Dolar

34,8709

Euro

36,7213

Altın

3.039,02

Bist

10.058,47

Prof. Dr. Yalçınkaya: Halk hareketlerinin temelinde sosyo-ekonomik sıkıntılar var (Özel)

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslarası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya, Tunus'ta başlayıp Mısır'da devam eden ve diğer arap ülkelerine yayılan halk hareketlerini değerlendirdi. Yalçınkaya, "S

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-30 11:51:16

Prof. Dr. Yalçınkaya: Halk hareketlerinin temelinde sosyo-ekonomik sıkıntılar var (Özel)
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslarası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya, Tunus'ta başlayıp Mısır'da devam eden ve diğer arap ülkelerine yayılan halk hareketlerini değerlendirdi. Yalçınkaya, "Sosyo-ekonomik sıkıntılar önemli ölçüde halkın sokağa dökülmesine yol açıyor." dedi. Tunus'ta başlayan, Mısır'a sıçrayan ve Arap ülkelerine yayılan ayaklanma ve devrim dalgasını Cihan Haber Ajansı'na değerlendiren Prof.Dr. Yalçınkaya, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin sömürgecilikten kurtulduğu halde önemli ölçüde yeni sömürge özelliği taşıyan siyasi sistemlerle yönetildiğini ifade etti. Eski sömürgeciye karşı kurtuluş savaşı verilip bağımsızlık kazanıldığı halde ekonomik ve sosyal sıkıntıların aşılamadığını anlatan Yalçınkaya, özellikle Birleşmiş Milletler dönemindeki gelişmelerle sömürgelerin devamının mümkün olmadığını gören ülkelerin, kendilerinden sonra ekonomik imtiyazlarını devam ettirecek işbirlikçi yönetimleri doğrudan veya dolaylı olarak iktidara getirdiklerini dile getirdi. Yeni bağımsız ülkelerin iktidar mücadelesinde, asırlarca ülkeyi sömüren ve yöneten güçlerin tercihlerinin önemli olduğunu kaydeden Yalçınkaya, olayların her ne kadar Tunus'ta bir gencin kendisini yakması ile başlamış olsa da asıl sebebin aile ve yakın çevresiyle farklı bir dünyada yaşayan yönetim kadrosuna karşı halkta birikmiş olan kin ve nefret olduğuna dikkati çekti. Ayaklanmaların gerçekleştiği ülkelerde sosyo-ekonomik sıkıntıların önemli ölçüde halkın sokağa dökülmesine yol açtığını belirten Yalçınkaya, "Mısır'da halkın önemli bir kısmı gecelerini mezarlıklarda geçirmektedir ki, işsiz ve aşsız bu insanların kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Gelecekle alakalı ümitleri de bulunmamaktadır. Bu insanları kullanmak, yönlendirmek oldukça kolaydır." diye konuştu. Gelişmelerin Tunus, Mısır, Yemen ile diğer bölge ülkeleri ile uluslararası güç dengesini nasıl etkileyeceği, sular durulduğunda kaybeden ve kazananların kimler olacağını şimdiden kestirmenin mümkün olmadığını söyleyen Yalçınkaya, başta ABD olmak üzere bölge ile ilgili önemli hesapları ve çıkarları olan ülke yetkililerinin olayların başlamasından itibaren yaptıkları açıklamaların bunun bir göstergesi olduğunu vurguladı. Yalçınkaya, şunları anlattı: "ABD'nin desteklediği Büyük Ortadoğu Projesi, bölgenin geleceği ile ilgili önemli hazırlıkları içermektedir. Olayların başlangıcındaki asıl faktörün, gelişmeleri planlayan varsa hangi istihbaratın olduğu bence önemli değil. Asıl önemli olan bundan sonraki gelişmeleri kimin yönlendireceği, kontrolün kimde olacağıdır. Başlangıçta gerçekten bir istihbarat veya gizli örgüt olsa bile gelişmeler bunun kontrolünden çıkmıştır. Bölge ülkelerinin gerçeklerini en iyi bilen, halkı en iyi tanıyan gelişmelerin kontrolünde daha etkili olacaktır. Başta Obama ve Clinton olmak üzere önemli politikacılar, gelişmeleri yorumlarken gelecekle alakalı temennilerini dile getirirken gerçek düşüncelerinden çok harekete katılan halkların gerçeklerini dikkate aldıklarını düşünüyorum. Olaylar tırmanırken sadece petrol fiyatlarının bu derece yükselmesi bile bu ayaklanmaların bölge ülkelerini aşan etkisi olacağını göstermektedir. Halbuki şimdiye kadar ayaklanmaların yaşandığı ülkelerin petrol piyasasında pek önemi bulunmamaktadır." "KONTROLDEN ÇIKAN MISIR, FİLİSTİN'DEKİ İSRAİL KONTROLÜNÜ İMKâNSIZ KILAR" İsrail, ABD, Avrupa ve İran'ın bölgedeki rolünü de değerlendiren Prof. Dr. Yalçınkaya, Mısır'daki hareketin İsrail ve ABD üzerindeki etkisinin öncelikle düşünülmesi gerektiğini belirtti. Mısır'ın Ürdün'den sonra İsrail'in en önemli komşusu olduğunu kaydeden Yalçınkaya, "Filistin'in Gazze Şeridi dünyaya Mısır üzerinden açılmaktadır. Mısır'ın Filistinlilere gösterdiği kolaylıklar ile kısıtlamalar büyük ölçüde İsrail'in mutabakatıyla gerçekleşir. Bu yönüyle Mısır'daki belirsizlik İsrail açısından son derece tehlikeli bir durum olur ki ABD'nin birinci derecede dikkate aldığı husus budur. Tunus'taki gelişmeler, Mısır'dan sonra ikinci plana düştü. Çünkü Tunus, aslında mevkii, nüfusu ve diğer jeopolitik özellikleriyle Büyük Ortadoğu Projesi'nin risksiz bir deneme tahtası olabilirdi. Halbuki Mısır için böyle bir durum söz konusu değildir. ABD'nin, bölgede İsrail'den sonra en fazla yardım yaptığı ülke Mısır'dır. Kontrolden çıkan bir Mısır, Filistin'deki İsrail kontrolünü de imkânsız kılar. Bu gerçekler ışığında ABD'nin Mısır politikasının temelinde İsrail'in çıkarları ve güvenliği bulunmaktadır." dedi. Fransa, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerin bölgede ayrı ayrı rolleri ve etkileşimlerinin söz konusu olduğunu anlatan Yaçınkaya, şöyle konuştu: "Bu konuda birçok faktörün etkili olduğunu belirtmemiz gerek. Birçok Avrupa ülkesi açısından Mısır'daki gelişmelerin temelinde Süveyş Kanalı kaygısı bulunmaktadır. İran ise ABD ve İsrail'in desteklediği Mübarek rejiminin sallanmasını coşkuyla selamlamaktadır. Şu ana kadar alınan haberlere göre gelişmelerin başlangıcında İran'ın rolü olduğu bilinmemektedir. İlerleyen safhalarda ayaklanmalara bir şekilde destek verebilir, ancak sonucu belirlemede İran'ın etkili olabileceğini düşünmüyorum. Mesela Lübnan'ın aksine Mısır'ın sosyal, kültürel ve mezhep gerçekleri, İran'dan etkilenmeye kapalı olmasını gerekli kılmaktadır." Yeni yöneticilerin sosyal ve siyasal istikrarı tesis etmesinin ekonomik sorunların çözümü ile mümkün olabileceğini söyleyen Yalçınkaya, halkın nabzını tutabildiği kadar ülkedeki siyasi ve sosyal gerçekleri en iyi değerlendiren, bunları asgari müşterekte buluşturan kişi veya hareketin ülkenin yönetiminde söz sahibi olacağını kaydetti. Yalçınkaya, "Yeni yöneticilerin sosyal ve siyasal istikrarı tesis etmesi ise ekonomik sorunların çözümü ile mümkün olabilecek ki öncelikle bu ülkelerin kaynak ve tesislerinde söz sahibi olan batılı kuruluşlar yine belirleyici olacaktır. Önemli ölçüde eski sömürgeci ülkelerle organik bağları bulunan yeni sömürge kurumları gelecekte var olabilmek için halkların duygu ve tepkilerini dikkate almak zorunda kalacaklardır." ifadesini kullandı. Tunus'ta başlayıp Mısır'da dünya gündeminin başına oturan, Yemen, Ürdün, Cezayir, Lübnan gibi ülkelerde farklı boyutlarda gerçekleşen halk hareketlerinin temelinde internet kullanımının bulunduğunu dikkati çeken Yalçınkaya, yeni neslin internet ile sosyal paylaşım sitelerini engelsiz ve kontrolsüz olarak kullanabilmesinin, yoksul, işsiz, yoksun ve umutsuz kitleler için bambaşka bir dünya ortaya çıkardığını belirtti.
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara