Yıllarca süren davaların yargıdaki hakkaniyet ölçülerini zorladığına işaret eden Erbek, herkesin kendi cenahında eleştiriler yapıp, konum aldığını kaydetti. Önemli davalara bakan hakimlerin tayinlerle yerlerinin değiştirildiğini hatırlatan Erbek, mevzuata uygun yapılsa bile bu atamaların "tartışılır ve can yakıcı" olduğunu dile getirdi.
Bugün kadar uzun süren davalarda bir çok hakimin yerinin değiştiğini anlatan Aziz Erbek, "Reform, sadece yargının bir bölümünde lokal düzeyde yapmakla olmaz. Bütününde yapmak lazım. Hukuk fakültelerinden başlayarak Sulh Hukuk Mahkemeleri'ne kadar yargıda baştan aşağı köklü değişimlerin yapılması zaruri ihtiyaç haline gelmiştir. Bu yapılmazsa sokakta adalet arayışı başlar. Sokakta adalet arayışı toplumsal huzuru bozar." şeklinde konuştu.
Yargı adına çok yanlış uygulamaların ortaya çıktığına dikkat çeken Erbek, yargıda yaşanan güven kaybından büyük üzüntü duyduğunu aktardı.
Kamuoyunun davalarda alınan kararların hakkaniyeti konusundaki kaygılarına işaret eden Erbek, "Yıllardır yargı reformu yapılması gerektiği yönünde herkesimde ortaya çıkan kanat uzadıkça uzadı. Ve hala yargı bu ihtiyacı şiddetle duyar halde devam ediyor. Öyle bir noktaya geldik ki artık reformla bu sorunları çözme noktasın aştık. Adeta bir devrimsel dönüşüm gerekiyor." diye konuştu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye'ye özgü bir içtihat geliştirdiğini ve makul süreyi aşan davalara da baktığını ifade eden Aziz Erbek, sorunlu yargı sisteminden dolayı bir çok yabancı girişimcinin Türkiye'de yatırım yapmaktan çekindiğini savundu.
Adil yargılama hususunda Özel Yetkili Mahkemelerin en fazla eleştiri alan kurumların başında geldiğini kaydeden Erbek, şunları söyledi: "Cumhuriyet tarihinin dörtte üçü sıkıyönetim, özel yetkili mahkemeler askeri yargılamalarla geçti. Bugün 50 yaşında bir vatandaşın ömrünün 40 yılı OHAL ile geçti. Bu vahim ve tehlikeli bir meseledir. Artık dünyanın bugün iletişim imkânlarıyla Türkiye bu yükü taşıyamaz. Bu kadar eleştiriye rağmen hiç akla gelmeyecek uygulamalar ortaya çıkıyor. Örneğin İstanbul Üniversitesi'nde arama kararı olmadan polisin bir yıl boyunca arama yapması izah edilecek bir şey değildir."
İstinaf Mahkemeleri'nin yargının sorunlarını çözmede yeni sıkıntıları beraberinde getireceğini belirten Erbek, Osmanlı döneminde de bu mahkemelerin gündeme geldiğini söyledi.
Hakim ve savcıların alımıyla ilgili Danıştay ile Adalet Bakanlığı arasında yaşanan tartışmaların hatırlatılması üzerine ise Erbek, "Ülkedeki hakim ve savcı ihtiyacı en az iki katına çıkmalı. Bunun ekonomik gerekçeleri olamaz. Bir ülkenin yolu, aşı ve ekmeği olmayabilir. Ama bir devletin yargısı yoksa ülke olma vasfı olmaz. Hâkim alımıyla ilgili bugüne kadar bütün hükümetler maalesef hep kendilerine yakın yargıçları oluşturma çabasına girdi. Bugünde bu çok bariz bir şekilde görülüyor. Danıştay'ın hakim ve savcıların alımı sırasında kamere önerisi bir güvensizliğin ifadesidir. Bunun karşısında yürütme bu 'evet' deyip, sorunu çözebilirdi. Ama yargı ile yürütme arasındaki kutuplaşma çözümsüzlüğe doğru gidiyor." açıklamasını yaptı.