Dolar

34,8687

Euro

36,6412

Altın

3.024,54

Bist

10.033,78

Polat, Filmi ve Mavi Marmara'yı anlattı

Kurtlar Vadisi Filistin filmini engellemeye çalışan İsrail Lobisi ve daha bir çok konu Necati Şaşmaz'ın dilinden sizlerle...

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-06 19:52:07

Polat, Filmi ve Mavi Marmara'yı anlattı

Yılın en iddialı filmi Kurtlar Vadisi Filistin gösterime girdi. Yurtdışındada büyük ses getiren filmin yıldızı Necati Şaşmaz ya da nam-ı diğer Polat Alemdar Aktüel'in sorularını yanıtladı. Şaşmaz, filmi engellemeye çalışan İsrail lobisinden, Mavi Marmara olayına kadar her konuda özel açıklamalar yaptı!
 
Televizyonun fenomen dizisi Kurtlar Vadisi, Irak filminden sonra bir kezdaha beyazperdede izleyicileriyle buluşuyor. Bu kez de konu tıpkı Irakfilminde olduğu gibi epey ciddi, epey ağır. Polat Alemdar ve arkadaşlarıMavi Marmara olayının, dahası Filistin meselesinin hesabını sormak içinbir yolculuğa çıkıyorlar.
 
10 milyon doları aşkın bir bütçeyle geçtiğimiz yaz aylarında çekilenfilmde Necati Şaşmaz elbette başrolde. Nur Aysan, Gürkan Uygun, ErdalBeşikçioğlu gibi isimlerin de yer aldığı film hem politik açıdan hem deaksiyon sahneleriyle çok ses getirdi. Filmin başrol oyuncusu NecatiŞaşmaz’la Pana Film’deki ofisinde buluştuk...
 
- 2003 yılında başlayan dizinin sonraki hamlesi, ilk filmprojeniz “Kurtlar Vadisi Irak”tı. O filmde diziyle direkt olarak birbağlantı kurulmuyordu. Filistin filminin “Kurtlar Vadisi Pusu” dizisiylebağlantısı var mı?

“Kurtlar Vadisi Irak”, o dönemki“Kurtlar Vadisi” dizisiyle bazı bağlantılara sahipti aslında. Filmde,dizide de bahsettiğimiz olaylara, entrikalara ve gerçek hayattankişiliklere küçük göndermeler yapıyorduk, bazı imalarda bulunuyorduk.
 
Bu filmde de Kurtlar Vadisi Pusu’daki İsrail’le ilgili göndermelereyakın imalar var. Yani dizilerle filmlerin her zaman bir bağlantısı var.Hikâyelerin gidişatı değilse de bahsedilen konularla bu bağlantısağlanıyor...

- Mavi Marmara olayından önce de bir Filistin filmi tasarlanıyormuydu? Irak sonrasında çok uzun süre Polat Alemdar’ın olduğu bir“Kurtlar Vadisi” filmi izlenmedi...

Filistin’le ilgilibir film projesi yapma fikrimiz “Kurtlar Vadisi Irak” öncesinde demevcuttu. Bu fikrin güçlenmesindeyse merhum değerli yazar Ömer LütfüMete’nin etkisi büyük. Biz, ağabeyim Raci Bey ve sayın Mete ile bu gibimeseleler üzerine uzun uzun sohbetler gerçekleştirirdik. Özellikleağabeyimle Ömer Lütfü Bey’in sohbetleri çok doyurucu bilgilerle doluydu.Bizler de zaman zaman katılmak, zaman zaman da dinlemek suretiyle busohbetlerde yer aldık. Ömer Bey, Filistin meselesinin gelişimine hâkimbiriydi.
 
Bize 1948 yılından itibaren olayların nasıl geliştiğini, nasılgelişmelerin yaşandığını, perde arkasında kalan gelişmeleri anlatırdı.Çok donanım sahibi bir insandı. Biz onu dinlerken ne kadar hazin birhikâye olduğunu bir kez daha fark ettik. Mademki, “Kurtlar Vadisi Irak”gibi bir filmi yaptık, bir davayı üstlendik, bir Filistin filmi deyapmalıyız dedik. Çünkü “Kurtlar Vadisi Irak”ta yaşananları oluşturanşartlar da aslında Filistin meselesiyle dolaylı yoldan ilgiliydi...
 
Necati Şaşmaz, “Kurtlar Vadisi Filistin”in senaryosuna MaviMarmara olayını dahil etmeye oybirliği ile karar verdiklerini söylüyor.
 
- “Yıllarca ezilenleri hep güçlü olanın bakış açısıyla izlettirdiler”? Mavi Mamara olayı hikâyeyi nasıl etkiledi?

Bizfilmle ilgili çalışmalarımıza başlamıştık. Önce bir hikâye taslağıhazırlandı, ardından senaryo yazımına geçildi. Senaryo birkaç kezdeğişikliğe uğradı. Tüm bu süreç içerisinde nihai bir senaryo oluştu.
 
Tam bu senaryoyla ilgili olarak harekete geçmeyi düşünüyorduk ki, MaviMarmara olayı gerçekleşti. Madem ki böyle bir trajedi yaşadık bu olayında bizim hikâyemizde mutlaka yer almasına oy birliğiyle karar verdik.
 
"Ezilenlerin tarafında, kurşunların düştüğü yerde neler hissedildiğini anlatmak istedik..."
 
- Hassas bir konu bu... Filmde neleri gözettiniz, nasıl bir tavır belirlediniz?

Bufilmde biz gerçeklere ışık tutmak istedik. Karşımızdaki güç medyayahâkim bir güç. Neredeyse yarım yüzyıldır yazılı ve görsel medyaaracılığıyla bize Filistin meselesiyle ilgili başka bir hikâyeanlatılıyor. Bizim yaptığımızsa, bu kez bombanın düştüğü yeri göstermek.
 
Medya yıllarca bize Filistinli çocukların attığı taşları, kullandığısopaları sanki karşısındaki güce bir zarar verebileceklermiş gibigöstermekten çekinmedi. Hâlbuki karşısında toplu tüfekli, çelik tanklıağır silahlı bir güç vardı. Medyadaki en tarafsız isimler bile, yinegüçlü tarafın yararına bir şekilde bu haberleri sergiledi. BenAmerika’da kaldığım yıllarda da bunu gördüm. Ezilenleri her zaman güçlüolanın bakış açısıyla izledik. Şimdi biz ezilenlerin tarafındakurşunların düştüğü yerde neler hissedildiğini anlatmak istedik...
 
- Filme yurt dışından önemli tepkiler geldi. Bunlarla ilgili olumlu olumsuz neler düşünüyorsunuz?

Bizimniyetimiz insanları bu konuda bilinçlendirmek. Orada neler yaşandığınıduyurmak. Büyük ihtimalle tepkilerin tek sebebi bu bilinçlendirmegirişimine engel olmak istemeleri. İnsanlığa olup bitenleri göstermekistemiyorlar, karşı tarafın anlatılmasını istemiyorlar.
 
Siz daha özür dilemediniz, dilemeyeceğinizi söylüyorsunuz. Biz kendiyurdunda garip kalan, yersiz yurtsuz yaşayan insanların yanında olmak,onların hikâyelerini anlatmak istedik. 
 
Filmin Almanya’da gösterime girmesi engellenmek istenmişti...

Almanya’dayaşananlar söylediklerimizin kanıtı. Yahudi Soykırımı’yla ilgili özelbir günde gösterime giriyor olmamız yasaklanmamızı gerektiriyormuş.Böyle bir yasak getirmeye kalktılar. 27 Ocak tarihi bizim özellikleseçtiğimiz bir tarih değil, hatta filmin ilk gösterim tarihi Kasımayındaydı.
 
Sansüre karşı olan Avrupa’nın sansür yapması kendilerine yakışmaz.Sadece Almanya’da olanlar değil, Yahudi kökenli Amerikalı ünlü bilimadamı Alon Ben Meir de filmimizin aleyhine lobi yapmak için Türkiye’yegeldi. Meclis Başkanı M. Ali Şahin’le ve başka siyasetçilerle görüşmeyeçalıştı. (Telefondan yazete. com’daki ilgili haberi göstererek)Gördüğünüz gibi kapı kapı dolaşıp filmi engellemeye çalışıyorlar. Onlarda durmuyorlar anlayacağınız, çalışıyorlar...
 
“Hikayemizi dünya biliyor” diyecekler

- Film şimdiden ses getirdi, sizce gösterime girdiğinde nasıl bir etki yaratacak?

“KurtlarVadisi Irak”ın şöyle bir etkisi olmuştu; Ebu Garip hapishanesinde geçensahnelerimizin etkisiyle orayla ilgili bir düzenleme yapmak zorundakaldılar. Bunlar filmin gücüyle oldu. “Kurtlar Vadisi Filistin” deinsanlara bir umut olacak.
 
Mademki Mavi Marmara’mız oraya gidemedi, oralara “Kurtlar VadisiFilistin”le ulaşalım dedik! İnsanların gönüllerine ulaşalım dedik. Bunakimse engel olamaz. O insanların çektiklerini başkalarının da bilecekolması, bu mazlumlara umut olacaktır. İnsanın yaşadığı haksızlıklarıbaşkalarının da biliyor olması, ona dayanma gücü verir.
 
Düşünün… Bir zindanda işkence görüyorsunuz, kimse sizin hangi dava içinişkence gördüğünüzü de, sizin orada olduğunuzu da bilmiyor. O zamandayanamazsınız. Ama orada neden işkence gördüğünüzü insanların bildiğiniaklınızda tutarsanız dayanma gücünüz artar! Film bunu sağlayacak.“Hikâyemizi dünya biliyor artık” diye düşünecekler…
 
- “Kurtlar Vadisi Irak” için “riskleri vardı ama biz filmi bir dava gibi gördük” demiştiniz. Bu filmde de riskler var mı?

“KurtlarVadisi Irak”ıın yapılabilmesi için bütün maddi gücümüzü, bütünkazandıklarımızı, her şeyimizi ortaya koyduk. Hatta özel varlıklarımızıda ipoteklerle, vesaireyle bu filme yatırmıştık.
 
Bu nedenle bir riski vardı. Gösterime girdiğinde Türkiye’de ilk defa odenli büyük gişe rakamlarına ulaşan bir filme dönüştü. Ama biz böyle birizleyici sayısına ulaşacağımızı da bilmeden bir risk almıştık. Filmeyoğun bir ilgi gelmese bile arşivimizde durabilecek, bize yakışır bir işyaptığımıza inanarak çalıştık. Kalitesiyle ve içeriğiyle bize yakışacakbir filmdi.

- Filistin’de de bu sürüyor tabii?

Malum bizimgeçmişimizde mazlumun yanında olmak var. Irak filminde komşumuzunyanında olduk. Kimlerin bizi düşman ettiğini ortaya koyduk. Dikkatederseniz son birkaç senede Türkiye bu tavrını hep sürdürdü. Şu andakomşularımızın çoğuyla ilişkilerimiz, hukukumuz çok iyi.
 
Biz komşumuzun derdini yarasını anlatınca onlar da mutlu oldu. Bizibaşkalaştıranlar var dedik. Filistin’de de aynı şeyi yaptık. Çünkümazlumların yanında olan bir kuşaktan geliyoruz biz. Örneğin en çilelidönemlerinde biz Sefarad’ların da yanında olduk. O insanlar ızdırapiçerisindeyken Musevi vatandaşlarımıza da kucak açanlar yine biziminsanımızdı. Şimdilerde Türkiye’de yaşayan Musevi vatandaşlarımız daİsrail’in politikalarına karşı duruyor.
 
Bizim ırkçı ya da antisemitist olduğumuzu söyleyenlere de bir cevaptırbu. Bize yakıştırılan bu iddialar gerçek dışıdır. Biz zaten örfümüzgereği hepsine saygı duyarız, biz öyle büyümüşüz. Kaldıramadıkları da buzaten. Bu adaletli duruşumuz onların düzenini bozuyor. Birliğin olduğuyerde silah satamazsınız çünkü…
 
Sonuçta biz mazlumun yanındayız. Bizim ülkemizdeki Musevi vatandaşımızda bu politikalara karşı. Zaten içinde insanlık olan kimse buişkencelere onay veremez.
 
Hele ki geçmişte benzer acıları yaşamış, soykırımı yaşamış insanların buişkenceye sessiz kalması mümkün değil! Kendilerine yapılanınbaşkalarına da yapılıyor olmasına nasıl makul bakabilirler?
 
- Senaryoya katkıda bulundunuz mu?

Bengenellikle senaryo yazımına pek karışmam. Hatta aramızda şöyle bir esprivardır. Ben ne zaman içeri girsem senarist arkadaşlarımız bir Polatsahnesi yazıyor olurlar. Bana denk gelir. Ben sadece onları izlerim,işlerine karışmak istemem.
 
Ara sıra akıllarında bir ufuk açtığım olur. Ara sıra da senaristarkadaşlarımız çekim yaptığımız mekânları tam olarak bilmediklerindenmekânları tarif eder, bazı düzeltmeler yaparım. Şuradan değil de buradaniçeri gireyim, şurada birkaç adım atayım gibi...
 
"Güç dediğimiz şey etkidir. Polat’ın kaba gücü değil sevgiden gelen tatlı bir gücü, etkisi var."
 
“Polat’ın 500 milyon hayranı var”

-Polat Alemdar Türkiye’nin en etkili karakterlerinden biri. Peki Polat’ıngücü Filistin meselesinde nereye kadar ulaşacak? Polat neleriyapabilir, nelere gücü yetmez bu mesele dâhilinde...

Güçdediğimiz şey etkidir. Polat’ın kaba gücü değil sevgiden gelen tatlıbir gücü, etkisi var. Bu adam bizim insanımızın yetişmiş olduğuöğretilerle donanmış bir insan. İzleyici kendi ailesinin verdiği örfe,âdete uygun bir adamı televizyonda izleyince onu çok seviyor. Bu güçherkesin onu idolü yapmasına sebep oluyor.
 
Dünyada 500 milyon fanı olan bir diziden ve karakterden bahsediyoruz.İnsanlar Polat’a olan sevgileri sayesinde, onun görmüş olduğu gerçeklerikendileri de görecek ve hissedecekler. Yani bizim filmde Polatüzerinden yansıttıklarımız halkın gönlüne yerleştikten sonra, o gücünkarşısında kimse duramaz. Polat’ın gücü bu umudu gönüllere yerleştirmek,sonrası halkın gücü. Kalanını insanların içindeki o değerli güçhalledecek
 
“FURKAN’IN HİKÂYESİ BENİ ÇOK ETKİLEDİ”

“MaviMarmara olayını duyduğumuz sırada sette çalışıyorduk. Bir arkadaşım da ogemide olacaktı. Önce çok telaşlandım, olayların detayını sonraöğrenebildik. Bu ülkeler arası bir cinayet gibiydi. Bir doğal afetdeğildi. Uluslararası hukuka aykırı bir olaydı!” “Mağdurlarla görüşmeşansımız olmadı ama televizyondan hikâyelerini izledim.
 
Rahmetli Furkan’ın babasının anlatımını, metanetini dinlerken tüylerimdiken diken oldu. İnsanlık için, ergenlik çağındaki bir delikanlınınbaşına gelene, ‘şu çorbada benim de tuzum olsun’ diye koşarak yardımagiden bir çocuğa yapılana bakın… Üstelik bunu kendi karasularınızda bileolmayan bir yardım gemisinde yapıyorsunuz! Filmimizde Furkan’ınhikâyesi de mevcut.”
 
SABIR BEKLEMEK DEĞİL MÜCADELE ETMEKTİR

“Sadeceizleyenlere değil, izleyen izlemeyen tüm Filistinlilere de ümit vermekistedik. Bu mesele el birliğiyle inşallah çözülecek dedik. Sabırbeklemek değildir sabır mücadele etmektir. İzlemeseler de bizim içinmücadele edenler var, bizim halimizi bizim derdimizi anlattınız ya bizegüç verdiniz diyecekler…”
SON VİDEO HABER

Suriyeli çalıştıran esnaf şaşkın: 'Aha yabancılar da gitti!'

Haber Ara