Dolar

34,9465

Euro

36,7373

Altın

2.990,82

Bist

10.125,46

'AFİLİYASYONDAN BEKLENTİLER VE DENEYİMLER' PANELİ -İSTANBUL İL SAĞLIK MÜDÜRÜ

İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, 'Ülkemizde anne ve bebek ölümleri azaldı. Oranlar şu an Türkiye genelinde yüzde 9.9

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-22 17:50:00

'AFİLİYASYONDAN BEKLENTİLER VE DENEYİMLER' PANELİ  -İSTANBUL İL SAĞLIK MÜDÜRÜ
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, 'Ülkemizde anne ve bebek ölümleri azaldı. Oranlar şu an Türkiye genelinde yüzde 9.9, İstanbul'da ise yüzde 6.9 civarında. Bu gurur duyulacak bir hadisedir' dedi.
Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kongre Merkezi'nde 'Üniversite Hastaneleri Birliği Toplantısı' kapsamında 'Afiliyasyondan Beklentiler ve Deneyimler' konulu panel düzenlendi.
Dokucu, burada yaptığı konuşmada, Sağlık Bakanlığının insan gücüne ve eğitim yapılanmasına, üniversitelerin ise finans, bina tıbbi-teknik donanım ihtiyacı olduğunu bu nedenle iş birliği yapılabileceğini söyledi.
Eğitim ve araştırma hastaneleri ile üniversite hastanelerini afiliyasyona iten sebepler bulunduğunu anlatan Dokucu, şöyle devam etti:
'Türkiye'de 110 bin hekim, 100 bin hemşire, 30 bin ebe ve 10 bin civarında da son 10 yılda yetişmiş diğer destek elemanları var. AB verileri ile karşılaştırdığımızda Türkiye'de insan başına düşen hekim sayısı 153, Avrupa'da 352, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre de dünyada 340. Dolayısıyla insan eksiğimiz söz konusu. Pratisyen hekimi bakımından oran, Avrupa'ya yakınken, uzman hekim bakımından bakıldığında belirgin bir fark ortaya çıkıyor. İç hastalıklarda, kadın doğumda, çocukta olağanüstü bir eksiklik varken, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi, plastik cerrahide Avrupa'yı yakalamışız. Yani plansız bir insan kaynağı kullanımı var.'
Hastane, tıp fakültesi ve eğitim yapılanmalarının temel bilimlerin olmazsa olmazı olduğunu vurgulayan Dokucu, 'Başta büyükşehirler olmak üzere şehirlerde çok yoğun bir kadro yapılanması var. Maalesef bunlar çok iyi istihdam edilemiyor. Ayda bir tek ders veren öğretim üyesi, haftada bir kere ameliyat yapan hocalarımız söz konusu. Sonra bu mevcut çatıyı korumak gerektiğini söylüyorlar. İnsan kaynağı açısından bunun doğru mu olduğunu vicdanınıza sormanızı istiyorum' diye konuştu.
Üniversite hastanelerinde etik sorunları çözecek bir mekanizmanın olmadığını savunan Dokucu, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Üniversite hastaneleri içerisinde çok disiplinli, çok sayıda insanın girip çıktığı, genel olarak hizmetin yoğun olarak yaşandığı rant yapılanmalarıdır. İhaleler oluyor, sürekli olarak talepler var. Dolayısıyla içerisinde finansın çok döndüğü yapılanmalar. Üstüne üstlük bu hastanelerde özel hastane veya muayeneye doğru hastanın devşirilmesi konusunda hadiseler var. Yani etik dışı kural da söz konusu. Bunun da bir tedbiri yok şu an için. Çünkü etik sorunlarımız çözecek bir mekanizmamız yok. Bu endüstri bizi kural dışı işlere doğru götürüyor. Şu an gidin bakın Uludağ'daki oteller ağzına kadar tıp kongrelerine gelen doktorla doludur. Bunlar bizim kendimizi başkalarının nezdinde ifade etmekte zorlandığımız bir iş.'
Üniversite hastaneleriyle Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerin birleşmesiyle ortaya çıkabilecek çatışmalara da değinen Dokucu, şunları kaydetti:
'Klinik mi olsun, ana bilim dalı mı? Görevlendirmeler ve arşivle ilgili sorunlar, öğrencilerin yemekleri gibi sorunlar konuşuluyor. Bu sorunlar hassas noktalara dikkat edilirse çözülebilir. Korku kültürü biraz daha izale edilebilir. Akademik anlamda personelin gerek özlük haklarının, gerek performans dışı maaşının, gerek performansla irtibatlı durumunun, gerekse de akademik üretkenlikle ilgili promosyonunu dikkate alan bir yapılanmayla temel bilimlerdeki hocalarımızın döner sermaye katkı payları dahil olmak üzere (bu Marmara Üniversitesi'nde sağlanabildi) bu sürecin olumlu olarak götürülebileceğini görüyorum ve ben o kadar umutsuz değilim.'

-SAĞLIK YATIRIMLARI-

Sağlık Bakanlığının yatırımlarına da değinen Prof. Dokucu, sözlerini şöyle tamamladı:
'Aile hekimliği, eksiklerine rağmen tüm Türkiye'de devreye girdi. Çok büyük bir yatırım yapıldı. Müthiş bir insan gücü aktarımı oldu. Sağlıkta gerçekten çok büyük paralar harcandı. 2002 yılı sonrası sağlığa, önceki döneme göre üç kat daha fazla para ayrıldı. Böylelikle insanlar sağlığa daha rahat erişmeye başladılar. Kişilerin cebinden harcadığı para azaldı. Temel sağlık hizmetlerinde büyük düzelmeler oldu. Dünya Sağlık Örgütü, sağlık teşkilatına üç kez ödül verdiyse yersiz yere değil hak ettiği içindi. Hem hastanelerde muayene edilen insan sayısı arttı hem de son 5 yıl içerisinde muayene yapılacak alan sayısı da artmış oldu. Bir vatandaş SGK'da ücretsiz, yılda ortalama 7 kez muayene oluyor. Hiç olmayan bir sistem '112 Acil' uygulaması devreye girdi. Milyonlarca insan ücretsiz olarak havada, denizde, karada taşındı. İnsanın cebinden harcadığı para azaldı. Cihaz sayısında olağanüstü artışlar söz konusu. Ülkenin en ücra köşelerine kadar bu imkanlar götürüldü. Cihazlarla ilgili hizmetler 10 yıl önceki rakamlara göre çok daha ucuza alınmaya başlandı. Ülkemizde anne ve bebek ölümleri azaldı. Oranlar şu an Türkiye genelinde yüzde 9.9, İstanbul'da ise yüzde 6.9 civarında. Bu gurur duyulacak bir hadisedir. Bu düşüşün kolay olmadığını herkes biliyor. Ortalama yaşam süresi artık 76'ya çıktı. Bu tamamen sağlık hizmetleriyle alakalı.'
SON VİDEO HABER

Emlakçılar arasında silahlı çatışma: 2 ölü

Haber Ara