'ENGELLİLERİN TOPLUMSAL ENTEGRASYONU' KONFERANSI -ÖZİDA AB VE DIŞ İLİŞKİLER D

Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı (ÖZİDA) AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Dr. Sermet Başaran, 'Eğer bir şehrin sokak ve caddelerinde ne kadar çok özürlü görüyorsak o şehir o kadar çok medeni, o kadar çok gelişmiş, o kadar çok modern demektir' dedi.
Samsun Valiliği AB ve Dış İlişkiler Koordinasyon Merkezi ile Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) işbirliğinde düzenlenen, 'Toplum Biz'iz' başlığıyla 'Engellilerin Toplumsal Entegrasyonu, Türkiye ve AB'den Uygulama Örnekleri' konulu konferans düzenlendi.
Canik Kültür Merkezi'ndeki konferansın açılışında konuşan Başaran, özürlüler konusunun 19. yüzyıl sonlarında sosyal politikalara konu edinmeye başlandığını ve yaklaşık 200 yıllık bir konu olduğuna işaret etti.
Özürlüler konusunun daha önce toplumun dini duygusu, dayanışma duygusu, sosyal yardımlaşmanın gereği ve bir sosyal hizmet türü olarak yerine getirildiğini, Cumhuriyetin kurulmasıyla sosyal devlet olmanın gereğince devlet politikalarında yerini aldığını anlatan Başaran, şunları söyledi:
'Özürlü hizmetleri evrensel ilkeler ışığında çağdaş normlara oturtulmuş, devletlere de bu konuda önemli sorumluluklar yüklenmiştir. Özürlülerin sorunlarını normal vatandaşların sorunlarından ayırt etmek mümkün değildir. Çünkü özürlüler de bizlerden birisi. Sorunlarımız, ihtiyaçlarımız aynı, ancak onlara sunulan hizmetlerdeki yöntem ve teknikler farklı. Onlara yapılan hizmetleri bir lütuf olarak görmemeliyiz.'
Kalkınmanın, dezavantajlı kesimlere sunulan hizmetlerle doğru orantılı olduğunu dile getiren Başaran, 'Eğer bir şehrin sokak ve caddelerinde ne kadar çok özürlü görüyorsak o şehir o kadar çok medeni, o kadar çok gelişmiş, o kadar çok modern demektir. Ortak mekanların kullanılımında özürlü göremiyorsak, o şehirde özürlü yok anlamına gelmemektedir. Bundan özürlülerin evlerine hapsedildiği fikrini çıkarmamız gerekir' diye konuştu.
Başaran, Türkiye'de özürlülere yönelik, insan haklarına saygılı, fırsat eşitliğine dayalı, her türlü ayrımcılıktan uzak, sosyal bütünleşmeye ağırlık veren bir politikanın da ağırlık kazandığını kaydetti.

-VALİ AKSOY-

Vali Hüseyin Aksoy da engellilik konusunun artık herkesin gündeminde olan ve bu alanda birçok çalışma yapılması gereken konu olduğunu vurguladı.
Engelli vatandaşların, daha sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürmeleri, yaşam kalitelerinin daha üst noktalarda olması, karşılaştıkları sorunların giderilmesi, toplumla entegrasyonunun son yıllarda üzerinde hassasiyetle durulan konuların başında geldiğini belirten Vali Aksoy, şunları kaydetti:
'Engellilerimizin toplumla bütünleşmesi, günlük yaşamlarının kolaylaştırılması ve birçok alanda yapılabilecek çalışmaların gerçekleştirilmesinde de her kurum ve kuruluşa önemli görevler düşüyor. Bunların yerine getirilmesi konusunda belirli çalışmalar yapılıyor. Özellikle engelli vatandaşlarımızın toplumla bütünleşmesi ve onların daha rahat yaşamlarını sürdürmeleri bakımından toplumda belirli bir bilincin oluşması da önemli. Bu boyutta bakıldığında engelli vatandaşların hangi konumda olduğunun bilinmesinde de yarar var.'
Samsun Valiliği olarak İl Sağlık Müdürlüğü aracılığıyla kent genelinde yaşayan engellilerin sayısı ve dahil oldukları engel gruplarına ilişkin bir veri tabanı oluşturulması için çalışma başlattıklarını da vurgulayan Vali Aksoy, 'Burada önemli olan engelli insanlarımızın sayısının tespitinden çok onlara yönelik çeşitli projeleri hayata geçirmektir. Samsun'da engellilerin daha iyi bir noktaya gelebilmeleri için yapılabilecek çalışmaları hayata geçireceğiz' diye konuştu.

-KONUŞMALAR SIRASINDA KIZ ÇOCUĞU BAYILDI-

Açılış konuşmaları sırasında Türkiye Sakatlar Derneği Samsun Şubesi üyesi Mehmet Yaşar'ın 10 yaşındaki kızı Çağla Yaşar, babasının yanında ayakta konuşmaları dinlediği sırada bir anda yere yığıldı.
Vali Aksoy'un koruma ekibindeki bir polis memurun müdahalesiyle yerden kaldırılan çocuk, salondan çıkarılarak hastaneye götürülmek istendi. Etrafında toplanan kalabalık arasında gözleriyle babasını arayan kız çocuğu, polis memurunun kucağından inerek babasının yanına gitmek istedi. Bu sırada Çağla Yaşar'ın kahvaltı yapmadığı öğrenildi. Yaşar, daha sonra babasının kullandığı otomobille Canik Kültür Merkezi'nden ayrıldı.