Yunanistan Avrupa ve Dış Politika Vakfı'nın (ELIAMEP) Avrupa Birliği tarafından desteklenen Clandestino programı çerçevesinde ülkedeki 'göçmenlere ilişkin' yaptığı araştırmaya göre, ülkedeki yasal olmayan göçmenlerin sayısının 470 bin olduğu tahmin edildi. Araştırma sonucu, "İslam dininin, Müslüman göçmenleri genel suçlara karışmaktan koruduğu" bu nedenle de "Müslümanların dini ve ifade özgürlüklerinin kısıtlanmak yerine kolaylaştırılması gerektiği" vurgulandı.
2 yıl önce 280 bin olduğu ifade edilen kaçak göçmen sayısında yüzde 60'lık bir artış olduğu anlaşıldı. Araştırma sonuçları bugün Atina'da düzenlenen "Göçmenlik ve ekonomik kriz" başlıklı bir toplantıyla kamuoyuyla paylaşıldı. Ülkedeki kaçak göçmenlerin 280 binin Arnavut, bir bölümünün Avrupalı geri kalanın ise Asya ve Afrika'dan gelenlerin oluşturduğu belirtildi.
Türk-Yunan sınırında Frontex'in görev yapması nedeniyle buradan geçişlerde azalma olmadığı, Meriç bölgesindeki mayınların temizlenmesi ile buradan geçişlerin ucuz olmasının bunda etkili olduğu ifade edildi. Bunda ise Meriç'ten geçişlerin 300 Euro, Ege kanalıyla geçişlerin ise 3 bin Euro olması en önemli faktörü oluşturduğu aktarıldı.
KRİZ GÖÇMENLERİ DE VURDU
Yunanistan'da yaşayan yasadışı ve yasal göçmenlerin ekonomik krizden ötürü ciddi sorunlarla karşılaştıkları ve yasal göçmenlerden de ülkelerine dönenlerin bulunduğu anlatıldı.
Arnavutların krizden önce en çok çalıştıkları inşaat sektöründe yaşanan kriz nedeniyle, ülkede çalışmaya devam edenlerin tarım alanına kaydıkları belirtildi. Pakistanlıların ise aşina oldukları tarım sektöründe çalıştıkları ancak krizle birlikte zorlukla karşılaştıkları, kriz öncesi 25-30 Euro olan tarım sektöründeki yevmiyenin günlük 6-15 Euro'ya kadar düştüğü anlaşıldı.
Afganistan, Somali, Cezayir, Fas ülkelerinden gelenlerin daha çok Batı Avrupa'ya geçmek istedikleri tespit edildi. Ülkede kaldıkları süre zarfında geçici işlerde çalıştıkları, arkadaşlarından, yabancı göçmen dükkanlarından aldıkları borçlar ya da yurt dışındaki yakınlarının gönderdikleri paralarla geçindikleri ifade edildi.
Ailelerin küçük odalarda yaşadıkları, günde bir defa kilise ve belediyenin dağıttığı yemeklerle idare ettikleri anlaşıldı. 2 buçuk ve 1 yaşında iki çocuğu olan Somalili bir annenin 2 buçuk yıldır pirinç ve fasulye ile geçindiği anlaşıldı.
İSLAM SUÇU ÖNLÜYOR
Göçmenlerin Atina'da suç çetelerinin saldırılarına maruz kaldıkları, düzenli olarak aşırı sağcıların şiddet ve tacizleriyle mağdur oldukları vurgulandı. Küçük bir bölümünün ise uyuşturucu ticaretiyle uğraştıkları kaydedildi.
Araştırmacılar Dr. Anna Triantafilidou ve Dr. Thanos Marukis, "Müslüman göçmenlerin genel suçlara karışmalarını şimdilik İslam'ın koruduğu" notu düşüldü. Özellikle dindar insanların titiz dini anlayışlarının, toplumsal dayanışma, uyum ve onurlarını koruma konularında göçmenlerin suça karışmalarının önüne geçtiğine dikkat çekildi. Bu insanların dini ve ifade özgürlüklerinin kısıtlanıp yasaklanmaması aksine kolaylaştırılması vurgulandı.