Hizbullah'a yakın bakanların istifasıyla hükümetin düştüğü Lübnan'da, siyasi krizin sona erdirilmesi için arabuluculuk faaliyetlerine devam eden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Katar Başbakanı Şeyh Hamad el Tani dün Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta taraflar arasında mekik diplomasisi yürüttü. Davutoğlu ve El Tani gerçekleştirdiği temasları sırasında Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman, Başbakan Saad Hariri, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Hizbullah yetkilileri ile bir araya geldi. Önceki gece Dışişleri Bakanı Davutoğlu, krizin önemli aktörlerinden Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile görüştü. Zaman'a konuşan Hizbullah kaynakları teması, bir Türk Dışişleri Bakanı ile Nasrallah arasındaki ilk görüşme olarak niteledi. Aynı kaynak bu temasın yabancı bir dışişleri bakanı ile Hizbullah lideri arasında yapılan ilk görüşme olup olmadığı konusunda ise yorum yapmadı. Nasrallah, İsrail'in hedefinde yer aldığı için görüşme, gece geç saatlerde Beyrut'ta bilinmeyen bir yerde gerçekleşti. Katar Başbakanı Şeyh Hamad el Tani'nin de yer aldığı toplantı yaklaşık üç saat sürdü. Dışişleri kaynakları, görüşmede Nasrallah'a şu dört mesajın verildiğini aktardı: Lübnan'da barış ve istikrarın korunmasını, bölgenin barış ve istikrarına hizmet edeceği için önemsiyoruz. Yaşanan siyasi sürecin barışçıl bir çerçevede devam etmesi önemli. Tüm tarafları içeren ulusal birlik ruhunun devamı hayati öneme sahip.
Davutoğlu ve El Tani, dün de temaslarına devam etti. İkili, ilk olarak önceki gün görüştükleri Lübnan geçici hükümetinin Başbakanı Saad Hariri'yle tekrar bir araya geldi. Ardından Dürzi lider Velid Canbolad'la görüşme gerçekleştirdi. Tarafların, dün yapılan temaslarla ve ortaya çıkan konularla ilgili olarak değerlendirmelerde bulundukları öğrenildi. Yoğun diplomasi trafiği ve gelişmeler nedeniyle Bakan Davutoğlu'nun dönüşünün birkaç kez ertelendiği öğrenildi.
Davutoğlu: İhtiyatlı iyimserim
Bu arada Türkiye ve Katar ile birlikte Lübnan krizinin çözümü için arabuluculuğa soyunan Suudi Arabistan'ın süreçten çekildiği öğrenildi. Suudi Dışişleri Bakanı Suud el Faysal, Lübnan'daki durumu 'tehlikeli' olarak niteleyerek, ülkesinin arabuluculuktan vazgeçtiğini açıkladı. Mısır'ın Şarm el Şeyh kentinde yapılan Arap Ligi Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda da Lübnan'daki gelişmeleri izlemek için Arap Ligi bünyesinde bir komite kurulmasının önerildiği bildirildi. El Hayat gazetesinin haberine göre Mısır Dışişleri Bakanı Ahmet Ebul Geyt'in önceki gün yaptığı öneri, Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal el Migdat tarafından reddedildi.
Bakan Davutoğlu dün Türk gazetecilere yaptığı açıklamada süreç konusunda "ihtiyatlı iyimser" olduğunu söyledi. "Temaslarımda meseleleri detaylı bir şekilde ele aldık. Bunlar Lübnan krizinin çözümünde önemli rol oynayacak aktörler. Tüm Lübnanlıların sürecin parçası olduğu, istikrarı pekiştirecek ve karşılıklı güven içinde Lübnan'ı geleceğe hazırlayacak bir çaba içindeyiz." diyen Bakan, Suudi Arabistan ile Suriye'nin daha önce geliştirdikleri girişimi temel aldıklarını vurguladı. Bakan, görüşmelerin uzun sürmesini de olumlu bir durum olarak niteledi. Davutoğlu, süreçten çekilmesine rağmen Suudi Arabistan ile de istişarelerin devam ettiğini söyledi. Akşam saatlerinde Davutoğlu ve El Tani'nin kaldığı otele Nasrallah temsilcileri gelerek ikili ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bunun ardından Hariri bir kez daha otele gelerek Davutoğlu ve El Tani ile birlikte akşam yemeğine gittiler. Bu arada Hizbullah'ın yayın organı El Menar Televizyonu, dün geç saatlerde yayınladığı bir haberde Nasrallah'ın, Davutoğlu ve El Tani ile yaptığı görüşmede çözüme yönelik yeni şartlar öne sürdüğünü duyurdu. Ancak bu şartların ne olduğuna dair detay vermedi. Haberde, Türkiye ile Katar'ın yürütmekte olduğu girişim, Suriye ile Suudi Arabistan'ın oluşturduğu çözüm çerçevenin unsurlarının yeniden formülize edilmiş ve öncelik sıralaması değiştirilmiş hali olarak tarif edildi.
Lübnan krizi, dengelerin değiştiğini gösterdi
New York Times gazetesinde dün yayımlanan bir makalede, Lübnan'da yaşanan hükümet krizinin çözüm çabalarına değinilerek ABD'nin bölgede etkinliğini kaybettiği, buna karşın Türkiye'nin başını çektiği bölgesel güçlerin aktif hale geldiği yazıldı. Lübnan'da yaşanan hükümet krizinden, Arap-İsrail çatışmasına kadar bölgeyle ilgili birçok konuda, Türkiye'nin 'dinamik, bağımsız ve kendinden emin' dış politika ürettiğinin kaydedildiği yazıda, ABD'nin düşmanlarını izole etme politikasının başarısız olduğu, buna karşın Türkiye'nin Hizbullah ve Irak'taki ABD karşıtı gruplarla diyalog geliştirdiği ifade edildi. Lübnan ve Tunus ile ilgili gelişmelerde 'ABD diplomasisinin alay konusu' haline geldiği belirtilen yazıda, bölgede 'bir zamanlar' aktif rol alan Suudi Arabistan ve Mısır'ın yerini Türkiye, İran ve Katar gibi yükselen güçlerin aldığı vurgulandı. 'Amerika sonrası Ortadoğu'da' bölge ülkelerinin siyasî istikrar amacıyla bir araya geldiği ve Amerika'nın kabul etmek zorunda kaldığı dış politikalar üretmeye başladığı da ifade edildi.