ENFLASYON RAPORU (3) -MERKEZ BANKASI BAŞKANI YILMAZ: -'ZORUNLU KARŞILIKLARD
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, zorunlu karşılıklardaki değişikliklerin kredi piyasasını maliyet ve likidite kanalları üzerinden etk
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-01-25 12:38:00
Yılmaz, bu tutarın, güncel veriler itibarıyla Türk lirası cinsinden mali kesim hariç kredilerin yaklaşık yüzde 5,8'ine tekabül ettiğine işaret etti.
Başkan Yılmaz, Merkez Bankasının Enflasyon Raporunun tanıtımı amacıyla düzenlediği basın toplantısında, küresel ölçekte gözlenen düşük faizlerin, güçlenen kısa vadeli sermaye akımları sonucunda hızlanan kredi büyümesi ile artan ithalat ve zayıf seyreden dış talebin 2010 yılında cari açığın hızla genişlemesi sonucunu doğurduğunu söyledi.
Bu gelişmelerin para politikasını oluştururken, fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrarı da belirli bir ağırlıkla gözetmelerini gerekli kıldığını ve 'yeni normal' olarak da adlandırılan bu yeni küresel konjonktüre uygun bir strateji benimsemelerini gerektirdiğini kaydeden Yılmaz, 'Bu çerçevede, daha önce de çeşitli vesilelerle açıkladığımız gibi temel politika aracımız olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yanı sıra zorunlu karsılık ve likidite yönetimi gibi araçları daha aktif olarak kullanmaya başlamış bulunmaktayız' dedi.
-ENFLASYON GELİŞMELERİ-
Yılın son çeyreğinde enflasyonun 2,83 puan gerileyerek yüzde 6,4 ile yıl sonu hedefine oldukça yakın bir düzeyde gerçekleştiğini ifade eden Yılmaz, enflasyondaki bu düşüşte, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki keskin gerilemenin etkili olduğunu söyledi.
Ancak, bu gerilemenin tahminlerinden de hızlı olduğunu, böylece, 2010 yılında gıda fiyatlarının yıllık artış oranının yüzde 7,02 olarak gerçekleştiğini anlatan Yılmaz, ekim enflasyon raporunda varsaydıkları yüzde 10,5 değerinin oldukça altında kaldığını belirtti.
Yılmaz, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki bu hareketin, yıl sonu enflasyon tahminlerimizdeki sapmanın neredeyse tamamını açıkladığını kaydetti.
-ENFLASYONUN TAHMİN ARALIĞI İÇİNDE KALMA OLASILIĞI YÜZDE 70-
Gıda fiyatlarının 2010 yılı son çeyreğinde de tüketici fiyatlarının seyrinde belirleyici olan temel unsur olduğunu ifade eden Yılmaz, yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde yatay seyreden enerji fiyatlarının da son çeyrekte uluslararası petrol fiyatları ve döviz kuru gelişmeleri doğrultusunda artış kaydettiğini vurguladı.
Enflasyonun ana eğiliminin orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrettiğini anlatan Yılmaz, orta vadeli enflasyon beklentilerinin belirgin bir düşüş kaydettiğini söyledi.
Yılmaz, yakın dönem enflasyon beklentilerinin bir önceki çeyreğe kıyasla yüksek bir oranda gerilerken, vade uzadıkça beklentilerdeki azalışın da daha sınırlı olduğunu belirtti.
-PARA POLİTİKASI UYGULAMALARI-
Yeni para politikası stratejisinin iç ve dış dengeyi bir arada sağlamak amacıyla birden fazla araçtan oluşan bir politika bileşiminin kullanılmasını öngördüğünü ifade eden Yılmaz, bu kapsamda gerek politika faiz oranını gerekse likidite yönetimi araçları ile zorunlu karsılık oranlarının, fiyat istikrarını ve finansal istikrarı sağlamak amacıyla birlikte kullandıklarını kaydetti.
Yılmaz, bu çerçevede Para Politikası Kurulu olarak daha düşük politika faizi, daha geniş bir faiz koridoru ve daha yüksek zorunlu karsılık oranları seklindeki politika bileşiminin, içinde bulundukları konjonktürde finansal istikrarı ve fiyat istikrarını birlikte gözetebilmek açısından en uygun seçenek olarak ortaya çıktığı kanaatinde olduklarını ifade etti.
Durmuş Yılmaz, son iki ayda alınan kararlarla bir taraftan kısa vadeli sermaye girişlerini uzun vadeye yönlendirmeyi, diğer taraftan Türk lirasının iktisadi temellerden kopuk eğilimler sergilemesini önlemeyi amaçladıklarını kaydetti.
Yeni politika bileşimini belirlerken göz önünde bulundurdukları bir diğer hususun da; cari dengedeki bozulmaya önemli katkıda bulunan hızlı kredi genişlemesinin yavaşlatılması olduğunu ifade eden Yılmaz, bu çerçevede, bir taraftan kredi genişlemesini yavaşlatmak, diğer taraftan bankaların yükümlülüklerinin vadesini uzatmak amacıyla zorunlu karşılık oranlarını aktif bir politika aracı olarak kullandıklarını bildirdi.
-ZORUNLU KARŞILIK ORANLARI-
Yılmaz, ağırlıklı ortalama zorunlu karşılık oranının, 23 Eylül?den itibaren aldıkları artırım kararlarıyla, yaklaşık 4,4 puanlık bir artış kaydettiğini söyledi.
Zorunlu karsılıklardaki değişikliklerin kredi piyasasını maliyet ve likidite kanalları üzerinden etkilemesinin beklendiğini ifade eden Yılmaz, söz konusu düzenlemelerle piyasadan toplam olarak yaklaşık 22,5 milyar liranın çekilmiş olacağını bildirdi. Bu tutarın, güncel veriler itibarıyla Türk lirası cinsinden mali kesim hariç kredilerin yaklaşık yüzde 5,8'ine tekabül ettiğine işaret eden Yılmaz, 'Zorunlu karşılıkların ağırlıklı ortalamasının artırılması yoluyla gerçekleşen parasal sıkılaştırmanın, maliyet ve likidite kanalından faiz indirimlerinin genişletici etkisini fazlasıyla telafi edeceği kanaatindeyiz. Dolayısıyla, son dönemde aldığımız para politikası kararlarının net etkisinin sıkılaştırıcı yönde olmasını beklemekteyiz' dedi.
-FAİZLER AŞAĞI YÖNLÜ EĞİLİMİNİ SÜRDÜRÜYOR-
Başkan Yılmaz, yılın son çeyreğinde küresel risk algılamalarındaki dalgalı seyre karşın, politika faizlerine ilişkin beklentilerin aşağı yönlü güncellenmesiyle birlikte piyasa faizlerinin de aşağı yönlü eğilimini sürdürdüğünün gözlendiğini söyledi. Bu doğrultuda, gösterge kıymetin faizinin de tarihi olarak düşük seviyelerde seyretmeye devam ettiğini kaydeden Yılmaz, bu dönemde enflasyon beklentilerindeki aşağı yönlü eğilimin de piyasa faizlerindeki düşüşte etkili olduğunu düşündüklerini anlattı.
Yılın son çeyreğinde piyasa faizlerindeki düşüşün kısa vadelerde daha belirgin olduğunu, dolayısıyla getiri eğrisinin önceki çeyreğe kıyasla dikleştiğini ifade eden Yılmaz, son iki ayda aldıkları faiz indirim kararlarının kısa vadeli piyasa faizlerinin hızlı bir biçimde düşmesine katkıda bulunurken, uzun vadeli faizlerdeki düşüşün daha sınırlı olduğunu kaydetti.
Öte yandan, bu dönemde küresel risk algılamalarındaki dalgalı seyre karsın, Türkiye'deki düşük faiz ortamının kalıcı olacağı beklentisinin yansımasıyla, uzun vadeli faizlerin tarihsel olarak en düşük seviyelerinde ve göreli olarak istikrarlı seyretmeye devam ettiğini anlatan Yılmaz, nominal faizlerdeki gelişmelerin reel faizlere de yansıdığını, orta vadeli reel faizlerin tarihsel olarak en düşük seviyelerinde seyretmeye devam ettiğini kaydetti.
Yılmaz, önümüzdeki dönemde kredilerin yakından izlenmesinin ve ortaya çıkabilecek makro finansal risklerin sınırlanmasının büyük önem taşıdığını vurguladı.
Durmuş Yılmaz, yılın son çeyreğinde parasal ve finansal koşulların iktisadi faaliyeti destekleyici yönde kalmaya devam ettiğini söyledi.
-YAVAŞLAMA GEÇİCİ-
Son döneme ilişkin verilerin, iktisadi faaliyette üçüncü çeyrekte gözlenen yavaşlamanın geçici olduğuna işaret ettiğini belirten Yılmaz, iç ve dış talep arasındaki ayrışmanın son çeyrek itibarıyla devam ettiğinin gözlendiğini söyledi.
Yılmaz, gerek kredi genişlemesindeki hızlanmanın gerekse önceki çeyrekte Türk lirasında gözlenen güçlü seyrin gecikmeli etkilerinin, son çeyrekte ithal mallara yönelik yurt içi talebin hızlanmasına neden olduğunu, bu gelişmelerin sonucunda cari dengedeki bozulmanın eğiliminin devam ettiğini söyledi.
İç talepteki güçlü artışlar sonucunda iktisadi faaliyetin toparlanmaya devam etmesinin istihdam koşullarının kademeli olarak iyileşmesini sağladığını anlatan Yılmaz, işgücüne katılım oranlarının yüksek seyri nedeniyle issizlik oranlarının bir müddet daha kriz öncesine kıyasla yüksek seviyelerde seyretmesini beklediklerini bildirdi. Yılmaz, dolayısıyla, önümüzdeki dönemde birim işgücü maliyetleri üzerinde belirgin bir baskı hissedilmeyeceğini tahmin etiklerini ifade etti.
-PARASAL KOŞULLAR YURT İÇİ TALEBİ DESTEKLEMEYE DEVAM ETTİ-
Yılmaz, özetle, yılın son çeyreğinde parasal koşulların yurt içi talebi desteklemeye devam ettiğini, bu dönemde tüketim ve yatırım harcamalarının giderek güçlenmesiyle özel kesim talebindeki toparlanmanın hızlandığını, toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşe verdiği desteğin Ekim Enflasyon Raporu?nda öngördükleri kıyasla azaldığını söyledi.
Bununla birlikte, son dönemde aldıkları politika tedbirlerinin önümüzdeki dönemde yurt içi talebi daha ılımlı bir büyüme patikasına getireceğini tahmin ettiklerini ifade eden Yılmaz, tahminlerini oluştururken, Orta Vadeli Program (OVP) projeksiyonlarını temel aldıklarını, söyledi.
Yılın son çeyreğinde işlenmemiş gıda enflasyonundaki sert düşüşle gıda enflasyonunun beklenenden daha olumlu bir seyir izlediğini ifade eden Yılmaz, bununla birlikte, tarımsal emtia fiyatlarında son dönemlerde gözlenen hızlı artışların işlenmiş gıda fiyatları üzerindeki potansiyel etkilerini göz önüne alarak yüzde 7 düzeyindeki gıda enflasyonu varsayımlarını yüzde 7,5 seviyesine yükselttiklerini bildirdi.
Yılmaz, bu gelişmenin 2011 yılı enflasyon tahminleri üzerindeki etkisinin yaklaşık 15 baz puan civarında olduğunu söyledi.
Ocak ayının ilk yarısında oluşan vadeli emtia fiyatlarını dikkate alarak petrol fiyatı varsayımlarını 2011 ve sonrası için 95 ABD dolarına güncellediklerini belirten Yılmaz, ayrıca, ithalat fiyatlarının 2011 yılında yüzde 10,9 civarında bir artış göstereceğini varsaydıklarını söyledi.
Yılmaz, varsayımlarımızdaki bu değişikliklerin 2011 yıl sonu enflasyon tahminlerini yaklaşık 35 baz puan yukarı yönlü güncellemelerine neden olduğunu kaydetti.
Önümüzdeki dönemde küresel konjonktürden kaynaklanan belirsizliklerin yüksek olması nedeniyle, politika bileşimini oluşturan her bir aracın hangi yönde ve nasıl bir seyir izleyeceği konusundaki esnekliğin korunması gerektiğine işaret eden Yılmaz, 'Bu nedenle mevcut Raporda enflasyon tahminlerimizi sunarken politika bileşiminin net etkisine dair öngörülerimizi paylaşacak, ancak, bileşimin alt kalemleri ile ilgili somut bir patika vermeyeceğiz' diye konuştu.
Haber Ara