Ortadoğu'da 'isyanlar' nereye gidiyor?
Tunus'ta bir kişinin kendini yakma girişimiyle kıvılcımı atılan, daha sonra kısa sürede alevlenen olaylar, sadece bu ülkeyle sınırlı kalmayıp 'domino etkisi' gibi çevre ülkelere sıçradı.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-01-29 10:57:37
Uzmanlara göre sıradaki "domino taşları" da Ürdün, Sudan, Yemen, Cezayir ve Suriye olabilir.
Medeniyetin ve inançların doğduğu, verimli Mezopotamya topraklarını içinde barındıran Ortadoğu, dünya kurulduğundan bu yana neredeyse hiçbir zaman "kaynayan kazan" halinden sükunet ve barışın diyarına dönüşemedi. Her dönem karışıklık ve savaşlara sahne olan bu bölge, şimdi de ülkeden ülkeye sıçrayan ve benzer nitelik gösteren "isyanlarla" yine karmaşanın merkezi...
Tunus'ta bir kişinin kendini yakma girişimiyle kıvılcımı atılan, daha sonra kısa sürede alevlenen olaylar, sadece bu ülkeyle sınırlı kalmayıp "domino etkisi" gibi çevre ülkelere sıçradı.
Halktan kişilerin kendini yakması, uzun süren küçük eylemlerin yavaş yavaş ülke geneline yayıldığı isyanlardan çok, insan yığınlarının aniden sokaklara dökülmesi şeklinde kendini gösteren ve çağın son modalarından sosyal paylaşım ağlarıyla yeni bir örgütlenme modeli getiren bu "yeni tür isyanların" da, yeni ve farklı bir Ortadoğu'nun işaretçisi mi olduğu sorusunu akıllarda uyandırıyor.
Bu noktada AA muhabirinin sorularını yanıtlayan bazı uzmanlar, Arap ülkeleri bağlamında Mısır'ın kritik önemde olduğunu belirterek, buradaki rejim değişikliğinin diğer ülkeleri de "domino taşları" gibi etkileyeceğini ifade ediyor.
"DEĞİŞİK BİR ORTADOĞU OLACAĞI ŞÜPHESİZ"
ABD'deki düşünce kuruluşu Carnegie Enddowment for International Peace uzmanı Henri Barkey, "isyanların" nereye gideceğini kestirmenin şu anda zor olduğunu söyleyerek, "Ama değişik bir Ortadoğu olacağı şüphesiz" dedi.
Bu noktada Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in başta kalıp kalmayacağının önem taşıdığını belirten Barkey, başta kalsa bile Mübarek'in bir kez daha seçilmesinin mümkün olmadığını ve oğluna da Cumhurbaşkanlığı yolunun kapandığını, görevinden ayrılması halinde de ülkede etkin olan ordunun da demokrasiye kolay geçeceğini sanmadığını kaydetti.
Mısır'da rejim değişikliği olması halinde, bunun bölgedeki diğer ülkelere de sıçraması ihtimalinin bulunduğunu ifade eden Barkey, "Suriye'de aslında Mısır'dan çok daha kötü bir diktatörlük var. Bu Suriye'ye sıçrar mı? Sıçrarsa orada kan gövdeyi daha kötü götürür. Mısır'da rejim değişikliği olursa, şimdi olmasa bile 5 yıl içinde muhakkak bölgedeki başka ülkelere de sıçrayacak" diye konuştu.
Barkey, isyanların diğer ülkelere sıçraması noktasında da Ürdün'ün önem taşıdığını, ama orada kraliyet sistemi bulunduğunu, Cezayir'de rejimin şimdilik ayakta olduğunu, kraliyetle yönetilen Suudi Arabistan ve Fas'a da sıçrama ihtimalinin zayıf kaldığını söyledi.
Barkey, olayların, uzun vadede Ortadoğu'ya demokrasi getirmesi halinde, bunun "iyi bir durum olacağını, ancak tüm bu süreçlerin sancılı geçeceğini" belirterek, "Tunus'taki geçiş, beklenmedik süratte hızlı gerçekleşmiş olsa bile, başka siyasi partilerin bulunmaması, muhalefetin zayıf olması gibi nedenlerle ülkede henüz sancılı sürecin başlamadığını" ifade etti.
"BERLİN DUVARI ETKİSİ Mİ, TİANANMEN Mİ?"
Washington Enstitüsü uzmanı Soner Çağaptay, "nüfusu 300 milyona yaklaşan Arap dünyasının neredeyse dörtte birini temsil eden ve kültürel anlamda tüm Arapları ciddi olarak etkileyen Mısır'ın Arap dünyasının merkezi olduğunu, bu nedenle Mısır'daki siyasi gelişmelerin tüm Arap ülkelerinde kontrolden çıkan domino etkisi yaratabileceğini" söyledi.
Mısır'ın hem kendi hem de Arap dünyasının geleceği açısından dönüm noktasında olduğunu belirten Çağaptay sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mısır'da iki senaryo var. Mısır ya Berlin Duvarı'nın yıkılmasının Doğu Avrupa'daki etkisini Arap dünyasında ortaya çıkacak, tüm Arap ülkelerindeki diktatörlerin domino taşı gibi yıkılmasına yol açacak ya da Çin'deki gibi Tiananmen olayları durumu yaşanacak: rejimin tankları sokaklara dökmesiyle yüzlerce insanın öldürmek pahasına hareket şiddet ve kanla bastırılacak."
"Hareketin gidişatının da önemli" olduğuna işaret eden Çağaptay, liderliğin Müslüman Kardeşler'e geçmesi halinde, Batı dünyasının Ortadoğu'daki "devrimlere bakışının" değişebileceğini kaydetti.
"DİKTATÖRLERİN ALAŞAĞI EDİLEBİLECEĞİNİ GÖRDÜLER"
Çağaptay, Tunus'taki devrim hareketinin ise halk hareketi olarak başladığını, sonrasında bazı siyasi elitlerin işe karıştığını belirterek şöyle dedi:
"Bazıları, gösterileri biraz yoğunlaştırabilirlerse, devlet başkanının görevden ayrılmasını sağlayıp yerine başka birisini ikame ederek rejimi devam ettireceklerini düşünüyorlardı, ama öyle olmadı. Organik olarak başlayan gösterilere Tunus'un derin devleti izin verince büyüdü ve sendikalar gibi sivil toplum kuruluşlarının katılmasına izin verilince de çığırından çıktı. Sonuçta Tunus denetimli bir rejim içi darbe girişiminden, denetimden çıkan halk hareketine, gerçek devrime döndü."
Çağaptay, Tunus'taki sonucun diğer Arap ülkelerinde "diktatörlerin alaşağı edilebildiği" fikrini uyardırdığını, bunun da Mısır, Cezayir, Ürdün gibi ülkelerde ilk kez sokakta karşılığını bulduğunu belirterek, isyanların Ürdün, Sudan, Yemen ve Cezayir'e yayılabileceğini ifade etti.
"ORTAK NOKTA HAYAL KIRIKLIKLARI"
Brandeis Üniversitesine bağlı Crown Ortadoğu Çalışmaları Merkezi ve German Marshall Fund uzmanı Joshua Walker da Ortadoğu'nun şu anda tarihinde hiç olmadığı kadar dinamik ve değişken özellik gösterdiğini söyledi. Bunu "heyecan verici olduğu kadar, belirsiz bir dönem" olarak nitelendiren Walker, Tunus'ta olayların çok hızlı gelişmesinin birçok kişiyi şaşırttığına dikkati çekti.
Mısır'ın büyük değişimlerin eşiğinde olduğunu ve diğer Arap yönetimlerinin de bir şekilde, bu değişim taleplerine yanıt vermek zorunda kalacağını belirten Walker, Mısır'daki olayların sıçrayabileceği ülkeler arasında, "devlet dengesinin kırılganlığı açısından Yemen'in öne çıktığını" kaydetti.
Walker, Mısır ve Tunus'taki gösterilerin ortak noktasının, "temsil edici olmayan ve halkın isteklerine yanıt vermeyen hükümetlere karşı duyulan hayal kırıklarının birikmesi duygusu" olduğunu söyledi.
"LİSTENİN BAŞINDA CEZAYİR VAR"
German Marshall Fund uzmanı Ian Lesser ise Ortadoğu'da Tunus'tan başlayarak son dönemde meydana gelen olayların, rejimlerin istikrarına dair eski kalıpları tümden sarstığını ifade ederek, "Herkes siyasi, ekonomik, sosyal sorunların varlığını farkındaydı, ancak özellikle Batıda, bu hükümetlerin çok sağlam olduğu kanısı büyük ölçüde hakimdi, ancak düşündüğümüz kadar sağlam olmadıkları, halkın öfkesine karşı düşündüğümüzden çok daha savunmasız oldukları ortaya çıktı" diye konuştu.
Bölgenin, Tunus'tan Lübnan ve Yemen'e kadar birçok şeyin değişmekte olduğu süreçten geçtiğini kaydeden Lesser, "Mısır yönetiminin, çarpıcı bir şey yapmadığı müddetçe görevde kalabileceğini hayal edemiyorum" dedi.
Bölgede, Tunus ve Mısır'dakine benzer gelişmelerin meydana gelebileceği ülkeler arasında Cezayir'i listenin ön sırasında gördüğünü, Ürdün ve belki Yemen'in de Mısır'ı takip edebileceğini söyleyen Lesser, Tunus'taki gelişmelerin ve "nelerin mümkün olduğunun" görülmesinin, Mısır'a da etki yaptığını belirtti.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara