Dolar

34,9500

Euro

36,7136

Altın

2.990,82

Bist

10.058,28

KÜRESEL EKONOMİK BEKLENTİLER 2011...(1) -DÜNYA BANKASI TÜRKİYE BAŞ EKONOMİSTİ T

Dünya Bankası Türkiye Başekonomisti Mark Thomas, 'Türkiye, diğer gelişmekte olan ülkelere göre bu krizden bir namla, ünü artırarak çıktı'

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-21 14:17:00

KÜRESEL EKONOMİK BEKLENTİLER 2011...(1)  -DÜNYA BANKASI TÜRKİYE BAŞ EKONOMİSTİ T
Dünya Bankası Türkiye Başekonomisti Mark Thomas, 'Türkiye, diğer gelişmekte olan ülkelere göre bu krizden bir namla, ünü artırarak çıktı' dedi.
Dünya Bankası ile Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından, Vakfın toplantı salonunda, 'Küresel Ekonomik Beklentiler 2011-Güçlü Akıntılarda Yol Almak Sunum Toplantısı' düzenlendi.
Dünya Bankası Türkiye Başekonomisti Thomas konuşmasında, küresel krizin etkilerinin azaldığını, dünya ülkeleri ve Türkiye'de bir iyileşme sürecinin başladığını söyledi.
Küresel krizin etkisiyle mali açıdan bir takım iniş-çıkışların görülebileceğini ifade eden Thomas, bunun için Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerin gerekli önlemleri alacak konumda olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin krize girerken diğer gelişmekte olan ülkeler gibi etkinlendiğini anlatan Thomas, ancak bazı unsurlarla bu süreçte diğer ülkelerden ayrıştığını söyledi. Olumlu noktadan bakıldığında, Türkiye ekonomisinde 2006-2007 yıllarında uygulamaya başlanan ciddi reformların önemli katkısı olduğunu hatırlatan Thomas, bu reformlar sayesinde yatırımcıların Türkiye'yi yeni ve olgun reformlar yapan bir ülke olarak gördüğünü kaydederek, şöyle devam etti:
'Reformlar, enflasyon hedefleri, mali yönetim açısından yatırımcılar tarafından Türkiye güvenilir olarak algılanıyor. Türkiye, diğer gelişmekte olan ülkelere göre bu krizden bir namla, ünü artırarak çıktı. Bu süreçte Türk özel sektörü kendini kanıtladı, güçlü bir bilanço pozisyonuna sahip olduğunu kanıtladı. Türk ekonomisinin cazibesini ortaya koydu, yüksek seviyelerdeki sermaye akışlarını görüyoruz.
Olumsuz açıdan ise Türkiye'deki krizden önce durumuna göre, bir mali alan kaybetti, uyum ile ilgili alanı kaybetti. Cari hesap akışlarıyla ilgili konularda Türkiye, bu akışları nasıl idare edeceği konusunda bir takım sıkıntı yaşıyor. Geldikleri gibi hızlı gitmemeleri için hesaplamalar yapıyor.'

-CARİ AÇIK SORUNU-

İstikrarlı bir büyümeyi sağlamak için ani bir yükselişten ziyade, sürdürülebilir bir yapıyı sağlamak gerektiğini vurgulayan Thomas, cari açığı azaltmanın da ancak zaman içinde daha fazla tasarruf yaparak gerçekleşeceğini ifade etti.
Bunu yapabilmenin ekonomilerde sanıldığı gibi kolay olmadığına işaret eden Thomas, bununla ilgili çok fazla politika seçimi olmadığını, bazı gizli hususlar bulunduğunu belirtti.
Bu kapsamda, tasarrufun kamu sektörü tarafından yapılabileceğine dikkati çeken Thomas, Türkiye'nin mali alanını biraz kaybettiğini, kamunun hesaplarının başarılı bir şekilde idare edilmesi gerektiğini kaydetti.
İşgücüne katılımın da önemine değinen Thomas, işgücüne daha çok gençleri ve kadınlarını katmanın, eğitim sisteminin kalitesinin artırılmasının çok önemli olduğunu vurguladı.

-TEPAV'DAN FATİH ÖZATAY-

TEPAV Ekonomi Politikaları Araştırma Enstitüsü Direktörü Fatih Özatay da, küresel krizden çıkışın homojen olmadığını, bazı ülkelerin daha az hasarla bu süreci atlatırken, bazı ülkelerin halen önemli sorunlar yaşadığını ifade etti.
Dünya genelinde bu süreçte kısa vadeli risklerin söz konusu olduğunu ifade eden Özatay, bu kapsamda, kamu borcunun yüksek olduğu AB ülkelerindeki olası gelişmeler üzerinde durulduğunu, düşük faiz oranlarının yaratabileceği oynak kısa vadeli sermaye hareketlerinin Türkiye gibi ülkelerde oluşturulabileceği etkiler, kısa vadeli risklere dikkat çekildiğini anlattı.
Uzun vadeli riskler olarak da temelde küresel krizi yaratan nedenlerin ardından, bu nedenleri ortadan kaldırmak üzere gerekli adımların atılmasındaki gecikmeye işaret edildiğini belirten Özatay, ülkelerin yaşadıkları daralmadan ve işsizlik sorunundan nasıl kurtulacağına yoğunlaştığını ifade etti.
Türkiye'nin krizden hızlı çıkan ülkelerden biri olmadığını, ancak üretim düzeyi açısından kriz öncesi düzeye geldiğini anlatan Özatay, işsizlik oranında önemli bir düşüş yaşandığını, enflasyon açısından sorun bulunmadığını, bütçe performansının da iyi olduğunu söyledi. Türkiye'nin ihracatının önemli bir bölümünü AB ülkelerine yaptığı düşünüldüğünde AB'nin toparlanmasının ülkeyi çok ilgilendirdiğini belirten Özatay, bunun ihracat açısından risk getirdiğine işaret etti.
Faiz oranlarının da etkisiyle son dönemdeki sermaye girişlerinin artmasının da bir risk olarak ortaya çıktığına değinen Özatay, 'sermaye girişlerinin artmasının arkasında sağlam temeller olsaydı belki bu kadar ürkmeyecektik. Yatırımcıların eninde sonunda geri çekilme riski var. Bu önemli ve dikkate alınması gerekiyor' dedi. Türkiye'nin potansiyel büyüme hızının üzerine çıkamadığına da işaret eden Özatay, statükoyu değiştirmek için de gerekli atılımların yapılmadığını, bunun da orta vadeli risk olarak ortaya çıktığını kaydetti.
Özatay, 'Türkiye'nin yıldız gibi parladığı algılaması var, halbuki bu doğru değil. Krizden çıktık anlamında parlıyorsak, parlıyoruzdur ama Türkiye'nin yıldız gibi parlaması için gelişmiş ülkelerle arasındaki refah düzeyini kapatıyor olması, işsizlik oranını düşürüyor olması lazım. Bunlar da sadece para politikası mali politikasıyla olacak şeyler değil' diye konuştu.
Dünya Bankası Türkiye Baş Operasyonlar Sorumlusu Florian Fichtl ise küresel ekonomik krizin yarattığı sonuçlardan biri olarak davranışların ekonomik kalkınmadaki rolüne yeterince önem verilmediğini belirterek, hanehalkı, işletmeler, hükümetler düzeyinde davranışların çok önemli olduğunu küresel bir resimden bahsederken, tüm bunların ve kalkınmayla ilgili değerlendirmelere önem verilmesi gerektiğini kaydetti.

Haber Ara