Amanda Paul'e göre, bir yaklaşım değişikliği olmazsa, tarafların birbirini suçladığı kısır döngüyü kırmak daha da zorlaşacak.
2004'te Ada'nın yeniden birleştirilmesini öngören Annan planına "Evet" diyen Kıbrıslı Türklere yönelik tecridin kaldırılması konusunda verilen sözlerin hayata geçirilemediğini vurgulayan yazar, "Bunun sonucu olarak Türklerin AB'ye güveni azaldı. Reform süreci yavaşladı." diyor.
Kayıt dışı ekonomi ve çocuk işçiler gibi zorlu reformların bazı iş çevrelerinin muhalefeti nedeniyle gerçekleştirilemediğini belirten Paul, Türkler'in sonunda AB'nin kendilerine kapıları kapalı tutacağı inancıyla sanayi ve ticaretlerini olumsuz etkileyecek değişikliklere gönülsüz yaklaştığını belirtiyor.
'Anahtar Kıbrıs'
Yazar şöyle diyor:
"Anamuhalefet CHP birçak açıklamanın ötesinde AB üyeliğine fazla destek vermiyor, iktidardaki AKP de yeni reformlara ilişkin yasal düzenlemeleri hayata geçirilmesi konusunda çok az baskı altında."
Müzakere sürecinde Kıbrıs sorununun belirleyici olacağını belirten Amanda Paul'e göre, Ankara'nın çözüm için yeni adımlar atması ihtimal dışı değil. Ama bunun için özellikle Yunanistan ve diğer aktörlerin güçlü desteğine ihtiyacı var. Bu, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve ABD tarafından desteklenecek bir Türkiye-Yunanistan ortak girişimi olabilir.
Kıbrıs meselesinde ilerleme sağlanamazsa sonunda müzakerelerin duracağını belirten Paul, bu durumda Brüksel'in Türkiye'yi AB yörüngesinde tutacak yeni bir yol bulması gerekeceğini vurguluyor.
Amanda Paul şöyle devam ediyor:
"Eğer Türkiye ve AB, enerji, dış politika, ticaret ve güvenlik alanlarında yapıcı bir şekilde birlikte çalışabilirse, Ankara'nın üyeliğine muhalefet yavaş yavaş azalabilir. Türkiye'ye vizenin kaldırılması yönelik adımların hızlandırılması çok önemli bir ekonomik ve siyasi ortak olan Ankara'ya AB'nin kendisini kabullenmeye hazır olduğu mesajını verebilir."
BBC