Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

El Baradey: Baskı oluşturuyoruz

Muhalefeti gaddarca bastıran bir ülke nasıl değiştirilir? Gero von Randow ve Michael Thumann, Nobel Barış Ödülü sahibi Mısırlı Muhammed El Baradey ile İslam ve demokrasi konulu bir söyleşi yaptı.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-06 14:28:01

El Baradey: Baskı oluşturuyoruz
Mısır'da yanlış giden nedir?

Muhammed El Baradey: Bu ülkede yurttaşlar güç sahibi değil, temsilcilerini seçemiyorlar, iktidar değişikliklerinde söz sahibi değiller, yargı sistemi tam olarak gelişmemiş. Devlet başkanı aşırı güç sahibi. Aslında Mısır bir tek parti devleti. Parlamentodaki en büyük muhalefet partisi, koltukların yüzde birine sahip. Tüm bunlar 30 yıldır bir olağanüstü yasayla perçinlenmiş durumda.

Yolsuzluk var, şeffaflık söz konusu değil, devlet ve ekonomi işlerinde eş dost kayırıcılığı geçerli. Zenginler izole edilmiş yerleşimlerde oturuyorlar; halkın yüzde 42'si günde bir dolarla geçinmek zorunda. Bir yanda özel uçaklar için havaalanlarımız var, diğer yanda birçok Mısırlı hala eşek sırtında yolculuk ediyor. Mısır halkının yüzde 30'u okuma yazma bilmiyor. İnsanlar umutlarını yitirmiş durumdalar ve kendileri için bir gelecek görmüyorlar. Ülkeyi terk etme olanağı bulan herkes gidiyor.

Mısır bir demokrasi için olgunlaştı mı?

El Baradey: İnsanlar demokrasi için hazırlar. Baskı altında tutulduklarını ve geri bırakıldıklarının bilincindeler. Ancak güvensizlik duygusu da çok fazla. Hükümetin stratejisi, değişikliğin zor ve tehlikeli olduğu uyarısında bulunmaya dayanıyor. Siz de bilirsiniz ki otoriter rejimler her zaman istikrardan söz etmeyi severler; ancak insanların kendi hükümetlerine güvenmedikleri yerde istikrardan nasıl söz edilebilir? Doğu Avrupa'ya ve Latin Amerika'ya bir bakın: demokrasi ancak zihniyet değiştiğinde ve bir hükümet bu yoldan gitmeye hazır olduğunda mümkündür.

İslam ve demokrasi bağdaşır mı?

El Baradey: Her din gibi İslamı da nasıl şekillendirirseniz öyle olur. Eski zamanlarda İslam dini altında tam gelişmiş sivil toplumlar değil, mutlak hükümdarları olan otokrasiler ortaya çıkmıştı. Ancak eskiden Avrupa'da da durum böyleydi ve Avrupa değişti. İslam neden bir istisna olsun? Kuran'ın bir suresinde: hükümdarın istişareyle yönetmesi gerektiği söyleniyor. Buna dayanılabilir. Bazı Müslüman ülkelerin, örneğin Türkiye veya Endonezya'nın işleyen demokrasilere sahip olduğunu unutmayın.

Türk demokrasisi Batılı modelleri örnek alıyor. Sizin örneğiniz Batı mı?

El Baradey: Demokrasinin mekanı yoktur; düşünce özgürlüğüne, din ve inanç özgürlüğüne, korku ve sefaletten uzak olmaya dayanır. Bu değerler evrenseldir.

Mısır'da böyle örnekler var mı?

El Baradey: 1952 yılına kadar demokratik bir sistemimiz vardı, gerçi mükemmel bir sistem değildi ama yine de demokrasiydi. Mısır'da, çok partili sistem, parlamenter bir demokrasi vardı. Ancak 1952 yılında ordu iktidarı ele geçirdi.

Kimileri, Mısır'da bir demokrasinin Müslüman Kardeşler'i iktidara taşıyacağından korkuyorlar.

El Baradey: Müslüman Kardeşler'le aynı fikirde olmayabilirsiniz, ama onlar da toplumun bir parçasını oluşturuyorlar ve topluma katılma hakları var. Müslüman Kardeşler, Usame bin Ladin'in müttefikleri olarak gösterildiler – tam bir saçmalık. Elbette muhafazakârlar, içe yönelikler ama şiddet yanlısı değiller, iktidarı bile hedeflemiyorlar. Parlamentoda koltukların yüzde 20'sine sahipler, ama bir parti olarak kabul edilmiyorlar – bu tam bir devekuşu politikasıdır. Hayır, aksine onları daha fazla dahil etmek gerekir! Mısır'da büyük bir inandırıcılığa sahipler, çünkü temel gereksinimlerin karşılanması için, sağlık hizmetleri, eğitim, felaketlerde yardım gibi konularda çok iyi örgütlenmiş bir halde çalışıyorlar.

Onlarla işbirliği yapıyor musunuz?

El Baradey: Haftalar önce Mısır'a gittiğimde, onların meclis grup başkanıyla bir görüşme yaptım. Hayatımda ilk defa Müslüman Kardeşler'in bir üyesiyle karşılaşıyordum. Dinci ve militarist partilere karşı olduğunu ve sivil bir devleti savunduğunu söyledi. Tüm bunlara inansam da inanmasam da, onun sözüne güvenmek durumundayım.

Yıllarca Mısır'ın dışında yaşadınız. Şimdi orada politika yapmak istiyorsunuz. Bunu nasıl yapacaksınız?

El Baradey: Ben değişimin aktörü olarak geliyorum. Yapılan hataları dile getirmek ve Mısır'ın temiz kurumları olan demokratik bir sisteme geçmesi için yardımcı olmak istiyorum.

Uluslararası Atom Enerjisi kurumunun başkanı olarak gücünüzü netlikten alıyordunuz. Buna karşılık politikacıların duygularla çalışmaları gerekiyor. Bu sizin için gerçekten uygun bir rol mü?

El Baradey: Biliyor musunuz, Mısır duyguların kurbanıdır. Her şey duygudur. Hiçbir konuda doğru düzgün konuşulamaz: Hükümet yönetimi, yolsuzluklar, ekonomi. Bunlar için rasyonel düşünceye ihtiyaç var. Ama siz haklısınız, yeni şeyler öğrenmem ve üslubumu değiştirmem gerekiyor.

Bebekleri öpmek, akşam yemeklerine katılmak.

El Baradey: İtiraf edeyim ki bunlar benim işim değil. Kesinlikle bir parti kuşu da değilim, ama elbette önemli sorunlar hakkında konuşmak için partilere de katılacağım. Konuşulması gereken çok şey var. Biliyor musunuz, Ortadoğu'da birçok şey siyah ve beyaz şeklinde tarif ediliyor. Oysa hayatta şeyler genellikle gridir, ve kesinkes karşı olmak veya yandaş olmak anlayışından vazgeçilmelidir. Elbette alışılmadık bir dille politika yapıyorum. Ama insanlar bundan hoşlanmış görünüyorlar ve etrafımda toplanıyorlar.

Mısırlılarla nasıl temas kuruyorsunuz?

El Baradey: Kırsal alana, ülkenin kuzey doğusuna, Mansura'ya gittiğimde çok şaşırdım. Gerçekten yoksul insanlar yanıma geldiler, sarılıp öptüler beni, bunu yalnızca ansızın bir umut ışığı görmeleriyle açıklayabilirim. Oysa biliyorlar ki ben onlar gibi düşünmüyorum, onlar gibi yaşamıyorum ve onlar gibi de davranmıyorum.

Sizi en çok şaşırtan ne oldu?

El Baradey: Umutsuzluğun boyutları; hayal kırıklığı ve korku. Bunu çok iyi anlayabiliyorum, ben de ülkemin insanları gibi bir hayat sürseydim, bugün nasıl davranıyor olacağımı kim bilebilir. Ben Mısır'da 30 ya da 40 yıllık bir yaşamın ürünü değilim ve bunu da hiç gizlemiyorum. Her halükârda, yoksul insanlarla, elit kesimden birçok insanla anlaştığımdan daha iyi anlaşıyorum. Elitlerin yanında dikkatli olmak gerekiyor. Genellikle kaybedecek bir şeyleri var.

Devlet başkanlığına adaylığınızı koyacak mısınız?

El Baradey: Bu yaşta mı? En azından önceliğim bu değil. Mısır'ın modernleşmesi çok zaman alacak, bir ya da iki kuşak. O kadar çok şeyi değiştirmeleri gerekiyor ki, değerleri, eğitimi, altyapıyı! Ben tüm bunların başlamasına katkıda bulunmak istiyorum. Diğer yandan bu konuya açıklık getireyim: İnsanlar gerçekten aday olmamı isterlerse, onları yarı yolda bırakmayacağım.

Bir makama oturmadan ülkeyi değiştirmek mümkün mü?

El Baradey: Evet tabii. Baskı oluşturabiliriz. Örneğin imza kampanyalarımızla. Bir düşünsenize: çok sayıda, gerçekten çok sayıda Mısırlının imzalarıyla ve belgelenmiş kimlik numaralarıyla 'değişiklik istiyoruz, demokrasi istiyoruz' diye duyuruda bulunmaları ne anlama gelirdi!

İnternette videolar yayınlıyorsunuz, twitter ve facebook'ta sayfalarınız var. Ama Kahire'de henüz bir büronuz bile yok.

El Baradey: Ama toplumun her kesiminden gönüllüler bize koşturuyorlar ve 'ne yapabilirim?' diye soruyorlar. Bütün bir ülkede şehirlere ve köylere giden ve oralarda yeni yurttaş hareketi hakkında bilgi yayan gönüllülerin sayısı şimdiden 15.000'i buldu.

Tüm bunlar herhangi bir örgütsel yapı olmadan mı gerçekleştiriliyor?

El Baradey: Bu gerçekten çıkmaz bir durum. Örgütsel yapılara ihtiyacımız var ama onları kuramıyoruz – bu durumda ne yapılabilir? Yeraltına mı inelim? Rica ederim, benim gibi birinin yasadışı olduğunu gözünüzde canlandırın! Böyle bir şey düşünülemez. Ben her zaman hukuktan yana bir adam olmuşumdur. Bu yüzden sadece başka bir yolu deneyebilirim: Mısırlıları, hiç kimsenin onları durduramayacağı bir biçimde harekete geçirebilirim. Bu da altı ay veya altı yıl sürebilir. Yine de insanlar şimdiden politika tartışmaya başlıyorlar! Bu Mısır'da onyıllardır bir tabuydu. Çeneni kapamak ve işe gitmek, kural buydu. Tıpkı Doğu Almanya'da olduğu gibi. Twitter'e de bu yüzden girdim: korkularımızı, Almanların duvarı yıktıkları yöntemlerle aşacağız.

İnternet erişimi olmayan insanlara nasıl ulaşıyorsunuz?

El Baradey: Ne iyi ki özel televizyon kanalları var. Zaman zaman bu kanallardaki programlara çıkıyorum. Örneğin yakın zamanlarda, 44 milyon insanın izlediği bir programa katıldım.

Yandaşlarınız şimdi başka Arap ülkelerinde de zorluklarla karşılaşıyorlar. Kuveyt'te gözaltına alındılar, Suudi Arabistan'da internet sayfaları engellendi. Arap dünyası size karşı mı?

El Baradey: Bu kesinlikle kişiye özel değil. (gülüyor) Hayır, bu ülkelerde, demokrasinin Ortadoğu'ya girebileceği düşüncesini rahatsız edici buluyorlar.

Mısır'ın devlet başkanı Mübarek muhalefete yine ağır bir uyarıda bulundu. Bunu kişisel bir tehdit olarak mı algılıyorsunuz?

El Baradey: Hayır, buna inanmak istemiyorum. Ne var ki aslında iktidardakiler arasında şu sıralar belirli bir panik söz konusu; Mısır'a fikirlerimden başka bir şeyle gelmediğim halde. Onları açıkça sinirlendiren, benim uluslararası inandırıcılığımdır. Bu yüzden iftira kampanyaları düzenliyorlar. Ancak kampanya ne kadar kişiselleşirse, Mısırlılar da bir o kadar, 'İşte, bu adam bu kadar hedef alınıyorsa, belki de gerçekten sunabilecek bir şeyleri vardır', diye düşünüyorlar.

2005 seçimlerinde Mübarek'in rakibi olan Ayman Nour, hapsi boyladı. Bu sizi korkutmuyor mu?

El Baradey: Hayır, tanınırlık derecem, benim güvencemi oluşturuyor. Mısır'da herhangi bir yere gittiğimde, daima –Arap, uluslararası- 50 medya mensubu orada oluyor; bu da belirli bir koruma sağlıyor.

Söyleşi: Gero von Randow ve Michael Thumann
Kaynak: Kantara.de
SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara