Şarman, PKK ve Hizbullah ile derin devlet arasındaki ilişki iddiaları konusunda ise "Bazı şeyleri kabul etmek istemiyorum ama kafam karıştı." dedi.
Eski Vali Şarman, Batman'a 1993 yılında vali olduğunda, aldığı talimatla jandarma, polis özel harekat ve koruculardan oluşan Karma Özel Harekat Birliği'ni (KÖHB) kurdu. Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in de destek verdiği proje ile 800 kişilik bir birlik meydana getirildi. Bu birlikler, Batman kırsalında PKK, şehir merkezinde ise Hizbullah ile mücadele etti.
'KOMUTANLAR KUZEY IRAK'A GİDİP SİLAH ALDI'
Şarman, Aktütün'de ortaya çıkan ve Genelkurmay Başkanlığı'nın da kabul ettiği envanter dışı silahlar konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: "1990'lı yıların ortalarına kadar Kuzey Irak üzerinden ülkeye illegal yollardan çok sayıda silah girdi. O dönemlerde özellikle PKK'nın silah ve haberleşme imkanları devletin imkanlarından çok daha fazlaydı. Burada görev yapan bazı komutanlar Kuzey Irak'a gidip silah pazarlarından silah aldılar. Aktütün'de bulunan silahlar, bir ölçüde bu şekilde elde edilmiş ancak daha sonra seri numaraları belli olmadığı için envantere geçirilmemiş silahlardır."
Şarman, bu işin başta iyi niyetlerle yapılırken daha sonra istismar edildiğini söyledi. Kendisinin de bazı istismarlara şahit olduğunu anlatan Salih Şarman, bu silahların faili meçhul cinayetlerde kullanılmış olabileceğini ifade etti. Şarman, "İstismarlar da yaşandı. Bazı gruplar, terörle mücadele eden insanlar kendi aralarında organize oldular. Bu silahlan faili meçhullerde kullanılmış mıdır? 'Hayır, bir teki bile kullanılmadı' demek de 'tamamen bu işte kullanılmıştır' demek de insafsızlık olur. 100 bin kişinin görev yaptığı silahlı terör mücadelesinde bu tür şeyler ne yazık ki yaşanıyor. Zaten dört dörtlük olması da beklenmez." yorumunu yaptı.
KAFAMDA ÇOK CİDDİ İSTİFHAMLAR DOĞDU
Şarman, derin devletin PKK ve Hizbullah ile ilişkine yönelik iddialara destek veriyor. İlk zamanlarda bu iddialara inanmak istemediğini; ancak daha sonra hem yaşadıklarından hem de iddiaların kesin bir dille yalanmamasının bu düşüncesini yıktığını ifade eden eski vali, "Batman'da göreve başladığımda ortaya atılan bu iddiaları devletin terör örgütüne karşı yürütülen mücadeleye taş koymak amacıyla ortaya atılan iddialar olarak görüyorduk. Bu algıyı silmek için de çok uğraştım. Ama daha sonra mücadele etmek zorunda kaldığımız devlet-Hizbullah, PKK-devlet ilişkisine dair çok ciddi iddialar ortaya atıldı. Özellikle Hizbullah ile ilgili JİTEM üzerinden çeşitli iddialar var. Bu iddialara karşı çıkan ya da yalanlayan kimse de çıkmayınca kafam karıştı. Her iki terör örgütüne karşı verdiğimiz mücadeleden sonra 1993'te çok ağır şartlarda devraldığımız Batman'ın 97'de OHAL kapsamından çıkardık ama cezalandırıldık. PKK- devlet, devlet-Hizbullah ilişkileriyle ilgili iddiaları bir araya getirdiğimizde kafamda çok ciddi istifhamlar doğdu. Acaba biz yanlış mı yaptık? Orada o gün 'ülkemizi böldürmeyeceğiz, başka bayraklar dalgalandırmayacağız' diyerek, her türlü fedakarlığı ve riski göze alarak verdiğimiz mücadele acaba yel değirmenleri ile savaşmak mıydı diye düşünmeden kendimi alamıyorum." şeklinde konuştu.
Şarman, şöyle devam etti: "Bu iddialar karşısında tozu dumana katması gereken muhatapların suskunluğu yan yana getirdiğimde kendimi alamıyorum. Bu durumu kabullenemiyorum. Bunu kabullenmek bütün inançlarımızın yıkılması, yerle bir olması demektir. Bu tablo beni çok ciddi tereddüde sevk etti."
"ARİF DOĞAN HEZEYAN İÇİNDE"
Şarman, Ergenekon sanığı albay Arif Doğan'ın JİTEM ilgili açıklamalarının eksik olduğunu söyledi. Doğan'ın, JİTEM'de sadece kendisinin asker kökenli olduğunu geriye kalan 10 bin insanın sivil olduğunu söylediğini hatırlatan Şarman, bu iddiaları gülünç bulduğunu vurguladı. Şarman, "Bu açıklamaları çok ciddiye almadım. Kendisinden başka herkesin sivil olduğunu söylüyor. Buna inanmak mümkün değil. Kurdum, idare ettim, şu kadar kelle aldım diyor. İstihbarat Grup Komutanlığı Jandarma adına istihbarat çalışması yapan bir kurum. Burada önemli olan legal sınırlarda kaldı mı kalmadı mı buna bakmak lazım. Bu teşkilatı yok saymaya, pisliğe bulaşmayan insanları töhmet altında bırakmaya gerek yok. Onun için ruh haline vermek lazım. Hezeyan içinde. Sağlığı bozuk. Akli melekeleri ne kadar yerinde? Bu psikoloji içinde olan birçok insan var." şeklinde konuştu.
HİZBULLAH TAHLİYELERİNİN SORUMLUSU YARGITAY
Salih Şarman, tartışmalı tahliyeler konusunda ise Yargıtay'ı suçladı. Yargıtay'ın istediği gibi içtihatlarda bulunabileceğini ifade eden Şarman, "Türkiye'de benzer bir olayı 2005 tarihine yaşadık. TCK'nın yürürlüğe girmesi ile 10 binlerce insan salınmıştı. O zaman yargı belirli kişiler için hukukun gereğini işletmedi. Bunlardan biri e benim. Yeni TCK'da tam 6 noktada benim aleyhimde düzenleme olmasına rağmen son gününe kadar yattıktan sora çıkabildim. Yargıtay, burada farklı bir içtihat verebilirdi. Hakkında hüküm tesis edilmiş kişiler hakkında buna geçit vermeyebilirdi. Yargıtay beni mağdur etti. İsteseydi Hizbullah hakkında içtihat yapabilirdi. Bunu yapmadı, iş bu hale geldi."