Hukuk devletinde yasağın kanunla konulması gerektiğine işaret eden Kamalak, "Eğer kanunla konulmuş bir yasak yoksa o alanda serbesti var demektir. Hukuki ifadesiyle, ne ki yasak değil o şey serbesttir. Danıştay başörtüsüne izin veren bir kural bulunmadığı biçiminde, kanunlar bir kural olmadığı şeklinde mantık yürütmüş. Bunun aksi yönünde hareket etmesi gerekirdi." diye konuştu.
Kamalak, "Danıştay'ın kararı her şeyden önce anayasanın 2. maddesine açıkça aykırıdır. Bu maddeye göre, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde asıl olan, haklardır ve özgürlüklerdir. Yani serbestlik asıl, yasak ise istisnaidir." değerlendirmesinde bulundu.
Danıştay'ın 'Başörtüsü yasaklayan bir kural bulunmadığına göre davanın reddine' şeklinde karar vermesi gerektiğine işaret eden Kamalak, Danıştay'ın daha önceki kararlarında dönmeyi zul olarak gördüğü için böyle bir karar aldığı kanaatinde olduğunu vurguladı.
Kamalak, "Danıştay, bu kararı verirken hiçbir yasaya dayanmıyor. Hâlbuki anayasanın 13. maddesine göre, temel haklarla ilgili bir sınırlama, anayasanın sadece ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere dayalı olarak ve ancak kanunla sınırlandırabilir." dedi.