Cumartesi Anneleri, 302. kez Galatasaray Meydanı'nda toplanarak çeşitli nedenlerle kaybolan yakınlarının bulunmasını istedi. Yarım saatlik oturma eyleminde bu hafta 8 Ekim 1980'de gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Cemil Kırbayır, 19 Ekim 1995 günü gözaltına alınan Fehmi Tosun ve 11 Ağustos 2004'te gözaltına alınan Tolga Baykal Ceylan'ın yakınları başlarından geçen olayları anlattı.
Daha sonra grup adına basın açıklamasını okuyan Füsun Şeker, geçtiğimiz günlerde bir yandan yüzlerce gözaltında kayıbın, faili meçhulün sorumlusu devlet destekli olarak gösterdiği Hizbullah üyeleri ve üst düzey sorumlularının serbest bırakılırken bir yandan da Bitlis'in Mutki ilçesindeki toplu mezardan 12 kişinin kemiklerinin çıkmasına tanık olduklarını söyledi.
Toprak altından çıkan kemiklerin Ergenekon, Jitem ve Hizbullah gibi devlet kontrolünde ve devlet destekli olarak belirttiği yapılanmaların on yıllarca uyguladıkları vahşeti ispatladığını savunan Şeker, "Aynı günlerde bu vahşetin baş aktörleri hakkındaki yargılamalar 10 yıllık bir süre ve onca delil, bilgi ve belgeye rağmen bitirilmiyor. Toplum ve insanlık hakkı olan adil bir kararı yargı mercilerinden alamıyor. Hükümete soruyoruz: Adaletiniz bu mu? Hukuk anlayışınız bu mu? İleri demokrasi bu mu? Ergenekon karşıtlığınız bu mu?" dedi.
Ergenekoncuların sadece darbe planlamaktan yargılandıklarına dikkat çeken Şeker şöyle konuştu: "Şimdi insanları domuz bağıyla bağlayıp günlerce akıl almaz işkenceler etmekle kaybetmekle suçlanan Hizbullahçılar hakkında makul bir sürede karar verilmemesinden anlıyoruz ki derin devletin içinde AKP'ye darbe planlamak dışında hiçbir şeyin fazlaca bir önemi yok. Demek insanlık suçları işkenceler bekleyebilirmiş. Bu konudaki gerçeklerin ortaya çıkmasının bir önemi yokmuş. En bilinen ve en istikrarlı bir şekilde özellikle Kürt coğrafyasında kullanılmış olan Jitem'le omuz omuza çalışmış olan Kontgerilla örgütünün yöneticileri olduğu ileri sürülen kişiler, 10 yıllık bir süre içinde haklarında karar verilmeden serbest bırakılıyor. Serbest bırakılanlar onlarca kişiyi işkencelerle katletmekle suçlanıyor. Bizim bu konuda adil bir karara makul bir süre içinde ulaşma hakkımız açıkça engellenmiş durumda. Yargılamaların belli bir süre içinde bitirilmesi gereği Evrensel bir hukuk ilkesi iken Hükümetin sözde derin devlet karşıtlığı insanlık suçlarında gerçekleri, adaleti aramayı kapsamıyor. Katliam davalarının insanlık suçlarının hükümsüz kalması hükümeti ilgilendirmiyor. Öte yandan Bitlis'te toplu mezardan 12 insanın kemikleri çıkıyor. Sadece Bitlis ve ilçelerinde ise açılmamış 350-400 civarında toplu mezar olduğu söyleniyor. Hükümet edenlerin faillerle ve kontgerilla çeteleriyle ilişkisi bu şekilde olmaya devam ederken biz de bu meydanda 302. haftada da gözaltında kaybedilenleri gündeme getirmeye devam ediyoruz."
Grup basın açıklamasının ardından olaysız dağıldı.