İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının öğleden sonraki bölümünde sanık Arif Doğan'ın çapraz sorgusuna savcı Nihat Taşkın'ın sorularıyla devam edildi. Kendisine defalarca aynı soruların sorulduğunu ve bundan rahatsız olduğunu belirten Doğan, "Ben JİTEM'den bahsediyorum. Ben hangi suçu işledim bilmiyorum. Siz beni Ergenekondan yargılamıyor musunuz? Ben şu ana kadar bilinmeyenlerin bilinmesi için anlattım." dedi.
JİTEM çalışanlarına maaş ödenip ödenmediği sorusuna ise çok sinirlenen Doğan, "Devlet bu kişilere öder miydi sana ne? Onlar da benim gibi gerizekalıydı. Çoluk çocuğunu unutmuş hayvanlar benim gibi çarpışıyorlardı salaklar." dedi. Savcı Taşkın JİTEM'i anlayabilmek için bu soruları yönelttiğini belirterek "Ben anlayamadım. Anlayabileceğim şekilde anlatın bunu" dedi. Doğan ise "Kusura bakmayın benim zeka seviyem düşük. Anlatamıyorum." cevabını verdi.
Sanık Doğan'a, Ergenekon ana dava sanığı Sedat Peker ile ilişkili olduğu yönündeki iddiaları hatırlatan savcı, iddianamede Peker ile 1984-1985 yılında tanıştığı yönünde de anlatımlar olduğunu söyledi. Savcı Taşkın, "Sedat Peker 1971 doğumlu sizinle tanıştığı dönemde 12 ya da 13 yaşında oluyor. Burada bir yanlışlık olmasın?" dedikten sonra bu konunun açıklanmasını istedi. Doğan, "Tarih olarak karışıklıklar olabilir. Ben tam tarih hatırlamıyorum." cevabını verdi.
Savcı Taşkın, sanıktan Sedat Peker ile tanışmasına kimin aracılık ettiğini de sordu. Bu soruya ise Doğan, "Kimi araya kimi bacaya soktum hatırlamıyorum. Benim araya soktuğumu biliyorsanız söyleyin." diyerek sesini yükselttiği gözlendi.
Savcı Nihat Taşkın'ın, "Sizin yaptığınızda devlet sistematiği yok. Böyle birim kurulurken, kontrol mekanizması olması gerekir. Sizin hatalarınızı kontrol eden, mükafat eden bir mekanizma var mıydı?" şeklindeki sorusuna Arif Doğan, "Neden devlet sistematiği yokmuş. Ben bir sistem oluşturdum işte. Hiç kimse kontrolsüz bir halt edemez. Atatürk'ün kurduğu devlette kimse çizginin dışına çıkamaz." dedi.
Savcı Taşkın, Ergenekon davası tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük'te ele geçirildiğini söylediği "Mafia" başlıklı bir yazıyı okudu. Savcı Taşkın'ın, "Bu yazı sizin için bir şey ifade ediyor mu?" diye sorması üzerine sanık Doğan, "Bazı toplantılarda, şurada burada Veli paşam ile karşılaşmalarımızda , konuşmalarımızda hiçbir siyasi içerikli kelime söylemezdi. Çok ketum bir insandır." cevabını verdi. Daha sonra savcı Nihat Taşkın'ın, "Ama sizin ajandanızda da mafia diye yazıyor." uyarısında bulundu. Doğan da "Öküz altında buzağı arıyorsunuz." diye konuştu. Savcı Taşkın, "Çıkar amaçlı suç örgütüne mayfa denilir. Siz hangi kelime ile tarif edersiniz?" diye sordu. Doğan, bu soruya da "O kunuyu bilmem ama ben PKK (PEKAKA)'ya PKK(PEKEKE) derdim ve komutanlarım bu konuda bana kızardı." diye cevap verdi.
Savcı Nihat Taşkın askeri malzeme bulundurmanın kanunen suç olduğunu söylemesi üzerine Beykoz Çavuşbaşı'ndaki deposunda bulunan askeri malzemelerin, suç unsuru olamayacağını söyleyen Doğan, "Hangi kanuna göre suç? diye sordu. Savcı Taşkın'ın Türk Ceza Kanunu'na göre demesi üzerine Doğan, "Siz benim emekli bir subay olduğumu neden göz önünde bulundurmuyorsunuz? Şimdi olsa yine bulundururum. Bu evrakları bulundurma nedenim, kurduğum teşkilatın evrakları olmasındandır. Örgüt dokümanı saklamıyorum. Teşkilatımın evraklarını saklıyorum. Hem de iç içe geçmiş iki sandıkta sakladım. Zarar görmesin diye bu yöntemle sakladım. Hepsinin kilidi bende. Yarın tomar halinde getireyim. Ama Emniyet, suç malzemesi bulmuş gibi dağıttı hepsini? Bunun neresi suç?" dedi.
JİTEM'in ne olduğunu daha önce açıkladığını söyleyen Doğan, "Ama siz hala Ergenekon'un JİTEM'ini soruyorsunuz bana. Ben onu bilmem. Onu gidin içinde yer almış arkadaşlara sorun. Bendekiler Jandarma İstihbarat Grubunun yeniden yapılanma edilerek JİTEM'e dönüştürülmesinin evraklarıdır. 30 tane JİTEM'le ilgili adam öldürüldü. Neden biliyor musunuz? Deşifre edildiler. Oradaki subaylar kına yaksın. Adamları deşifre ettiler." dedi.
Sanık Doğan, sanıklardan Muzaffer Öztürk'e ait Beykoz Çavuşbaşı'ndaki depoya bıraktığı askeri malzemelerin önce Balmumcu'daki Jandarma Bölge Komutanlığı'nda olduğunu belirterek "Ondan önce de Halkalı'daki komando taburunda durdu. Balmumcu'dan emekli olduktan sonra da bir süre lojmanında kalmaya devam etmiştim. Özel Koruma Kanunu'yla korunuyordum." dedi.
Savcı Nihat Taşkın'ın, "Kriminal incelemeden depodan elde edilen boş kovanların 434 ayrı silahtan atıldıkları tespit edilmiş" şeklindeki sorusuna Doğan, "Hiç tabanca da kullanmazdım. Kalaşnikof ve Kanas kullanırdım. Her sarfa bir kelle. Kimse merminin hesabını sormazdı. Adam ölümden dönmüş. Bir de 'gel bakalım, ne yaptın fişekleri, mermileri' diye hesabını mı soracaksınız. Beykoz'daki depoda bulunan boş kovanların geçmişinden haberim yok." dedi.
Savcı Nihat Taşkın'ın, "Bulunanları değil, bulunmayanları sorun. Halka dağıttığım binlerce silah var. Bunları sorun' dediniz. Soruyorum, bu silahları nerelere dağıttınız?" sorusuna Doğan, "Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı'ndan alınan silahlar, hücrelere dağıtılırdı. Okullar basılıp, öğretmenler öldürülüyordu. İşte dağıtılan binlerce, yüzlerce silah, fişek buralara dağıtıldı, illegal yerlere dağıtılmadı. Bize verilen silahları halka dağıttığımızı anlatmaya çalışıyorum. Silahları eşeklerle dağıtıyordum." diye cevap verdi.