Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atwan, El Cezire'nin açıkladığı ihanet belgelerinin ardından en azından mantıklı bir açıklama yapması beklenen Abbas yönetiminin bunu dahi yapamadığını bildirdiğ bir yazı kaleme aldı. İşte o makale:
El Cezire depremleri
El Cezire’nin elde ettiği Filistin belgelerinin ortaya çıkardığı en tehlikeli husus; belgelerin Kudüs konusu, yerleşim birimleri ve Haremüşşerif’le ilgili içerdiği ödünlerin boyutu değil, bir elin parmaklarıyla sayılan küçük bir zümrenin ülke içinde ve dışındaki 10 milyon Filistinli adına hiçbir referans, kontrol ve hesap verme olmaksızın müzakereleri üstlenmesidir. Başmüzakereci Saib Erekat başta olmak üzere Filistinli müzakereciler, Cebel Ebu Guneym yerleşim birimi hariç işgal altındaki Kudüs’ü çevreleyen bütün yerleşimleri kabul etmekle yetinmemiş; Yahudi mahallesi, Ermeni mahallesinin bir kısmı ve Şimşek kapısından da ödün vermiş; Şeyh Cerrah Mahallesi’nde İsrail hakkını teslim etmiş; ABD, İsrail ve Filistin Yönetimi’nin yanı sıra üçlü Arap komisyonu’nun (Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün) oluşturulması ve egemenlik meselesinin ertelenmesi için ‘yaratıcı’ öneriler sunmuşlardır.
Dönüş hakkından taviz
Filistinliler tarafından kendilerine hiçbir yetki verilmemesine rağmen bu bir avuç zümre, Filistin halkının kendi geleceğini belirleme ve onun adına ulusal değişmezlerden ödün verme yetkisini kendisinde gördü. Zira Filistinli lider Mahmud Abbas’ın görev süresi bitti. Keza Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komisyonu, Filistin Ulusal Meclisi ve yasama konseyinin de. İsrail’in ana muhalefet lideri Tzipi Livni, Kudüs konusunda konuşmayı reddedip müzakereci olmadığını ifade ederken, Erekat kendisinin müzakereci olduğunu ve kutsal kentte bütün mahallelerden ödünler sunduğunu, komisyonlar önerdiğini ve toprak değişimini kabul ettiğini iddia ediyor.
Acele hüküm vermek istemiyoruz. Çünkü şimdiye dek açıklanan belgeler, buzdağının zirvesi. Erekat, Filistinlilerin yurda dönüş hakkından ödün verdi. Bu hak, Arap-İsrail çekişmesinin temelini oluşturmakta. Ayrıca yıllar önce İsrail devletinin Yahudiliği tanınmıştı. İsrail’in Yahudi devleti olarak adlandırılmasına itiraz edilmemesi ve hatta tanınması, 1 milyon 200 bin Arap’ın varlığının meşruiyetinin elinden alınması ve etnik olarak temizlenmelerine alan açılması anlamına gelir. Aynı yöntemle 1948’de yaklaşık 1 milyon Filistinli kovulmuştu. Resmi belgelerde yer aldığı üzere Filistinli mültecilerin dönüş hakkının tanımı, Erekat’ın talebine göre on yıl boyunca 100 bin mültecinin dönüşüydü. Buna rağmen eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in sıkı kriterleri, beş yıl boyunca beş bin mültecinin dönüşünün kabul edilmesinde ısrarcıydı.
Arafat’ı takip edin
Filistin yönetiminin belgelere akıllı ve mantıklı cevaplar vermesini; olayları çarpıtmaya veya kıvırmaya başvurmak, Ramallah’taki El Cezire ofisine saldırmak, ‘kanalın boykot edilmesi ve hiçbir yetkilinin ekranına çıkmaması’ fermanı çıkarmak yerine daha ikna edici bir yöntemle belgelerde yer alan ödünlere yoğunlaşmasını temenni ederdik. Fakat temennilerimiz maalesef gerçekleşmedi.
Filistin Yönetimi’ndeki yetkililer, Arap yetkililerin bu belgelere vâkıf olduğunu söylüyorlarsa ve şu ana dek bunu ispatlayan bir delil yoksa, bu belgelere öncelikle Filistin halkı veya ulusal kurumları vâkıf olmalıdır. FKÖ’nün yürütme komisyonunda temsil edilen Filistinli örgütlerdeki müttefiklerinden hiçbirinin bu belgelerden haberdar olduğunu sanmıyoruz. Zira onlar da sıradan her Arap gibi belgelere şaşırdı ve ayrıntıları öğrenmek için El Cezire ekranına çivilendi. İsraillilerse Filistin ödünlerini, Erekat’ın belirttiği gibi olmadığı için değil, her şeyi istedikleri ve Filistinli müzakereciye kırıntıların kırıntısı dışında bir şey sunmayı istemedikleri için reddetti.
Büyük trajedi özellikle güvenlik eşgüdümü, Goldstone raporu ve dünün düşmanları arasındaki dostluk hakkında belgelerde yer alan verilerde. Öyle ki Gazze’ye karşı İsrail’le işbirliği yapılmış ve iktidar partisi Fetih hareketine bağlı Aksa Şehitleri Tugayı’ndan onurlu direnişçilerin tasfiyesine ortak olunmuş. Mahmud Abbas’ın bu tür belgeleri kaçıran yetkililer hakkında derhal işlem yapmasını bekledik ancak maalesef yapmadı ve araştırma komisyonu oluşturulması kararı aldı. Bu komisyonun akıbetinin ve soruşturma sonuçlarınınsa, önceki bütün komisyonların akıbetinden farklı olmayacağı kesin.
Yine de El Cezire belgelerine yanıt, özellikle İsrail’le güvenlik eşgüdümü yapanları vatan hainliğiyle suçlayarak değil; ulusal değişmezlere dönerek, müzakerelerin başarısızlığını itiraf ederek ve eski Filistin lideri Arafat’ın yolundan giderek verilmeli.
Kuds ül Arabi
Çeviri: Radikal