Türk-İş tarafından düzenlenen 'Başkanlar Kurulu' toplantısı Bolu Abant Tabiat Parkı'nda bulanan Abant Palas Otel'de başladı. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantıya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve diğer sendika başkanları katıldı.
Dinçer, toplantı arasında gazetecilerin sorularını cevapladı. Dinçer, torba yasasında sendikaları doğrudan etkileyen belediyelerde şu anda ücretlerini alamayan işçilerin nakli ile ilgili bir düzenleme olduğunu aktardı. Dinçer, şöyle devam etti: "Daha önceden nüfus sayım esaslarında nüfusu yüksek görülen ilçelerin ve beldelerin adrese dayalı kayıt sistemi oluşturduktan sonra nüfusları oldukça düştü. Nüfuslarının düşmesi sebebi ile de belediyelerin gelirlerinde ciddi düşüşler meydana geldi. Bu sebeple birçok belediye işçisine ücretini ödeyemeyecek bir noktaya düştü. Hatta bazı belediyelerimizde öyle bir durum var ki, normalde aylık geliri sadece işçilerinin ücretlerini bile karşılayamayacak duruma düştü. Aynı durumda il özel idarelerinde var olan işçilerin önemli bir kısmı KÖYDES projesinin sonuna gelmemiz sebebi ile boşa çıktı ve daha da önemlisi il özel idarelerinde onların kıdem tazminatını ödemekle ilgili sorunlar ortaya çıkmaya başladı."
"İŞÇİLERİMİZİ GÖRMEK ZORUNDAYIZ"
Bakan Dinçer, hükümet olarak ücretini alamayan, kıdem tazminatını alamama noktasına düşen ve emeklilikle ilgili sorunlar yaşayan işçileri görmek zorunda olduklarını kaydetti.
"Doğrusunu söylemek gerekirse biz bu işçilerimizin hiçbir hak kaybına sebebiyet vermeksizin, her türlü ücreti de aynı kalacak şekilde diğer kamu idarelerine aktarılmasını düzenliyoruz." diyen Dinçer, şöyle devam etti:
"Yani belediyedeki ve özel idaresindeki fazla işçiler, Milli Eğitim Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Karayolları ve benzeri talepte bulunan diğer kamu kurumlarına nakledilebilecekler. Belki bir başka gerekçe daha var. O da Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatıldıktan sonra işçiler bulundukları illerde İl Özel İdarelerine devredilmişlerdir. Hâlbuki daha önceden merkezi teşkilat, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü olduğu için herhangi bir işçi şayet kendi memleketinden ayrı bir yerde sürekli veya geçici olarak çalışıyor olsa bile teşkilatına müracaat ederek, yani Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne müracaat ederek başka bir ile naklini isteyebiliyordu. Şimdi ise çok zaruri bile olsa kendi görevlendirildikleri ilde sabit kaldı. Biz bunu da işçilerin muvafakatına bağlı olarak istiyorsa ve ihtiyaçta varsa başka bir ile aktarılması konusunda düzenleme yapıyoruz. Bu çok normal ve içinde yaşadığımız yerel yönetim problemlerini çözmek konusunda çok rasyonel bir adım."
"SENDİKALARIN ENDİŞELERİNİN ÖNEMLİ BİR KISMA ÜYELİKLE ALAKALI"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, sendikaların endişelerinin önemli bir kısma sendika üyeliğiyle alakalı olduğunu belirterek, "Sendikalarımız bununla ilgili bazı endişelerini dile getirdiler. Endişelerin önemli bir kısmı sendika üyeliği ile alakalı. Biz doğrusu sendikalarımızın zayıflamasını da istemeyiz. Zaten mevcut sendikacılığımızın hak ve özgürlükler konusunda yine sendikaların yeteri kadar toplum içinde güçlenmemesi konusunda sorunlar yaşıyoruz. Biz bu sorunları da göz önüne alarak sendikalarımızın karşılaşacakları sorunları da görmezlikten gelemeyiz."
Kanunla ilgili bu düzenlemeyi yaparken sendikalarla görüştüklerini hatırlatan Bakan Dinçer, "İl Özel İdaresi'ndeki işçilerin Karayollarına nakledilmesi ile ilgili düzenlemeyi biz Türk-İş'in talebi üzerine yaptık. Ayrıca yerel yönetimlerde artan fazla işçilerin yine aynı ilde bir başka yerel yönetimde ihtiyaç varsa oraya aktarılmasını Hak-İş'in talebi ile yaptık. Daha da önemlisi bütün sendikalarımızın talebi ile bu kararı verecek kurula, o ilde toplu sözleşme yapma yetkisine sahip olan sendika temsilcisini de koyduk. Bu açıdan bakıldığında biz konu ile ilgili bütün tarafların da şöyle veya böyle işin içinde olduğu bir düzenleme yaptığımızı zannediyorum. Bunun dışında ki talepleri biraz anlamakta zorlandığımı ifade etmek istiyorum." şeklinde konuştu.
"ÖNEMLİ DÜZENLEMELER GETİRİYOR"
Torba yasasında toplumsal sorunları çözecek düzenlemelerin de olduğunu kaydeden Dinçer, şöyle devam etti: "Mesela torba kanununda kendi arabası olmayan ve kendi adına işletmesi olmayan şoförlerimiz, on binlerce diye telaffuz edebileceğimiz taksi ve otobüs şoförleri, kamyon şoförleri, amatör sporcular, evinde çalışan işçilerimiz, müzisyen figüran ve benzeri bütün sanatkârlarımız, gezici tarım işçilerimiz, geçici işçilerimiz, eve temizliğe giden kadınlarımız ve benzerlerinde sosyal güvenlik kapsamına alınması ile ilgili çok önemli düzenlemeler yaptık. Mesela bunların her birisi isteğe bağlı sigortalı olabilecekler. 4-A kapsamında sigortalı olabilecekler. Daha da önemlisi 17 gün üzerinden sosyal güvenlik kapsamına girerek, daha az prim ödeme şansına sahip olacaklar."
Toplumun belirli köşelerinde kalan kesimlerine yönelik ciddi düzenlemeler yaptıklarına değinen Dinçer, "Usta öğreticilerin çalışmalarını ispat etmeleri halinde geriye dönük borçlanmaları da bu kanunda yer aldı. Bu açıdan bakıldığında ciddi bir hem sosyal güvenlik sisteminde rehabilitasyon, yeni bir düzenleme yapıyoruz. Hem de toplumun sosyal güvenlik dışında kalmak durumunda olan kesimlerini sistemin içine çekmeye çalışıyoruz. Bunun bize çok önemli bir faydası olacak. Kayıt dışılığı da azaltacağını tahmin ediyoruz. Türkiye'de kayıt dışılık çok ciddi bir sorun. Kayıt dışılığın 1 puan azaltılması ülkemizdeki kaynakların yaklaşık olarak 820 milyon TL artması demek. Onun için ben doğrusu bu tip düzenlemeleri çok önemsiyorum Türkiye'deki hukuki ve yargı ile ilgili sorunlar kadar önemsiyorum. Benim mesleğim itibari ile de bu konuların tartışılmasını daha çok önemsiyorum. Yine torba kanununda bildiğiniz gibi özellikle kadınlarımızın ve gençlerimizin istihdam edilmeleri ile ilgili çok önemli teşvikler yapılıyor bunlara dikkat çekmek oldukça yararlı olacak." açıklamasında bulundu.
"POLİSİN ORANTISIZ GÜÇ KULLANMASINI TASVİP ETMİYORUZ"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, sokaklarda yapılan eylemlerde orantısız güç kullanıldığına dair bir soruyu ise "Bir kere şunun altını çizelim polisin orantısız güç kullanması hiçbirimizin tasvip edeceği bir husus olmaz. Ben hem gösterilerin bu ülkede engellenmesinin doğru olmadığını, hem de polisin görevini yapmasının önünün kesilmesinin doğru olmadığını düşünenlerdenim. Biz demokratik bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz. Gösteriyi yaparken başkalarının hakkını engelleyecek veya başkalarına zarar verecek, herhangi bir eylem ve uygulamaya izin vermenin doğru olmadığı gibi kendi usulü ve adabı içerisinde gösteri yapan insanlara ve derdini anlatmaya çalışanlara karşı da polisin engel olacak türden tavırlar koymasının doğru olmadığını belirtmemiz lazım. Herkes kanunlar çerçevesi içerisinde kendilerine tanınan hakları ve özgürlükleri kullanmalı diye düşünüyorum." şeklinde cevap verdi.
Bakan Dinçer, ayrıca, cezaevlerindeki tahliyelerle ilgili yöneltilen soruya cevap vermedi.