''Tabiatı Koruma Kanunu'' adı altında, Anadolu'nun ölüm fermanının imzalandığını savunan Dizdar, ''Aylardır, yıllardır söylüyoruz, bağırıyoruz. Anadolu'yu vermeyeceğiz. Anadolu bizim köklerimiz, bizim tek yaşam kaynağımız. Durun dedik, davalar açtık, yaşam alanlarımızı yok etmek isteyen iş makinelerine göğsümüzü siper ettik. Anadolu doğasına dokunmayın dedik ama bugüne kadar sesimizi duyuramadık. Ne dediysek Meclis'in duvarlarına çarpıp geri döndü'' dedi.
''Tasarıyı asla kabul etmeyeceğiz"
Anadolu halkının tasarının TBMM'den geçmesine asla izin vermeyeceğini iddia eden Dizdar, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
''20 kişilik bir kurul kuracaklarmış. Yani 20 kişi bir araya gelip, sit alanları, milli parklar korunsun mu? korunmasın mı? karar vereceklermiş. Gerekirse santraller açacaklarmış. Orada yaşayan kurdun kuşun, tüm canlıların, bizlerin yaşam alanlarını satma hakkını size kim verdi? Doğayı korumakla yükümlü olan sizler, bizim feryadımıza kulak vermek yerine, gözlerini para hırsı bürümüş bir avuç talancı ne isterse onu yapıyorsunuz. Eğer yasalar doğamızı korumayacaksa halk olarak bizler koruyacağız. Bir an önce bu tasarı geri çekilerek Anadolu'nun zengin doğasını koruyacak önlemler hayata geçirilmelidir. Derelerimiz tekrar doğaya ve halka geri verilmelidir. Yöneticiler, bir an önce binlerce yıldır özgür akan ve aktığı her yere can veren doğamızı, sularımızı satma yanlışından geri dönmelidir. Derelerimiz, ormanlarımız satılık değildir. 'Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı'nı asla kabul etmeyeceğiz.''
Gruptakiler açıklamanın ardından dağıldı.
