? Demek ki görmüş. O çanta yok şimdi ortada.

*Ne koyardı o çantaya?

Evraklarını, teşkilatlarla ilgili dosyalarını koyardı. Teşkilatlara para götürecekse onu koyardı. Bir tane kullanmadığı telefonu vardı onu koyardı.

*Silahı ne oldu?

Bir sene sonra aldık.

KLONLAMADIYSALAR MUHSİN BAŞKAN'DI

*Siz bulunduktan sonra gördünüz mü eşinizi?

Evet, Kahramanmaraş Devlet Hastanesi'ne helikopterle Muhsin Başkan'ı getirdiler, biz de helikopterle gittik. Morga cenazeler konulduktan 5 veya 10 dakika sonra biz girdik, gördük. Muhsin Başkan sedyenin üzerinde yatıyordu, üzerinde giysileri vardı, ayakkabıları bile ayağındaydı. Uyuyor gibiydi, yüzünde gözünde hiçbir yarası beresi yoktu. Muhsin Başkan'dı işte.

* Bu konuda da iddialar var, "Muhsin Bey ölmedi" diyorlar.

Getirsinler de görelim biz de veya neredeyse söylesinler biz de gidelim. Muhsin Yazıcıoğlu'nu klonlamadılarsa, aynısından bir tane daha yapmadılarsa benim gördüğüm Muhsin Yazıcıoğlu idi. Giydiği gömlek, parmağındaki yüzükle, her şeyiyle Muhsin Yazıcıoğlu'ydu.

O SORULARA DEVLETİM CEVAP VERSİN

*Bir sürü tuhaf olay yaşandı, "olacağı vardı oldu" deyip, üst üste yaşananları doğal mı karşılıyorsunuz?

Tabii ki doğal gelmeyen yönleri var, doğal gelmeyen yönleri olduğu için ısrarla bu olayın peşinden gidiyorum. Kaza da olabilir, kendi kendine düşmüş de olabilir, bilemiyorum, suikastsa da çıkartsınlar. Kaza sonrasını ise biliyorum, aramadılar, kurtarmadılar. Hadi bizimkilere ulaşamadılar, İsmal'i konuştura konuştura öldürdüler. Ben artık kabre hiç gündüz gitmiyorum. Karşılaştığım insanlar sürekli soru soruyorlar. Milletin vicdanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun aranmadığını kesin biliyor, bana dönüp "öldürdüler" diyorlar. Ben de milletin vicdanını rahatlatmak için neyse ortaya çıkarın diyorum. İnsanların sorularına cevap vermekten ben yoruldum, bu soruların cevabını insanlara devletim versin.

YARIM SAATE ARAR DİYE DÜŞÜNDÜM

*Furkan kazayı sen nasıl öğrendin?

Ben de arkadaşlarımdan öğrendim. Berberdeydim, televizyona sırtım dönüktü, o anda arkadaşlarım televizyondan görmüşler, ilk önce söylememişler bana. Teyzemler sık sık "eve gelmiyor musun" diye arıyorlardı, eve gittim. Kapının önünde gazeteciler vardı, eve çıktım, ev kalabalıktı, orada tam olarak öğrendim.

*Ne hissettin o anda?

Önce çok büyük bir olay gibi gözükmüyordu, yarım saate kadar arar diye düşünüyordum, ama arayan olmadı. Aramayınca ve helikopter de bulunmayınca ilk gece ümidi kestim, ama tabi kimseye söyleyemiyorsun.

* Muhsin Bey sana hiç kızar mıydı?

Birkaç defayı geçmez. Babam beni çözmüş, annem anlattı. Ben pek baskı kabul etmiyorum, tabi bu annem için geçerli, babam için geçerli değildi. Çok az görürdük, zile bastığında ve ben kapıyı açtığımda, karşımda önce Muhsin Başkan'ı, sonra babamı görürdüm. Benim liderim, idölümdü. Bir dava adamı, millet adamıydı.

BABAMIN CEP TELEFONUNDAN İNTERNETE GİRİLMİŞ

*Furkan, arama, kurtarma çalışmalarıyla ilgili oldukça kızgın olduğunu duydum.

Nasıl olmayayım? Olayın olduğu ilk gün, akşama doğru Jandarma Komuta Kontrol Merkezi, 156 aranıyor. Sanırım Sisneli bir köylü arıyor, "Köyün çocukları kırmızı bir helikopterin geçtiğini görmüşler. Kara Yakup Tepesi'nin diğer tarafına düşmüş olabilirler, Sisne'den sonraki köyü aradık, orada köylüler helikopteri görmemiş, görmediklerine göre o arada bir yerdedir" diyorlar. "Bu kadar önemli bir konuda kalkıp da çoluk çocuğa mı inanacağız" diye telefonu kapatmışlar. O çocukların gördüğü yer helikopterin düştüğü yer. Böyle şeyler yaşandı.

*Babanın kullandığı telefonun hafıza kartında ne olabilirdi?

Olayın aydınlatılabilmesi açısından telefonun hafıza kartının bulunamaması çok büyük kayıp. Teknolojiyle pek arası iyi değildi, ama telefonla fotoğraf çekmeyi çok seviyordu. Ben bir ümide kapılmıştım, eğer bir süre yaşadıktan sonra vefat ettiyse mutlaka telefonuyla fotoğraf çekmiştir diye.

*DDK raporunu sen okuyormuşsun, sence neler aydınlatılmalı?

Bir kere GPS cihazının 2 günde kaybolmasının nedenini bilmek istiyorum. Bunlar kazanın nedenini, oluş şeklini gösterecek cihazlar. Kaza anında telefonun içinde bulunan hafıza kartının savcılığa gidene kadarki süreçte nasıl yok olduğunu merak ediyoruz. Bir de sözel olarak DDK'dan araştırılmasını istediğimiz bir husus vardı, Muhsin Başkan'ın telefonundan kaza sürecinden önce ve sonra 4 defa internete girilmiş, uzun sürelerle internette kalınmış, veri alışverişi yapılmış. Babam telefondan internete kesinlikle girmezdi, bilmiyordu. Veri alışverişleri yapılmış, biz bunların IP'leri üzerinde çalışmalar yaptık, adresler Avustralya çıktı, bir tanesi çölün ortasında çıkıyor. Muhsin Başkan'ı internete giriş adresi üzerinden aramaya kalksalar Avustralya'da aramaları gerekiyor. Bunun bir izahını bekliyoruz. Helikopter düşmeden önce, helikopterin düştüğü sanılan saat aralığında ve helikopter düştükten sonra girilmiş. Yanlışlıkla girilmiş olsa veri alış verişi olmaz.

* Ailenin ve partinin kazanın üzerine gitmediği yönünde iddialar da var.

Allah'tan korksunlar. Bunu diyenlerin bize ne kadar yardımı olmuş? Bize bir şey yapmadığımızı söyleyenler ne yapmışlar? Biz Türkiye Cumhuriyeti'nde bir ilki başardık. Her seferinde "Muhsin Bey herkesin başkanıydı, parti komisyonumuza herkes gelsin, fikrini, belgesini ortaya koysun" diye seslendik, ama hiç kimse gelmedi.

Kendi hayatını miras bıraktı

*Baban sana bir şey bırakmış mı?

Annemin söylediği ev, arabayı bıraktığı şeyler olarak görmemek lazım, bunlar dünyevi şeyler. Bana hiçbir zaman "böyle ol, şöyle ol, şunu yap, bunu yap" demedi. Bana, "nasıl istiyorsan öyle ol, sadece Allah ve Peygamberi'nden ayrılma" dedi. Vefatından sonra ben çok aradım, acaba bize bir kenara bir şey yazıp bırakmış mıdır diye, ama böyle bir şey olmadı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun konuşmaları, cezaevi notları, ajandasının köşesine yazdığı ufak tefek notlar, bunların hepsi bıraktığı miras. Bunlardan alacağımız dersler var. Bunları araştırdıkça, gördükçe, değerlendirdikçe değerini daha çok anlıyoruz. Bize bütün öğütleri konuşmalarında, notlarında. Biz de onlardan yola çıkıyoruz. İşin kolayına kaçmamızı istememiş sanırım.

Seda ŞİMŞEK'in röportajı / BUGÜN

SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara