Demokratik toplum kongresi'nin (DTK) özerklik talebiyle ilgili izlediği stratejiyi eleştiren Öcalan projenin daha iyi sunulabileceğini iddia etti. Öcalan: "Kongre de, Parti de demokratik özerkliği çok dar ve basit ele almışlar. Onlardan beklenen bir taslak veya kırmızı bir kitap ortaya koymaları değildir. Bu projeyi daha iyi sunabilirlerdi. Mesela demokratik özerkliğin tüm Türkiye'nin projesi olduğunu yeterince açıklayabilirlerdi. Öncelikle Türklerle nasıl bir demokratik bütünleşme sağlayabileceğini açıklayabilirlerdi. Türkiye'deki milliyetçi kesimin ne kadar güçlü olduğunu, dirençli olduğunu bilmeleri gerekirdi. DTK'nın basit ve dar şekilde demokratik özerkliği kırmızı kitapçık şeklinde ele alması tehlikeli olabilir. Bu tarz, yarar yerine zarar da verebilir. Onlar çözüm projelerini ortaya koydular, buna karşı Türkiye'deki milliyetçi güçler ayağa kalktılar. Onların sinir uçlarına dokunmuş deniliyor. Her iki taraf da sertleşerek çatışmaya gidebilirler, ben de her zaman olmayabilirim. Ben burada bunun önünü almaya çalışıyorum." Dedi.
BURADA ÖLÜMÜM SAVAŞ NEDENİ OLUR
Abdullah Öcalan'ın bu haftaki avukat görüşmelerinde dikkat çektiği bir diğer nokta ise öldürülme konusu oldu. Öcalan şunları söyledi: Benim burada ölümüm sonsuz bir savaş nedeni olur, sonsuz bir savaşı başlatır. Yarın öbür gün deprem bile olsa ve ben burada ölürsem bu yine savaş nedeni sayılacaktır. Ya da burada birisi bana saldırırsa bu bir savaş nedeni sayılacaktır. Ya da ben normal bir hastalıktan da ölsem bu bir komplo sayılacaktır, PKK bunu böyle algılayacaktır. Ama ben şunu diyorum; "İmralı'da ölmek yok öldürülmek var". Burada ölmek yok, öldürülmek vardır. Burada her türlü ölüm, öldürmek olarak algılanır, PKK bunu böyle algılar. Burada normal ölüm yok, öldürülmek vardır. Sonuçta nasıl ölürsem öleyim öldürülmüş olurum, çünkü burası cezaevi."