Dolar

34,9448

Euro

36,5985

Altın

3.015,39

Bist

9.998,26

Yıllarca postal yalayanı gördük

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, geçmişte 'postal yalamaktan başka meziyeti olmayan iktidarlar olduğunu' söyledi. Arınç, Genelkurmay’ın 27 Nisan bildirisine “Sen benim memurumsun” diye karşı çıktıklarını ifade etti.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-01-17 10:50:01

Yıllarca postal yalayanı gördük
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Dörtyol ilçesinde bir düğün salonunda düzenlenen, AK Parti Hatay İl Danışma Meclisi Toplantısında yaptığı konuşmada, AK Partinin kuruluş dönemi ve daha sonra aradan geçen sürede yaşadıkları süreci anlattı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Anayasa'yı incelediklerinde ''Adaylar olur, en çok oyu alan şu turda seçilir' ifadesi bulunduğunu belirterek, buna rağmen bazılarının ''Siz gericisiniz, yobazsınız, sizin aday göstereceklerinizin hepsinin başında örtü var, siz geçmişte şu partideydiniz'' gerekçesiyle AK Partiden bir Cumhurbaşkanı olamayacağını ileri sürdüklerini kaydetti.

''Bunların hiç birinin bir tükürük kadar kıymeti olmadığını'' belirten Arınç, ''Çünkü hukuki değil. Anayasa'da böyle bir şey yok. Sonra 367 ucubesi diye bir şey çıkardılar. Tayyip beyin kulakları çınlasın. O günden kalmıştır ucube lafı. Şimdi başka şey için söylüyor ama o zaman 367 ucubesi vardı. Neymiş Sabih Kanadoğlu diye birisi. Hem de onursal başkan, Yargıtay'dan çıkmış. '367 oy birinci turda gerekliyse içerde de 367 kişinin olması lazım.' İnanın böyle bir şey söylediğinde herkes güldü geçti, böyle deli saçması mı olur dediler'' diye konuştu.

O dönemde yaşanan süreci anlatan ve 367 sayısı için Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi ile görüştüklerini belirten Arınç, şöyle devam etti:

''O dönemde Anavatan Partisi oylama için meclis salonuna girmedi. Neden girmedi anlatayım. O zamanki genel başkanları bir zamanlar bizde bakandı. İki buçuk yıl Turizm Bakanlığı yaptı. Günün birinde çıktı ve grup kurdu. Ama Turgut Özal'a yakınlığı ile bilinen biriydi, onun hatırına içeri girip, Cumhurbaşkanlığı seçimini yaptırması gerekiyordu.

Sonunda bir gün itiraf etti neden içeri girmediklerini. Dedi ki; 'Biz içeri girip girmeme konusunda nabız yokladık. Bütün il başkanlarını topladım. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girelim mi diye sordum. Tüm il başkanları girelim dedi. Çünkü Özal'ın hakkı var. Cumhurbaşkanının mecliste seçilmesine destek verelim. 20 milletvekilini topladım. 'Girelim mi' dedim, 20'si de 'girelim' dedi. Benim de kalbimden içeri girelim geçiyordu. Tam bu niyetle İstanbul'dan Ankara'ya gelmek için havaalanına gittim. Havaalanında beni 28 Şubat'ın o omzu kalabalık adamı İsmail Hakkı Karadayı karşıladı. Bana 'İçeri gireceğinizi öğrendim doğru mu?' diye sordu. Böyle bir karar aldığımı söyleyince 'Sakın ola ki içeri girmeyin' dedi. Ben uçağa bininceye kadar girme taraftarıydım Ankara'ya inince içeri girecek kadar cesaretim kalmamıştı. Ben keşke milletimi dinlemek zorunda kalsaydım da, o bir kişinin söylediğini dinlememiş olsaydım. Ben içeri girmedim Cumhurbaşkanlığı seçimi olmadı ama bu ANAP'ın da sonu oldu' dedi. ANAP ondan sonraki seçimlere katılamadı, Doğru Yol ile bir parti bile kuramadı. Millet onu defterden sildi.''

Mehmet Ağar'ın da o dönemde 4 milletvekili olduğunu ve kendisinin de oylamaya girme taraftarı olduğunu anlatan Arınç, ona da birilerinin girme dediğini ve kendisinin milleti dinlemek yerine başkalarını dinlediğini ve siyasi hayattan yok olup gittiğini söyledi.

Siyasetin millet ile birlikte yapıldığını ve milletin dediğine itibar edilmesi gerektiğini ifade eden Arınç, ''Milletin inancına, geleneklerine, ahlakına, örf ve adetlerine siyasi tercihlerine saygı duyulur. Saygı duymazsan millet seni defterden siler, aynen bugün yaptığı gibi'' diye konuştu.

Arınç, ilerleyen süreçte ise Anayasa'yı değiştirerek milletin doğrudan Cumhurbaşkanı'nı seçebilmesine imkan tanıdıklarının altını çizerek, seçim için sandığa gidildiğinde milletin kendilerini cesaretinden dolayı kutladığını söyledi.

Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunun yapıldığı 27 Nisan 2007 günün akşamı bir internet sitesine Genelkurmay tarafından bir açıklama konulduğunu ifade ederek, açıklamanın ''Sakın ha Cumhurbaşkanını seçmeyin'' anlamına geldiğini söyledi.

Arınç, şöyle devam etti: ''Bize aba altından sopa gösteriyor. Kime? Hükümete. Kime? Meclise? Kim gösteriyor? Hiç de hakkı olmayan birisi. Hiç bir demokraside böyle bir demokrasiyi kabul etmek mümkün değil. Ama zannettiler ki 'Ben böyle yazar ve korkutursam, onlar teslim' olurlar. Çünkü hep öyle örneklerini gördüler. 'Hazır ol' dendiği zaman başüstüne diyen sivil iktidar ile karşılaştı onlar. Veya da 'Bak geliyorum ha' dediği zaman zorla şapkasını bulup kaçanları karşılarında gördüler. 'Gelirsem seni şöyle fena yaparım' dediler.

Nelerini biliriz biz; küçücük bir açıklamaya karşı, karşı beyanda bulunma cesaretinden mahrum, elleri kolları titreyenleri biliriz. Üç gün daha iktidarda kalmak için zilleti tercih edenleri biliriz. Milletin en çok nefret ettiği şeyi yıllarca siyaset adına yapıp, postal yalamaktan başka hiç bir meziyeti olmayan siyasal iktidarları gördük.''

Arınç, o dönemde, 70 milyonun gözünün Ak Parti üstünde olduğunu, ne şekilde hareket edeceğini merak ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:

''O sabah bunun cevabını verdik. Otur oturduğun yerde. Sen benim emrimde bir memursun, benim ne yapacağıma karışamazsın. O kadar. Bizim öğrendiğimiz siyaset bu. Herkes işini yapacak. Herkes kendi işini güzel yapacak. Hiç kimse kimsenin yetkisine hakkına karışmayacak. Hele hele 'Egemenlik milletindir' dedikten sonra millete rağmen, onun istemediği hiç bir şeye cesaret etmeyecek. Sizler bize dua ettiniz biz de sizi mahcup etmedik. O yüzden 27 Nisan akşamı yapılan bu suçlamaya 28 Nisan sabahında verdiğimiz cevap bize yüzde 47'leri nasip etti. Neden çünkü bu asil, kahraman, gazi ve tertemiz Anadolu'nun hakiki sahibi olan bu millet, yiğit insanlara hep destek oldular. Onun için hala üzerinden 40-50 yıl geçti Menderes'e rahmet diliyorlar ama onu asanlara selam bile vermediler. Bakkaldan ekmek istediler 'Sana ekmek yok, katilsin sen' dediler.

Kimse şimdi Salim Başol'ları hatırlamıyor, kimse Ömer Altay Egesel'lere dilinin ucuyla bile bir teşekkür etmiyor. O üç mazlumun, o üç masumun, o üç şehidin hatırasını 1961'den beri hale kalbinde yaşatan bu aziz millet, darbeler döneminin bittiğini, AK Parti'nin sayesinde görüyor, 7'sinden 70'ine ona dua ediyor.''

Haber Ara