İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen İkinci Ergenekon davasının 96. duruşmasında sağlık nedenleriyle tahliye edilen emekli Albay Arif Doğan ifade veriyor. Kalp ve tansiyon hastası olan Doğan'ın ifadesinin alınabilmesi için sabah saatlerinde bir ambulansla evine gidildiği, sağlık durumu el verirse duruşmada ifadesinin alınacağı bildirildi. Mahkeme, 11 Kasım 2010 tarihindeki ara kararında savcılığa yazı yazılarak sağlık durumunun kötü olduğu ifade edilen Arif Doğan'ın getirilmesi için ambulans sağlanmasını ve duruşmada hazır bulundurulacak bir doktorun görevlendirilmesini istemişti. Karar doğrultusunda Arif Doğan, ambülansla evinden alınarak duruşma salonuna getirildi. Saat 11.15'te duruşmaya giren Doğan'a 3 koruması eşlik etti. Korumaların, nefes almakta güçlük çeken Doğan'ın oksijen tüpünü salona soktukları gözlendi. 112 Acil Servis görevlileri de Doğan'ın sürekli tansiyon ve soluk alıp verişini takip etti. Duruşmaya; 27'si tutuklu 108 sanıktan duruşmaya ambulans ile getirilen Arif Doğan haricinde 21 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklardan Emin Şirin, Yalçın Küçük, Muzaffer Öztürk, Adnan Türkkan, Murat Ağırel, Erol Mütercimler ve Sinan Aygün katıldı.
ARİF DOĞAN İLK KEZ HAKİM KARŞISINDA
Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, sanıkların beyanlarının alınmasının ardından emekli Albay Arif Doğan'ın kimlik tespitiyle duruşmaya devam etti. İkamet adresinin Başkan Şengün tarafından sorulması üzerine Doğan, ayrıntılı adres vermekten kaçınarak, sadece 'Samandıra' demekle yetindi. Mesleği sorulduğunda ise Doğan, "Emekli subayım. Eğer dağlarda 21 sene çarpışma bir meslekse benim mesleğim bu." dedi. Aylık geliri konusunda ise Doğan, "Maaşım var. Ailemden gelen pamuk gelirim, eşimden de fındık parası alıyorum. Hepsi helaldir. Kazancım aylık 7-8 bini bulur." dedi. Doğan, ikamet ettiği evde ise 650 TL aylık kira ile oturduğunu söyledi.
Başkan Şengün, iddianamede hakkında geçen suçlamaları Arif Doğan'a kısaca özetledi ve daha sonra da savunma yapmasını istedi. Sanık Doğan, sıklıkla kendisinin bir vatan haini olmadığını, 21 yıl dağlarda PKK ile mücadele ettiğini söyleyerek,k kendisine itham edilen suçlarla alakası olmadığını savundu. Doğan, "Bu suçlara inansam kendi kafama sıkardım." dedi. Doğan, "Ben vatan haini değilim. İsterseniz bir kez daha öldürün beni. Daha önceden 21 PKK'lının Meclis'e girdiğinde ve PKK'lıların Habur'dan yurda giriş yaptıklarında ben parmaklıklar arasındaydım ve o zamanlarda iki kez ölmüştüm." ifadesini kullandı.
Arif Doğan, "Zamanında Sedat Peker ve Veli Küçük paşam ile beni irtibatlandırmışlar. Ben istihbaratçıyım. Herkes ile görüşürüm. Sedat Peker ile generaller ve devletin bakanları da görüşüyordu." dedi. İddianamedeki suçlarla irtibatı olmadığını iddia eden Doğan, internete düşen ses kaydının kendisine ait olmadığını iddia ederek, "21 yıl ben dağlarda yaşadım ama hayvanlaşmadım. Ben öyle ölümler gördüm ki bu suçlamalar az kalır." diye konuştu. Doğan, bu sözlerinin ardından bir Mehmetçiğin kollarından zincirlerle asılarak PKK'lılar tarafından kızgın bir saç üzerinde adeta pişirildiğini de ağlamaklı bir tonda anlatarak, "Ben o şehidimin iskeletine elimi koyarak yemin ettim. Senin kanını yerde bırakmayacağım. Aksi halde anamın sütü bana haram olsun dedim. Bunu Arif Doğan olarak söyledim." dedi.
Kürtçeyi çok iyi bilen bir subay olduğunu söyleyen Doğan, Güneydoğu halkıyla bu dili bilmesi sayesinde çok iyi diyalog kurduğunu, kendi annesinin de bir Kürt olduğunu anlattı. Panik atak, şeker, bel fıtığı, kalp ve ciğerlerinden toplam 7 hastalığı olduğunu sözlerine ekleyen Doğan, hiç kimsenin acımasına ihtiyacı da olmadığını söyledi. "Keşke tek beni alsaydınız. Herkes istediğini söyleyebilir. Ben her fikri ve düşünceye saygılıyım. Benim kapımdan Alevisi Sünnisi, Komünisti faşisti, sağcısı solcusu herkes girebilir. Siyasi irade içinde hiç kimseye bir tek lafım yok." diye konuştu.
'JİTEM BENİMLE VARDIR'
Hiç kimsenin ölüm emrini vermediğini savunan Doğan, "JİTEM benimle vardır. Diyeceksiniz ki 'Arif Doğan, devletin içerisinde devlet misin sen?' Ben akıllı bir askerim. Silah ve uyuşturucu ticaretiyle suçlandım. Oysa Yalova'da 1,5 ton eroini ben ihbarsız olarak aldım. Bir ihbarcı soksaydım olaya 10 trilyon alırdım. Ben aptal değilim. Mahkeme kararı ile aldığım 1,5 kiloluk uyuşturucuyu yem olarak kullandığım da olurdu. 20 yıl öncesinden kalan 600 gramlık uyuşturucu ile beni uyuşturucu trafiğine soktular. 3 tane silahım var. Yıllık mermi istihkakım 150'dir. Bunu 10 yıla vursanız ortaya çıkacak mermi sayısını görürsünüz. Kozmik yetkileri olan bir subaydım. Harp bilgileri dahi bende mevcuttu. Bu evrakların bir kısmı bende çıkmıştır. Şimdi devlet beni vatan hainliği ile mi suçluyor?" dedi.
Sanık Doğan, "Ben JİTEM'in ne olduğunu, faili meçhuller konusunu, hiç kimsenin bilmediklerini anlatırdım. Siz üç sayfada bana silahların nerede gömülü olduklarıyla ilgili sorular sorarsanız ben size bunları anlatamam. JİTEM'i sormuşsunuz, Genelkurmay ve jandarma inkar ediyor. Ben büyüğüme asla saygısızlık yapmam. Ben aşiret kültürü aldım. Avşarbey aşiretinden geliyorum." ifadesini kullandı.
'ABDÜLKADİR AYGAN'I BEN ÖLDÜRTTÜM'
JİTEM'in kadrolu bir kuruluş olmadığını öne süren Doğan, "Geçici bir süre için deneme amacıyla kurulan operatif bir birimdir. Yani operasyon artı istihbarat anlamına gelir. Ancak oraya buraya silah gömüldüğünü söyleyenler var. Evet Abdülkadir Aygan'ı ben öldürttüm. Bu adamı PKK doğurdu. Askeri de sivil vatandaşı da suçluyor. Kim bu adam ya? İsviçre'de ailesiyle yaşıyormuş. Yalan söylüyor, inanmazsanız getirin DNA testi yapın. Bu kişi Aygan değildir." iddiasında bulundu.
Bu arada, Arif Doğan'ın, rahatsız olduğunu, nefes almakta zorlandığını söylemesi ve duruşmaya ara verilmesini istemesinin ardından Başkan Şengün, duruşmaya öğle yemeği için ara verdiklerini açıkladı.
YENİ CHP'Lİ OKTAY EKŞİ DE DURUŞMAYI İZLEDİ
Öte yandan Yeni Parti üyeleri yaklaşık 30 kadar otobüsle Silivriyee geldi. Bursa, Muğla, Bartın, Zonguldak, antakya, Sinop, Düzce, Eskişehir, İzmir, aydın, Balıkesir, Mersin, illerinden katılımlar oldu. İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, İzmir Barosu Başkanı Özdemir Sökmen, eski CHP Milletvekil Hakkı Ülkü, Dikili Belediye Başkanı Ösman Özgüven, Ege Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan duruşmayı izlemek için gelenler arasındaydı. İzleyici sıraları tamamen dolunca avukatlara ayrılan yerlerin bir kısmına gazetecileri oturttular. Orası da yetmeyince davayı sürekli izleyen gazetecilere ayrı bir sıra ayırdılar. İzleyiciler salona yerleştikten sonra birçok kişi geri dönmek zorunda kalırken bazıları da yerlerine geçmek için izleyicilerin dışarı çıkmasını bekledi. İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal, izleyiciler tarafından uzun süre alkışlandı. Duruşmaya ayrıca Oktay Ekşi, Turgut Kazan, oyuncu Yıldız Kenter, Genco Erkal ve Ressam Bedri Baykam da katıldı.
Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) üyesi 400 kişi de, tutuklu gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'a destek olmak için duruşmayı izledi. Duruşma salonunda izleyiciler bölümünde yar kalmayınca avukatların bulunduğu bölümde de izleyicilere yer açıldı.