Hasan Celal Güzel'in köşe yazısı
Biz tam da militarist ve jüristokratik vesayet rejimi çökertildi, artık CHP’nin sandıktan başka yolu kalmadı derken, CHP’liler antidemokratik arayışlarına devam ettiklerini gösterdiler.
CHP, hürriyetçi demokratik rejime geçildikten sonra 1950, 1954 ve 1957 seçimlerinde uğradığı yenilgiler sonucunda sandığa küsmüş ve demokratik yoldan iktidara gelme ümidini kaybetmişti. Bu yüzden orduyu tahrik ederek 27 Mayıs Darbesi’ni yaptırdı ve cuntayla işbirliğine girdi. Daha sonra, ‘CHP + Ordu = İktidar’ formülü kamuoyunda yaygınlaştı. Son olarak 27 Nisan 2007 Muhtırası’nda da CHP’nin gene muhtıracıların yanında yer aldığı görüldü.
CHP, demokratik şartlarda sandıktan çıkamayınca, iktidara gelmek ya da güç sahibi olmak için hep bürokrasi, asker ve yüksek yargıyı siyasallaştırmıştır. Ancak son yıllarda özellikle Başbakan Erdoğan’ın azmi ve gayretleri neticesinde, bürokratik, militarist ve jüristokratik vesayet rejimi tasfiye edilmeye başlandı. Bu durumda, CHP’nin iktidara gelebilmesi için kendini yenilemesi ve seçmenin gönlünü kazanmasından başka çare kalmadı.
Ancak öyle anlaşılıyor ki, kamuoyu araştırmaları neticesinde 12 Haziran genel seçimlerinden ümitsizliğe düşen CHP kendisine başka yollar aramaya başlamıştır. Bunlardan meşru olanı -siyaseten hatalı da olsa- Gürsel Tekin’in erken koalisyon planıdır. Bu arada Süheyl Batum’un Silivri’den aday gösterme teklifi de CHP lideri Kılıçdaroğlu tarafından tekzip edilmiştir.
***
Buraya kadar tamam... CHP’nin politikası, meşru ve demokratik sınırlar içerisinde kalırsa mesele yoktur. Lakin, CHP’de, dört ay sonraki seçimleri kaybetme endişesi ve telaşı şimdiden başlamıştır. Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP sözcüleri son derece sert ve provokatif beyanlarda bulunmaktadırlar. Bunun tesadüfi olmadığı ve bir planın parçası olarak uygulandığı anlaşılmaktadır. Nitekim, 27 Mayıs öncesinde İnönü CHP’si de aynı kışkırtıcı yöntemleri kullanmış ve iktidara karşı ‘sivil dikta’ ithamında bulunmuştur.
Günümüzde de aynı metotlar kullanılmaktadır. CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, bir anayasa profesörü olduğunu unutarak, halkı ve CHP’lileri ellibin kişiyle Silivri Mahkemesi önünde toplanarak açıkça Ergenekon davasına ve mahkemeye baskı yapmaya çağırmıştır.
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, marksist bir jargon kullanarak AK Parti’yi ‘karşı devrim’ yapmakla suçlamış ve ‘Halka, mahalle mahalle, sokak sokak direnme hakkı doğar’ demiştir.
İsa Gök’ün, Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ (!) nu hatırlatması da çok ilgi çekicidir. Nutuk olarak ileri sürülen bu metinde, güya Atatürk gençlere, ‘Türk genci(...) elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır’ demişmiş... Dünya çapında bir devlet adamına hiç böyle bir iftirada bulunulur mu?..
Atatürk Araştırma Kurumu Başkanı değerli tarihçi Prof. Dr. Cezmi Eraslan’a bu konuyu danıştık. Atatürk’ün 1933’te Bursa ziyaretinde onu üzen bir olay için Anadolu Ajansı’na beyanat verdiğini, bu beyanatta olayı önemsemediğini; ayrıca bir Bursa Nutku olmadığını söyledi. Nitekim bu iddia 1947’de yayınlanan bir kitapta ortaya atılmış ve muteber bir kaynak da bulunmuyormuş...
Lakin 1960’da ve sonrasında halkı ve gençliği sokağa dökmek isteyen provokatörler, hep bu asılsız nutuğu istismar etmişlerdir.
***
Öyle anlaşılıyor ki, önümüzdeki dönemde CHP, antidemokratik yöntemlerle başta gençler ve işçiler olmak üzere halkı iktidara karşı sokağa dökmeyi tasarlamaktadır. Artık ulusalcılar, Ergenekon çetesi ve bir kısım TSK mensubu tarafından desteklendiği ortaya çıkan malum ‘Cumhuriyet Mitingleri’, CHP yöneticilerinin ağzını sulandırmaktadır.
Meşru sınırlar dahilinde hukuka uygun şekilde toplantı yapmak isteyenler için seçim meydanları hazır bekliyor. Lakin, halkı sokağa dökerek hukuk dışı eylemler düzenlemek isteyenler şunu iyi bilmelidirler ki, Türkiye Tunus değildir. Tam aksine, Tunus’ta devrilen rejim, CHP’nin Şeflik Dönemi’ne benzeyen bir rejimdir.
CHP, bu şekilde provokasyonlarına devam ederse, sonunda kendisi kaybedecektir. Ulusalcı, Ergenekoncu, militarist, militan ve kavgacı bir CHP’nin, genel seçimlerde yüzde 20’nin üzerine çıkabilmesi dahi şüphelidir. CHP, sergilediği her hırçınlığın bedelini AK Parti’ye artı oy oranı olarak ödeyecektir.
CHP’li dostlara feraset ve sükunet tavsiye ediyoruz.
Vatan