Dr. Rainer Hermann tarafından gerçekleştirilen röportajın ışığında hazırlanan yazıda, Sabancı'nın kariyeri, Türk ekonomisi ve Topluluğun hedefleriyle ilgili bilgiler yer aldı.
Sabancı Holding'den konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, ''Anadolu'nun Süper Kadını'' başlığıyla yayınlanan yazının başında Güler Sabancı, ''Türkiye'de az görülen bir örnek:
Büyük bir grubunun zirvesinde modern, başarılı ve istediği hedefe ulaşabilen bir kadın. Şarap üretiyor, çağdaş sanat koleksiyonu yapıyor, kadınların konumunun iyileştirilmesi için çalışıyor, Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birini, uluslararası açılımı olan bir müzeyi, Sabancı Holding'le de Türkiye'nin önemli gruplarından birini yönetiyor.
Bu kadar farklı görev ve faaliyetin bir arada olmasıyla ortaya çıkan çeşitlilik, Güler Sabancı için bir zorluk teşkil etmiyor. Net bir ifadeyle 'Aynı anda çok iş yapmak, zaten kadınların güçlü olduğu alandır' diyor ifadeleriyle tanıtıldı.
Güler Sabancı'nın kariyer yolculuğuna değinilen yazıda, ''Güler Sabancı erkekler dünyasında yetişen bir kadın. Büyükbabası Hacı Ömer Sabancı sıfırdan başlayarak adını taşıyan şirketler grubunun temelini atmıştı. Altı oğlu vardı, ama hiç kızı olmamıştı. Sonunda ilk torunu kız oldu:
Güler, 'Cinsiyetler arasındaki ayrılık, elbette önemliydi' diye itiraf ediyor. Ama onun durumunda böyle olmamıştı. Tersine büyükbabası ve amcaları kendisini her zaman yüreklendirmişti.
Bir kez olsun 'Sen kızsın, yapamazsın' diyen olmamıştı. Bu arada büyükbabası ve bütün amcaları Anadolu'nun doğusunda, Kayseri'de ve Adana'da dünyaya gelmişlerdi.'' ifadeleri yer aldı.
Sabancı'nın kadın-erkek arasındaki farklılıklara ilişkin görüşlerine de yer verilen yazıda, ''Doğuştan gelen aynı anda çok iş yapma becerisinin yanı sıra kadınla erkek arasında ayrıca 'duygusal zeka' gibi bir farkın olduğuna da inanıyor.
İnsanın kendi duygularının yanı sıra başkalarınınkileri de algılayıp anlamasını, empati kurmasını, çeşitliliği yönetmek ve sürdürebilmek açısından son derece önemli buluyor.
'Liderlik, çeşitliliği yönetmek demektir'. Güler Sabancı'ya göre bu çeşitlilik yalnızca cinsiyet farklılığından ileri gelmiyor. Ona göre her insan diğerlerinden farklıdır, bu yüzden mesele başkalarını anlamak ve onları teşvik edecek bir alan yaratmaktır'' denildi.
BİR ÖNCÜ
Yazıda Güler Sabancı'nın Türk kamuoyundan ve ekonomisinden ayrı düşünülmesinin mümkün olmadığına vurgu yapılırken ''Varlığını hissettiriyor, ama dikkati çekmiyor.
Sıcak ve sağlam bir tavırla insanların elini sıkarak yaklaşıyor. Onun bir öncü olduğu sıklıkla söyleniyor. Wall Street Journal, Forbes ve Financial Times gibi yayınlar, kendisine 'en güçlü' ve en başarılı' kadınlar listelerinin üst sıralarında yer verdi. Geçiştiriyor.
'Tanınmak ve takdir edilmek güzel şey', diyor. Ama bu, kendisini yönlendirmesine izin vereceği bir şey değil, 'güçlü' olarak anılmaktan da hiç hoşlanmıyor.
Ona göre bu çok Amerikanvari bir ifade ve yanlış anlamalara yol açabilir. Önemli olan bir şeyleri değiştirebilmek, bir şeyleri harekete geçirebilmektir, diye düşünüyor.
Sonuç olarak başarıya inanıyor, çözümlere ve sonuçlara odaklanıyor'' ifadeleri kullanıldı.
Yurt dışındaki Türk algısına ilişkin Sabancı'nın görüşleri ise yazıda şu şekilde aktarıldı:
''Türkiye'nin dışarıdaki algısına da karşı çıkıyor. Bunun Türkiye'nin gerçek durumuna denk düşmediğini belirtiyor.
Bu algılara göre Türkiye'nin geri kalmış olduğu düşüncesini, kasıtlı yapılan genellemelere bağlıyor. 'Bir Türk'le karşılaşıldığında hepsinin aynı olduğu düşünülüyor'.
Türkiye'nin genç, dinamik bir nüfus ve açık bir toplumla enerjik bir makine olduğunu söylüyor. Geçen on yılda her alanda ileriye doğru bir sıçrama yaptığını belirtiyor.
Güler Sabancı'ya göre Türkiye, büyüme ve iyileştirmeler açısından hala gelişmekte olan bir ülke. Bunun da iyi bir şey olduğunu, yeni bir ivme verdiğini söylüyor ve her müzik grubunu süsleyecek sıcak, derin sesiyle tekrar gülüyor.''
''TÜRKİYE DOĞRU NOKTADA''
Türk ekonomisine ilişkin olarak yazıda yapılan değerlendirmede şöyle denildi:
''Güler Sabancı iş yaşamındaysa bu kadar sabırlı değil. Burada hızlı olmak gerekiyor. Özellikle de Türkiye büyüme yolunda olduğundan ötürü. Geçen yıl (2010) ekonomi yüzde 8 oranında büyüdü.
Güler Sabancı holdingin toplam bilançosunun da bu oranda artmış olacağını, faizlerden, vergilerden ve indirimlerden elde edilen gelirin ise yüzde 15 oranında artmasını bekliyor:
'Yeni yılda yine iyi olacağız, yüzde 5 ya da daha fazla bir büyüme oranıyla'. Güler Sabancı 2005'te Türkiye'nin 'Avrupa'nın Çin'i olacağı' iddiasında bulunmuştu.
'İşte şimdi öyleyiz' diyor. Krizlerle sarsılan fakir bir evden büyümenin motoru haline dönüşülmüş olmasını iki etkene bağlıyor: Bir taraftan bankaların yarısının çöktüğü 2001 krizinden sonra esaslı değişiklikler yapıldı.
Bankacılık sektörü bu durumdan güçlenerek çıktı, önemli alanlar liberalleştirildi, halkçı politikaların ekonomiye etkisi küçültüldü, politik açıdan hazine üzerinde disiplin uygulanmaya başladı. Diğer taraftan Türkiye, ciro sağladığı pazarların portfolyosunu genişletti.
Avrupa'da durgunluk olduğunda diğer ihracat pazarları açık kaldı. Sabancı Holding de bu patlamadan yararlanacağı beş iş kolundan oluşan bir alanda çalışmaktaydı.
Güler Sabancı 'Türkiye bugün bize bölgesel ve küresel aktör olma imkanı veriyor' diyor. Türkiye'nin çevresinde büyük bir potansiyel görüyor.
Çünkü Türkiye, dünyanın dengesinin doğuya ve Asya'ya kaymasından yararlanabilme konusunda doğru noktada. Güler Sabancı, büyümek, daha çok iş yapmak ve daha fazla refah sağlamak için gelecek yıllarda her şeyden önce bölgede barışın hakim olmasını ve artık çatışmaların olmamasını diliyor.''
Yazıda ayrıca, ''Alman kültürüne karşı bir ilgisi var. Alman yatırımcıların olduğu gibi Sabancı da kalitenin ve verimliliğin, yararlılığın ve mükemmeliyetin peşinde. Bu konuda Alman girişimcilerle daha çok işbirliği yapmaktan mutlu olacağını söylüyor'' ifadeleri kullanıldı.
Haber7