Dolar

34,8656

Euro

36,6417

Altın

3.050,24

Bist

10.058,47

Gül: Avrupa'da kimse yüz yüze bakamaz

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konuk Devlet Başkanı olarak Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin (AKPM) 2011 Genel Kurulu'nun Kış Oturumu'nda Genel Kurul'a hitap etti. AKPM Başkanlığına yeniden seçilen Mevlüt Çavuşoğlu'nun yönettiği oturumda Cumhurbaşkanı Gül'e konuşmasının ardından sorular yönetildi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-25 17:45:22

Gül: Avrupa'da kimse yüz yüze bakamaz

Eksen kaymasından, Türkiye'nin İsrail ve Ermenistan ilişkisine, KCK davasından Türkiye'deki azınlıkların haklarına kadar çok sayıda soruya cevap veren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün cevaplarından satır başları şöyle:

1915 OLAYLARI

"Geçmişimizde, tarihimizde soykırım yapıldığını kabul etmiyoruz. Bunu kabul eden ve iddia edenlere çok açık bir çağrıda bulunuyoruz. Diyoruz ki; gelin ortak bir komisyon kuralım. Soykırım yok diyen ve var diyen gerçek bilim adamları bir araya gelsin. Sonuna kadar arşivlerimizi açalım. Sivil, askeri tüm arşivlerimizi açalım ve bu komisyon çalışsın. Neticesi neyse bunu kabul edelim. Yüzyıl önceki olayda, I. Dünya Savaşı'nın olduğu dönemde çok acı olaylar yaşandı. Osmanlı topraklarında dört cephede savaşılırken bazı vatandaşlarımız içeride tahrik edilmeleri neticesinde çeşitli ayaklanmalar oldu. Bu vatandaşlarımızın yerleri değiştirildi. Üzücü olaylar yaşandı her iki tarafta. Ama bir şeyin soykırım olabilmesi için bir ırkın ya da bir dine mensup olanların ne olursa olsun hepsini öldürmeniz gerekiyor. O döneme bakarsanız Ermeni vatandaşların yüksek mevkilerde görev yaptıklarını, ülkenin başka yerlerinde olaylar olurken İstanbul'da Ermeni kiliselerin hepsi açık. Şimdi buna soykırım derseniz bu kabul edilemez.

Siyasi platformda sözde soykırım iddiası adeta kabul görmüş şekilde. Şimdi size soruyorum; bir ülkenin parlamentosunda bir araya geliniyor, kararlar alınıyor. Nerede yapılmış, kim yapmış, hangi tarihte olmuştur nasıl olmuştur diye üç tane soru sorarsak buna el kaldıranların hiçbirisi cevap veremez. Biz şunu söylüyoruz: Tarihle beraber yaşarsak Avrupa'da kimse yüz yüze bakamaz. Beraber geleceğe bakmamız lazım. Acılara tabiî ki hepimizin üzülmesi lazım."

EKSEN KAYMASI

Türkiye'nin ekseninin kayıp kaymadığına bakmak için neye bakmak gerekiyor? Demokratik standartlar, hukuk standartları, insan hakları standartları bütün bu değerler açısından bakmamız lazım. Eğer bu değerlerde bir gerileme varsa o zaman Türkiye'nin ekseni kayıyordur. Ama tam tersine demokrasi daha kökleşiyorsa, insan hakları standartları yükseliyorsa, kadın erkek eşitliğiyle ilgili yeni adımlar atılıyorsa, hesap verilebilirlik konusunda ilerleme oluyorsa o zaman Türkiye'nin ekseni ile ilgili tereddütleri doğru görmem açıkçası. Türkiye'nin bütün ülkelerle işbirliği içine girmeye hakkı var. İngiltere'ye dünyanın öbür ucundaki bir ülke ile ilişki içinde olduğu için eleştirebilir miyiz? Ya da Fransa'nın Afrika'daki tarihten gelen ilişkilerini canlandırmasına bir şey diyebilir miyiz? Türkiye'nin bazı ülkelerle tarihten gelen ilişkileri güçlendirmesine kimsenin bir şey söyleme hakkının olduğunu düşünmüyorum.

AZINLIKLARIN MÜLKİYET HAKKI

Lozan'da azınlıkların hakkı garanti altına alınmıştır. Vatandaş olarak Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes eşittir ve herkes inancı ne olursa olsun bunu yaşamak, bunu anlatmak hakkına sahiptir. Genelde tarihi eskilere dayanıyor ve Türkiye mahkemelerinin verdiği karar tatmin edici olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidiliyor. AİHM'nin verdiği kararı Türkiye de kabul ettiği ve bağladığı için Türkiye de bu yönde işlemleri yapıyor.

İSRAİL İLE İLİŞKİLER

Biz dış politikamızda arabuluculuk ya da yardım edici roller yaparken, Türkiye'ye prestij kazandırmak amacıyla yapmıyoruz. Biz bölgemizde istikrarı, huzuru ve işbirliğinin gelişmesi yönünde aktif oluyoruz. Türkiye'nin bölge meselelerine yardımcı olma kapasitesi var. Nitekim son problemli durumlara kadar, İsrail hükümeti de Filistinliler de Türkiye'ye yardımcı olun çağrıları yapıyor. Bunun üzerine Türkiye birçok konu üzerinde yardımcı olmaya başlamıştır. Arap ülkeleriyle İsrail'in ilişkilerinde Türkiye talepler üzerine aktif olmuştur. Türkiye böyle bir talep olmasa bunları yapmak zorunda değildir. Son durum (Mavi Marmara saldırısından sonraki süreç) İsrail'in tercihi olarak ortaya çıkmıştır. İlişkilerin bu noktaya gelmesinin müsebbibi Türkiye değil, tam tersi İsrail'dir. Bundan dolayı İsrail'in Türkiye'den herhangi bir konuda arabuluculuk yapma duyarlılığını kaybettiyse o tamamen İsrail'in bileceği bir şeydir. Bizim de doğrusu kendi kendimize ortaya çıkma hevesimiz yoktur. Geçmişte bütün İsrail hükümetleri Türkiye'den çok talepte bulunmuşlardır.

ANADİLDE SAVUNMA HAKKI

Türkiye şöyle bir politika takip ediyor; Demokratik hak ve hukuk ne kadar genişletilirse terör o kadar izole edilir. Eğer şiddet, eğer zorlama devlet gücünün dışında güç, yargılama gibi faaliyetler içinde olunursa hiçbir demokratik ülke buna müsaade etmez. Böyle suçlamalar olduğu için mahkemede konu. Mahkemenin süratli bir şekilde karar vermesini isteriz. Ancak mahkemede eğer insanlar Türkçe bilmiyor, başka bir dil biliyorsa o dilde de müdafaa yapabilirler, kendilerini savunabilirler. Nitekim mahkemeler de bunu kabul ediyor ve yapılıyor."

CİHAN

SON VİDEO HABER

İstanbul'dan Halep'e giden Suriyeliler konuştu

Haber Ara