'BEDİÜZZAMAN, PEŞİN HÜKÜMLÜLERİN KİMYASINI BOZUYOR'
Özdemir İnce'nin yazısında yer verip eleştirdiği konuların, görgü şahitlerinin ifadeleri olduğunu vurgulayan Yavuz Bahadıroğlu, asıl sorunun Bediüzzaman'dan tek satır okumayanların, onun hakkında hüküm sahibi olmaları olduğunu söyledi. Yazılanları, "Bilgi sahibi olmadan, kanaat sahibi olmak" deyişiyle açıklayan Bahadıroğlu, "Peşin bir hükümleri var ve bu peşin hükme ters gelecek her şey onların adeta kimyasını bozuyor." dedi.
Sinemada vizyona giren "Hür Adam" filmiyle beraber kamuoyunun Bediüzzaman Said-i Nursi'ye ilgisinin arttığını belirten Bahadıroğlu, bakir hakikatlerin yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladığını dile getirdi. Son dönemde Said-i Nursi'nin eserlerine ilginin yüzde 200 oranında artığına işaret eden Bahadıroğlu, Türkiye'nin yeni bir donanıma ihtiyaç duyduğu dönemde Bediüzzaman'ın bunu yerine getireceğini söyledi. Bahadıroğlu, "Ben aydın olarak iddia ediyorum, bu yeni bir donanımdır. Yeni bir bakış açısıdır, tarzdır, yorumdur. Hatıralara bakmak yerine kendi otantik eserlerine, orijinal eserlerine bakmalılar." dedi. Hatıraların tarihi belge olmadığına işaret eden Bahadıroğlu, "Bu bakımdan onlardan hüküm çıkarmak, tarihçileri özellikle fevkalade rahatsız eder, aydını da rahatsız etmeli." diye konuştu.
Bediüzzaman Said-i Nursi'nin yazdıkları ve hayatının ortada olduğuna vurgu yapan Bahadıroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Dar-ül Hikmet-ül İslamiye Azalığı ortada, bir milis birliğini yönetmesi, esir düşmesi, orada idama mahkum edilmesi, kaçması ve Enver Paşa'nın tensibi ile aday olarak Dar-ül Hikmet'e önerilmesi, o zamanın büyük insanlarının bulunduğu son İslam akademisinde Mehmet Akif ile birlikte görevlendirilmesi ortada. Hurşit Paşa'nın divan harbinde idam edilmiş insanların arasından geçirilerek kimyasının bozulmaya çalışıldığı, idamla tehdit edilmesi, ona karşılık 'ben kemal-i iştiyakla ahirete müheyyayım beni öldürürseniz şehit sevabı de eklersiniz.' demesi ortada."
O dönemde Said-i Nursi'nin çok meşhur bir kişi olduğunu belirten Bahadıroğlu, ölümünden 50 yıl sonra gazete manşetlerinde yer alan bir insanın, incelenmeye değer olduğunu sözlerine ekledi.
ASIL SAFSATA İNCE'NİN FİKİRLERİNDE
Barla Platformu Başkanı Sait Yüce de, Özdemir İnce'nin Bediüzzaman Said-i Nursi hakkında yazılmış eserleri değil, Bediüzzaman'ın yazmış olduğu eserleri okuyarak bir şeyler anlatması gerektiğini söyledi. Özdemir İnce'nin hiçbir yazısına tarihi ve edebi olarak itibar edilmediğini ifade eden Yüce, "Asıl safsata, Özdemir İnce'nin söylediklerindedir. Bediüzzaman, eğer Özdemir İnce'nin dediği gibi bir insan olsaydı, bugün arkasından milyonlarca insan gitmez, eserleri 40 yabancı dile tercüme edilmezdi. Bugün, o kadar insan, bir yalanın ve onun anlattığı gibi bir hurafenin peşinden gitmesinin mümkün olmayacağına göre asıl yalan ve iftira Özdemir İnce'ye ait." dedi.
Bediüzzaman'ın yaşadığı dönem içerisinde milyonlarca seveni ve okuyanı tarafından yakından bilinen bir şahsiyet olduğunu aktaran Yüce, "Osmanlı'nın son dönemlerinde ve Anadolu topraklarını işgal altında olduğu dönemlerde yapmış olduğu faaliyetler ve yazmış olduğu eserler ortadadır. Hem Osmanlı dönemi idarecileri hem Cumhuriyet döneminin vicdanlı idarecileri tarafından hakkı teslim edilmiştir. Yüzlerce gazetede birinci Said döneminde, yazmış olduğu makaleler ortadadır. Bu milletin birliği ve bütünlüğü, Türk-Kürt kardeşliğini savunmuş ve bu yönde eserler neşretmiştir." ifadelerini kullandı.
Özdemir İnce'nin Bediüzzaman'ı yanlış tanıtmaya çalıştığını dile getiren Yüce, "Said-i Nursi'yi bu anlamda bilmeden, bir satır eserini doğru dürüst okumadan, sadece içinden cımbızlayarak bazı kelimelerin başını, sonunu kamuoyuna aktarmadan, taraflı kasıtlı olarak yapan bu tür insanlar maalesef Bediüzzaman'ı yanlış tanıtmak istemektedirler. O yanlışa milyonlarca insan alet olmadığına göre, milyonlarca insan onu sevmeye devam ettiğine göre asıl yanlış bunu iddia edenlerdir." şeklinde konuştu.