Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi Genel Yoğun Bakım Ünitesi'nde tedavi görmekte olan Ömer Çetinbaş'ın (56 ) "Yaygın beyin sapı infarktına" bağlı olarak önceki gün beyin ölümü gerçekleşti. Bunun üzerine hastanenin organ bağışından sorumlu yetkililer devreye girerek, hastanın yakınlarıyla organların bağışlanması konusunda görüşmeler yaptı.
Konuya çok duyarlı yaklaşan yakınları Çetinbaş'ın organlarını bağışladı.
Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği prosedürler çerçevesinde işlemler tamamlanarak, organ bekleyen merkezlerle irtibat kuruldu. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı başkanlığındaki Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nden gelen ekip tarafından Yunusemre Devlet Hastanesi'nde yapılan operasyonla Çetinbaş'ın organları alındı.
Alınan böbreklerden birisi ve karaciğer, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki iki hastaya, diğer böbrek ise Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde başka bir hastaya nakledildi.
Yunus Emre Devlet Hastanesi Kornea Merkezi'nce alınan kornealar da korne nakli bekleyen iki hastaya yaşam ışığı oldu.
Yunus Emre Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Zihni Ergün, vefat eden Ömer Çetinbaş'ın yakınlarının yaptıkları organ bağışı ile topluma örnek olduğunu söyledi. Yakınlarının Çetinbaş'ın vefatı ile üzülürken, organ bekleyen 3 hastayı hayata tutundurduklarını belirten Dr. Ergün, organ bağışında bulunanlara teşekkür etti.
Ergün, beyin ölümü gerçekleştiğinde kişilerin yakınlarının yazılı olarak rızasının alınması halinde organ bağışının yapılabildiğini ve hastanelerinin organ bağışı için sürekli bir eğitim ve teşvik çalışması yaptığını dile getirdi.
Dr. Ergün, şöyle dedi: "Yaşam boyu kullandığımız bizi yaşatan organlarımızın, öldüğümüzde bambaşka hem de tanımadığımız insanları yaşatmak amacıyla kullanılması ve bu organlardan, bağışlayanların herhangi bir menfaatinin olmaması, kavram olarak gerçek bir bağış olduğu gibi aynı zamanda büyük bir insanlık örneğidir. Bu aynı zamanda insanın yaşama duyduğu saygının da bir ifadesidir. Dünyanın malının dünyada kalacağı bilinciyle, sadece insana has olan ardında bir şeyler bırakabilme, insanlık adına da bir şeyler yapabilme duygusunun da doruk noktasıdır. Belki o anda organları bağışlanan kişi bunun bilincinde olamamaktadır, ama zaten tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu bağış daha ziyade yaşayanları ilgilendiren bir olgudur."