Duruşmada Erhan Özen tekrar, Ercan Genli ve Veysel Şahin ilk kez tanık dinlenecek. Müdahil avukatlardan Erdal Doğan, Zirve katliamıyla Ergenekon soruşturması arasında fiili bağlantılar olduğunu, yayınevi davasının Kafes Eylem Planı davasıyla birleşmesi gerektiğini kaydetti.
Doğan, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: "Bu son celsede dinlenecek tanıkları 2 yıl önce dinlenmesini talep ettiğimizde mahkemece ret edilmişti, ama geçen celse mahkemece bu tanıkların dinlenmesini karar verilmesi önemlidir. Ayrıca bizce gelinen aşamada dosyanın delil durumu ile davanın hukuki ve fiili bağı nedeniyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki Kafes Eylem Planı Davası (Poyrazköy Davası) ile birleşmesi gerekiyor. Aksi takdirde dava tepe taklak kalacaktır. Bu tepe taklak hal yıllarca hazırlanan bu katliamı yalnızca 5 gençle sınırlayıp gerçeği ve gerçek organizasyonu karartmak anlamına gelecektir. Bu durum ise ırkçılığı körükleyen siyaset kültürünü, halkları ve inançları düşmanlaştıran 100 yıllık vesayet rejimini ve ittihatçılığın yeniden ve yeniden üretilmesini sağlar. Aynı zamanda yeni cinayet ve katliamlara yol verilmiş olunur." dedi.
Öte yandan AB'nin genişleme politikası üzerine yayınlarıyla tanınan düşünce kuruluşu Avrupa İstikrar Girişimi (ESI), bir yıllık araştırma sonucu Anadolu'daki azınlık cinayetlerle ilgili bir rapor hazırladı.
Berlin merkezli düşünce kuruluşunun raporunda, 2007 sonlarında Malatya Zirve katliamı davasının başlamasından bu yana, medyada Hristiyanlara düşmanlık körükleyen haberlerin ve saldırıların giderek azaldığına, tüm diğer etkenlerinde birleşmesiyle 2008'de 14, 2009'da sadece 2 saldırı olduğuna ve kimsenin öldürülmediğine dikkat çekti.
Derin devlet yapılanmasının Ergenekon soruşturmasıyla sorgulandığının altı çizilen raporda, Malatya'daki Zirve Yayınevi cinayetlerinin beynelmilel bir gelişme olmadığı yönündeki soruların olayın başından beri bulunduğu belirtildi.
Geçmişte de birçok faili siyasi suikastın olduğu anımsatılırken bu tür provokatif eylemlerle hükümetlerin zor durumda bırakılmaya çalışıldığına dikkat çekildi.
Siyasi cinayetlerde cezasızlık sürecinin darbe soruşturmalarıyla sona erdiğine işaret edilen raporda "Aşırı milliyetçi alt kültür nihayet kontrol altına alındı. Türkiye'nin güvene dayanan geri dönüşü olmayan demokrasi yoluna girdiği söylenebilir." denildi.