Prof. Dr. Özcan, bir programa katılmak için geldiği Konya'da yaptığı açıklamada, Türkiye'de üniversite-sanayi işbirliğinin bugüne kadar istenilen düzeyde gerçekleşmediğini belirterek, bunun başlıca nedenlerinden birinin yapısal sorunlar olduğunu söyledi.
Bu yapısal nedenlerin başında öğretim üyelerinin sanayiyle işbirliğini yaptığı takdirde ödüllendirilmemesi sorunu olduğuna işaret eden YÖK Başkanı Özcan, şunları kaydetti:
''Eğer siz öğretim üyelerini sanayiyle işbirliği yaptığı takdirde ödüllendirmezseniz, onlara yaptıkları işin karşılığını yeteri kadar vermezseniz, bu işe çok istekli olmazlar. Biz önce onu değiştirmeye çalıştık. Yaptığımız bir değişiklikle döner sermaye paylarını öğretim üyelerinin lehine değiştirdik.
Önceden yüzde 35-65 gibi bir oran vardı. Yüzde 35'i hoca alır, yüzde 65'i devlete giderdi. Hocaya verilen yüzde 35'lik kısmın 10-12'lik kısmı vergiye giderdi. Hocanın eline yüzde 22-23 gibi bir miktar geçerdi. Bir hoca 100 liralık bir iş yapıyor, 22-23 lirasını alıyordu. Bu teşvik edici bir unsur değildi ve bütün hocalar bu nedenden dolayı sanayiye çıkmamaya, iş yapmamaya kararlıydı. Şimdi bu oran yüzde 15-85 olarak değiştirildi. Devlet yüzde 15'ini alacak, yüzde 85'i hocaya gidecek, yüzde 15'i bunun vergiye gitse yüzde 70 gibi büyük bir miktar hocanın eline kalacak. Hoca dışarıda 100 liralık bir iş yapsa 70 liralık parayı kendisi kazanmış olacak. Bu teşvik unsurudur.''
-''SANAYİ TECRÜBESİNİ ŞART KOŞMAMIZ LAZIM''-
Almanya'daki ünevirsite-sanayi işbirliğinin örnek teşkil ettiğini ve bunun temelinde üniversitelerde görevli mühendislerin mesleki yaşamlarında en az 5 yıllık sanayi tecrübesine sahip olmalarının yattığını anlatan Özcan, sözlerine şöyle devam etti:
''Bizim üniversitelerimizde en büyük eksiklik budur. Bu işbirliğini etkiliyor. Eğer bir öğretim üyesi yeni bir mamulün pazara sürülmesinde, onun planlanmasında, üretilmesinde, pazara çıkışı süresince çekilecek olan problemleri, endişeleri, psikolojik sorunları hissedemiyorsa, o heyecanı duyamıyorsa hiç bir zaman sanayiye yardım etmeyecektir. Ancak, bunları kendi içinde hissederse, sanki kendisi yapıyormuş gibi, kendisi bu malı üretip pazara sunuyormuş gibi o süreçlerin hepsinde empati duyabilirse, o zaman yapabilir.''
Üniversitelere bu konuda önemli görevler düştüğünü YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, ''Üniversitelere özellikle mühendislik bölümlerine elaman alırken sanayi tecrübesini şart koşmamız lazım. Eğer böyle bir tecrübeyi şart koşarsak, sanayiyi bilen öğretim üyeleriyle sanayi işbirliği yapmak çok daha kolay olacaktır. Onu düşünüyoruz'' diye konuştu.
Mesleki ve teknik eğitimdeki sorunları yeniden yapılandırarak düzelttiklerini kaydeden Özcan, şöyle devam etti:
''Sanayicilerin ara elaman dediği, bizim de teknik eleman dediğimiz elamanların yetişmesi için güzel hükümler var. O hükümler, ihtiyacımız olan insanları istenilen niteliklerde kazandığımız zaman sanayide işler iyi gidecek, bu işbirliği de mükemmel bir şekilde çalışacaktır diye düşünüyoruz. Ama biraz daha zamanımız var ama hemen sonuç beklemeyin.''
Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yerini alması hedefinin önemli olduğuna dikkat çeken Özcan, ülkemizin bu hedefini yakalamasında üniversitelerin öneminin büyük olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Özcan, üniversitelerin vizyonlarında bir değişiklik yapıp, içinde bulundukları ülkenin ekonomisine katkı yapmaları, ülkede yaşayan insanların hayat standardını yükselterek, bilgi temelli ekonomiye geçişte üzerlerine düşeni yapması gerektiğini vurguladı.
YÖK Başkanı Özcan, artık ülkenin sorunlarıyla ilgilenen üniversiteler görmek istediklerini de vurgulayarak, bu konuda başarılı olmaya başladıklarını da sözlerine ekledi.
STAR