Nevşehir Sağlık Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, verem, insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olmasına rağmen, hala tüm dünyada bir halk sağlığı sorunu olarak önemini koruyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) raporlarına göre, günümüzde dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri olan 2 milyar kişi tüberküloz mikrobu ile enfekte durumda bulunuyor. Bu insanların yüzde 10'unun yaşamlarının bir döneminde vereme yakalanma ihtimali bulunuyor. Dünyada her yıl yaklaşık 9 milyon kişi verem hastalığına yakalanıyor ve 1,7 milyonu ise bu hastalıktan ölüyor.
Türkiye'de, 2009 yılında verem savaşı dispanserlerine kayıtlı 17 bin 402 verem hastası bulunuyor. Bu hastaların yüzde 60'ı erkek, yüzde 40'ını ise kadınlar oluşturuyor. Hastaların yaklaşık yüzde 66'sında akciğer tutulumu, yüzde 34'ünde akciğer dışı organ (Lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin vb.) tutulumu var. 2009 yılı verem hastalarının yüzde 43'ü 15-34 yaş grubunda bulunuyor.
Veremin etkeni olarak bilinen Mycobacterium Tuberculosis adlı basil, uzun sürede çoğalıyor, kültürde 2-6 hafta arasında ürüyor; oksijenli ortamda yaşayabiliyor.
Tedavide ilaçlar eksik ya da düzensiz kullanılırsa hastalık iyileşmiyor. Tam tersine tedavisi güç bir duruma geliyor. Buna dirençli Tüberküloz deniliyor. Ülkemizde dirençli verem hastalarının tedavisi eğitim tipi göğüs hastanelerinde yapılıyor. Koruyucu ilaç tedavisi 6 ay süre ile yapılıyor. Bu tedavinin, hastalanmayı yüzde 90'a varan oranda önlediği biliniyor.
BCG aşısı da özellikle çocuklarda kan ile yayılan ve öldüren verem hastalıklarını önlemede çok etkili. Erişkinlerde verem aşısının etkisi daha az. Türkiye'de BCG aşısı bir defa yapılıyor. Doğumdan sonra iki ay içerisinde yapılıyor. Eğer geç kalınırsa 6 yaşa kadar yapılabiliyor, fakat bu durumda önce tüberkülin cilt testi yapılması gerekli.