NATO komutanlarını ve diplomatlarını yetiştiren Roma'daki kolejin Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki halk hareketleriyle ilgili araştırma raporunda, "Tunus'taki Yasemin Devrimi ve Mısır'daki kaosun yüksek işsizlik, genç nüfusta artan gerilim ve halkın geleceğe umutsuz bakması nedeniyle Kuzey Afrika'da yayılmayı sürdüreceği" tahmin edilirken, Tunus örneğinin aksine kısa ve orta vadede liderlerin hızla düşmesinin beklenmemesi tavsiye edildi.
Savunma Koleji'nin kıdemli analisti ve Ortadoğu Araştırma Programı Başkanı Pierre Razoux tarafından kaleme alınan raporda, Cezeyir için, burada durumun çok kaygan olsa da kısmen ifade özgürlüğü bulunduğu, iktidar partisiyle ordu arasında tam mutabakat olduğu, petrol ve doğalgaz gelirlerinin hükümet için emniyet sübabı niteliği taşıdığı belirtildi.
Raporda Fas konusunda da Kralın, ifade özgürlüğünün az da olsa genişletilmesi, mütevazi reformlar ve ekonomide ümit veren yatırımlara güvendiği anlatıldı.
Libya'daki aşiret yapısı ve nüfusun az olması, petrol gelirleriyle sağlanan refahın sosyal barışı güvence altına aldığı kaydedilen raporda, durumun çok daha karışık olduğu Yemen dışındaki Ortadoğu rejimlerinin çeşitli güvencelerinin bulunduğu belirtildi.
Raporda, bölgede kısa vadede Mısır ve Filistin yönetiminin tehdit altında olduğu ve her iki rejimin düşünülenden daha kısa sürede çökebileceği dile getirildi.
Mısır ile ilgili olaraksa raporda şu tespite yer verildi: "Tunus halkından farklı olarak Mısır toplumu, Müslüman Kardeşler'in kayda değer etkisi nedeniyle İslami söyleme çok daha açık. İslamcılık, kendini rejimin dayanak noktası gören orduya da nüfuz etmiş durumda. Eğer gösteriler çok büyük baskı oluşturursa ordu bölünebilir. Nüfusun yüzde 13'ünü oluşturan 10 milyonluk Kıpti Hristiyanların, Müslüman Kardeşler korkusuyla mevcut rejimi desteklemeye devam etmesi siyasi senaryoyu daha da zorlaştırıyor."
Raporda Mısır'daki gelişmelerin İran devrimi öncesiyle benzerlik taşıdığı ifade edildi.
Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in gitmesi halinde birçok Filistinli tarafından "İsrail'in ve Batı'nın adamı" olarak görülen Filistin lideri Mahmud Abbas'ın da devrileceği tahmininin dile getirildiği raporda, "müzakereleri daha adil ve saygın bir zeminde yeniden başlatarak Abbas'ı kurtarabilecek durumdaki İsrail'in, bu yönde bir işaret vermediği" ve Abbas'ın gitmesi halinde Filistin'de düzenlenecek ilk serbest seçimlerden muhtemelen Hamas'ın zaferle çıkacağı kaydedildi.
-TÜRKİYE MODELİ-
Ortadoğu'daki gelişmeler karşısında statükoyu koruma taraftarı İsrail'in, bölgede artan oranda izolasyon tehdidi altında bulunduğu ve Mısır rejiminin çökmesi halinde, kuzeyde Hizbullah ve Suriye'ye odaklanan dikkatini güneye de çevirmek zorunda kalacağı belirtilen raporda, böyle bir senaryoda İsrail'in nükleer silah sahibi olduğunu ve gerektiğinde kullanacağını resmen açıklayarak nükleer caydırıcılık politikasına yönelebileceği dile getirildi.
Mısır'da krizden çıkış için "Türkiye modelinin" önerildiği raporda, şöyle kaydedildi: "Bazıları için rahatsız edici olsa da tüm Arap kamuoyu mevcut Türk rejimini model olarak görüyor."
"Türkiye'deki rejimin şüphe götürmez şekilde cumhuriyet ve demokrasi olduğu", "Türkiye'de ordunun artık iktidarı ele geçirmeye çalışmadığı ve bazı sınırların aşılmaması için hakemlik yaptığı" ifadelerinin kullanıldığı raporda, "Türkiye dünyaya açık. Açıkça ekonomik küreselleşmeden yana ve serbest ticaret prensiplerine saygılı. Sağlam ve güçlü temele dayanan ekonomik büyümesi inanılmaz. Herşeyden önce dengeli dış politikasıyla kendisiyle gurur duyuyor" denildi.
İran'ın Şiileştirme politikasını ve Suudi Vahhabiliğini reddeden birçok Arabın Türkiye'yi "makbul orta yol temsilcisi" olarak gördüğü anlatılan raporda, Mısırlı siyasetçilere "Türk modelinden ilham alarak İslam ve Batı'ya açık ve Kıpti Hristiyanları koruyacak dengeli bir rejim oluşturmaları" tavsiyesi yer aldı.
AA