MERKEZ BANKASI BAŞKANI YILMAZ, SORULARI YANITLADI: (1) -'FRENE BİRAZ FAZLA BAS
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Bankanın son dönemde aldığı kararların bazı kesimlerce ekonomide 'frene biraz sert basmak' olarak
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-01-25 13:55:00
Aldığımız tedbirler sürdürülebilirliği ve fiyat istikrarını hedefliyor' dedi.
Başkan Yılmaz, Enflasyon Raporu'nu açıkladığı basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Yılmaz, sorulara geçmeden önce, Para Politikası Kurulu ve Banka Meclisi'nin yetki alanıyla ilgili basında yer alan bazı değerledirmelere ilişkin açıklama yaptı. Yılmaz, Banka Meclisi'nin, bankanın en üst organı olduğunu, Para Politikası Kurulunun ise para politikasıyla ilgili stratejileri belirleyen teknik bir kurul olduğunu kaydetti.
Para Politikası Kurulunun belirlediği stratejileri uygulamaya koyma yetkisi içindeyse bunu açıkladığını, değilse zorunlu karşılıklarda olduğu gibi konuyu Banka Meclisine taşıdığını ve kararın Banka Meclisi tarafından alındığını anlatan Yılmaz, uyumsuzluğun veya gecikmenin söz konusu olmadığını, konunun yetkiyle ilgili olduğunu vurguladı. İki kurulun başkanlığını da Merkez Bankası başkanının üstlendiğine dikkati çeken Yılmaz, konuyla ilgili bir soru yöneltilirken 'sorun' kelimesinin kullanılmasına da tepki gösterdi ve böyle bir şeyin sözkonusu olmadığını yineledi.
-'2 GÜNLÜK SÜRE STRESİ ARTIRDI DİYEBİLİRİM AMA ALIŞMAMIZ GEREKİR'-
Para Politikası Kurulunun geçen hafta perşembe, banka meclisinin de dün toplandığını anımsatan Yılmaz, 'Bankalarımız tabii dövize gelecek mi, bilanço dışı kalemlere zorunlu karşılık gelecek mi gelmeyecek mi...herkesde bir tedirginlik vardı. Bu iki günlük süre biraz stresi artırdı diyebilirim, bunu kabul ederim ama burada herhangi bir gecikme vesaire sözkonusu değil. Bundan sonra da bu böyle olacak, buna da alışmamız gerekir diye düşünüyorum' şeklinde konuştu.
Merkez Bankasının son dönemde aldığı kararlarla 'biraz sert frene bastığı' yönündeki değerlendirmeler yapıldığı belirtilerek, görüşünün sorulması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:
'Özellikle satın almalar, birleşmeler konusunda yurtdışındaki imkanlardan faydalanmak için biraz frene fazla basmadık mı? sorusunun cevabı hayır. Biz, bankacılık sistemimiz, ekonomimiz büyümesin demiyoruz. Böyle bir şey de diyemeyiz, söyleyemeyiz, amaç büyümektir, istihdam yaratmaktır, iş ve aş yaratmaktır. Ancak bunun sürdürülebilir olması lazım, risklerden uzak olması lazım, dur-kalk, dur-kalk olmaması lazım. Dolayısıyla şu anda aldığımız bu tedbirler, ekonomimizin potansiyel büyümesi paralelinde, sürdürülebilir bir borçlanma, sürdürülebilir bir finansal istikrar, sürdürülebilir bir büyüme ve fiyat istikrarını hedeflemektir. Bütün bunların hepsini tabii bir anda tek başına Merkez Bankasının yapması mümkün değil. O nedenle finansal istikrarla ilgili olarak diğer kamu kurum ve kuruluşların üzerlerine düşen görevler de var, onlar da bu konuda tedbirlerini alıyorlar.'
-'İNDİRİM KARARI OY BİRLİĞİYLE ALINDI'-
Durmuş Yılmaz, bir gazetecinin toplantıda Merkez Bankası yönetimindeki tüm isimlerin yer aldığına işaret ederek, bunun bir mesaj içerip-içermediğini sorması üzerine, böyle bir amaçlarının olmadığını, yönetimdeki bazı isimlerin farklı kentlerde yaşadığını belirterek, bu şekilde 'denk geldiğini' söyledi.
Yılmaz, soru üzerine faizde indirim kararının kurulda oy birliğiyle alındığını belirtti.
Faiz indirimi kararının 'piyasaları ters köşeye yatırdığı' ifade edilerek, bunun Merkez Bankasının kredibilitesini nasıl etkilediği yönündeki soru üzerine de Yılmaz, 'Merkez Bankacılığında son 15 yıldaki norm; şeffaflık ve merkez bankası politikasının piyasalar tarafından öngörülebilir kılmak, sürpriz yapmamak...Bunlar merkez bankacılığının normları arasında. Bu norm bugün için de geçerli' dedi.
-'KONUŞMANIN BÜTÜNÜNE BAKILMALI, ÇELİŞKİ GÖRMÜYORUM'-
Yılmaz, Aralık ayındaki Para Politikası Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamalarda, Konya'da ve Euromoney toplantısındaki konuşmalarında net bir mesaj vermeye çalıştığını, özellikle Euromoney toplantısında sözlerinin doğru algılanabilmesi için tümüyle metne bağlı kaldığını ifade ederek, konuşmasının 'bütününe' bakılmasını istedi.
Farklı anlaşılmalara yol açan konuşmasıyla ilgili olarak Yılmaz, şunları söyledi:
'4 sayfalık metni Euromoney toplantısında okudum. Soru-cevap kısmında soru soruldu. Yepyeni bir durum sözkonusu, Merkez Bankası diyor ki 'ben parasal sıkılaştırma yapıyorum. Benim hedefim fiyat istikrarını sağlamaktır, bunun için ne gerekiyorsa yapacağım' diyor ama bir taraftan da faiz indirimi yapılıyor. 'Bunu nasıl açıklıyorsunuz' diye sordular.
Ben orada şunu söyledim; Konya'da yaptığımız toplantıda da söylemiştim; faiz indirimlerinin iki kanal üzerinden çalıştığını ve dolayısıyla da cari açık üzerinde de bir etkisinin olduğunu söyledim. Faiz indirimlerinin iki tane etkisi var; bunlardan bir tanesi kurlar üzerinde, kurları zayıflatıcı etkisi var, bu ihracatı artırıyor. Bu yönüyle cari açık üzerinde olumlu etkisi var.
Ama faizler indiği zaman kredi maliyeti düştüğü için kredi piyasası üzerinde genişletici bir etkisi de oluyor. Yurtiçi talebin bir kısmı yurtdışında üretilen mal ve hizmetlere gittiği için bu açıdan da cari açığı artırıcı bir etkisi var.'
Konya'daki konuşmasında da faiz indiriminin cari açık üzerindeki iki yönlü etkisini dile getirdiğini yineleyen Yılmaz, 'Dolayısıyla yeni bir şey değil. Benim orada söylediğimin birinci kısmı basınımızda yer aldı, ikinci kısmı konusunda çok fazla bir şey söylenmedi. Siz faiz indirimleri toplam talebi artırmak suretiyle cari açığı artırıyor dediniz mi? diye soruyorsanız. Evet dedim. Fakat bunun ikinci bir bölümü vardı, orası zikredilmedi. O da faiz indirimleri, kur üzerinde de etki ediyor, Türk Lirasının değer kaybetmesine, ihracatın artmasına neden oluyor. Bunu biz bugünkü konjonktürde baktığımızda kredi tarafının daha ağır bastığını söyledik. Dolayısıyla burada ben çelişki görmüyorum' şeklinde konuştu.
-'SON DÖNEM KARARLAR, DÜNYA İLE TERS DEĞİL'-
Dünyada merkez bankaları faiz artırımına giderken, Türkiye'de faiz indirimine gidilmesinin dünya ile ters düşüldüğü yönünde eleştirildiği de anımsatılarak, görüşünün sorulması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:
'Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının son dönemde aldığı kararlar, dünyada diğer ülke merkez bankalarının aldığı kararlarla ters değil. Dünyada emtia fiyatları özellikle gelişmekte olan ülke ekonomilerinde emtia fiyatlarından ve sermaye akımlarından kaynaklanan bir enflasyon söz konusu, bu enflasyona tedbir olarak da faiz artırımları bazı ülkelerde gündemde. İsrail, Kore artırdı, bugün de Hindistan artırdı. Brezilya 50 baz puan artırdı. Buradaki tepki, enflasyon tehlikesine karşı bir sıkılaştırıcı para politikası.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bunu yapıyor ama bileşeni farklı. Merkez Bankası da sıkılaştırıcı bir para politikası takip ediyor ama bunun bileşimini faizle ve zorunlu karşılıkla yapıyor. Toplamda Merkez Bankası da enflasyon açısından sıkılaştırıcı bir para politikası takip ediyor. Dolayısıyla dünya bir tarafa giderken biz bir tarafa gitmiyoruz. Ama biz başka risk gördüğümüz için, fiyat istikrarına o da finansal istikrarla ilgili tehlike olduğu için o konuda da bir takım tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz ve buna tepki veriyoruz.'
Yabancı para cinsinden zorunlu karşılıkların artırılması konusunun hala gündemde olup-olmadığının sorulması üzerine Yılmaz, şu anda alınan tedbirlerin sonucuna bakılarak değerlendirme yapılacağını, konunun masadan kaldırılmadığını söyledi.
-SEÇİM EKONOMİSİ-
Yılmaz, soru üzerine Davos'a gideceğini bildirdi.
'Seçim ekonomisi konusunda Bankanın kaygısı bulunup-bulunmadığı' ile ilgili soruyu yanıtlarken de ortaya konulan orta vadeli programı esas aldıklarını, burada oluşabilecek sapmalara göre para politikasının duruşunun değişebileceğini kaydetti.
Bu konuda başka bir soru üzerine de Yılmaz, 'Bir Merkez Bankası yönetimi seçimlerin olduğu bir yerde, 'benim hiç seçim endişem yoktur' demesi herhalde doğru olmaz ama 'şeçim endişem var' demesi de doğru değil. Biz şu ana kadar yapılanlara bakıyoruz ve verilen taahhütler var o taahhütlerin takipçisi olacağız' dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara