Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi başyazısında Filistin'in göz göre göre mağdur edilişini ve İsrail'in batıdan gelen uyarıları nasıl 'TAKMADIĞINI' aktardı. İşte o makale...
İsrail’in, yerine 20 yerleşim birimi kurmak üzere işgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan tarihi Shepherd Oteli’ni yıkmasından ötürü yağan kınama mesajları görmezden gelindi. Buldozerler yıkım çalışmalarını sürdürdü. İsrail’i ‘şiddetle kınayan’ AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, yerleşimlerin AB’nin gözünde yasal olmadığını vurgularken, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, “Bu endişe verici gelişme, barış için harcanan ve iki devlet kurma amaçlı çabalara zarar verir” sözüyle yetindi. Bu ve benzeri tutumların, bilhassa aynı sözleri tekrarlayan BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un tutumunun, İsrail’e karşı ekonomik yaptırım uygulamak gibi eylemlerle birlikte gelmedikçe, pratikte hiçbir değeri yok. Batı dünyası, İsrail’i ‘şımartmaya’ devam ederek, uluslararası hukuku çiğnemeye teşvik etti. Bunu da BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail’i suçlu bulan her yaptırım kararına karşı veto hakkını kullanarak yaptı.
Shepherd Oteli, Doğu Kudüs’ün sembolü ve mülkiyeti El Hüseyni ailesine ait. Otelin en önemli bloğu, Britanya mandası döneminde Filistin’deki Arap devriminin lideri ve Kudüs’ün başmüftüsü olan Emin El Hüseyni’nin daimi karargâhıydı. Yani otel, özel mülkiyet kapsamına giriyor; yıkılması, el konulması ve yerine İsrail yerleşimi yapılması yanlış.
Arap bölgesindeki yansımalar
Buldozerler, Batı Şeria ve Kudüs’teki Filistin toprakları üzerinde kurulan 250 binden fazla yerleşimde olduğu gibi, otel ve çevresinde yıkım çalışmalarına devam edecek. Zira İsrail, uluslararası hukukun üstündeymiş gibi davranıyor ve öyle de aslında; Batı desteğiyle yaptırımlardan korunmakta. İsrail, bu tür ihlallerle sadece barış girişimini öldürmekle kalmıyor, ayrıca tüm Arap bölgesinde şiddet olaylarını da patlatmaya çalışıyor.
Yaşanabilir bağımsız bir Filistin devleti kurulması yönündeki Batı iddialarına inanan ve yol haritasını eksiksiz yerine getiren Filistin yönetimiyse, Batı’nın İsrail’e yönelik ‘sesli’ tepkisini izlerken, Filistin halkı ve İslam dünyası önünde çaresiz kalıyor.
KUDS Ül ARABİ