Gönderilen sinyalin ambulanslara ve ilgili kurumlara hava yastığı ve darbe sensörü bilgileri ile GPS koordinasyonlarını aktarması öngörülüyor.
E-call, Avrupa Komisyonu tarafından AB'ye sunulan ve birliğin üyesi olmayan Norveç, İzlanda, İsviçre ve Rusya tarafından da desteklenen bir proje. Avrupa Komisyonu, e-call'ı araç içinde bulunan, kaza sırasında otomatik olarak 112'yi arayan maliyeti uygun bir arama sistemi olarak tanımlıyor. Bu sistemin herhangi bir kaza anında insana ihtiyaç olmadan acil durum numarası 112'yi arayarak gerekli bilgileri aktarması bekleniyor.
Avrupa Komisyonu ile AB Parlamentosu'nun yönetmeliklerinden sorumlu olduğu e-call uygulamasında birliğe üye ülkeler standartlarla ilgili oy verme hakkı elde edecek ve acil durum hizmetlerinden sorumlu olacak. Kamu güvenliği kuruluşları ise sistemi ve işlemleri yapmakla yükümlü olacak. Konuyla ilgili kurumlar arasında Avrupa Otomobil Üreticileri Derneği (European Automobile Manufacturers' Association - ACEA) tarafından temsil edilen araç sektörü, sistem tedarikçileri, özel hizmet tedarikçileri, AB ve çevre ülkelerin vatandaşları bulunuyor.
E-CALL'IN İŞLEYİŞİ
E-call, araçlara entegre edilmiş sistem üzerinden herhangi bir kaza anında otomatik olarak acil yardım hattını arayacak. Avrupa Komisyonu'nun önergesine göre sistemin her türlü durumda çalışabilir olması gerekiyor. Bunun yanı sıra kaza nedeniyle zarar görmemesi, aracın ana güç kaynağı veya anteni gibi ara birimlerin bozulması durumunda da çalışabilmesi önem taşıyor.
Sistem için belirlenmiş standartlar bulunuyor. Minimum Veri Grubu (Minimum Set of Data) ile kamu güvenliği kuruluşlarının yardım çağrısına sesli iletişime ihtiyaç olmadan cevap vermesi mümkün oluyor. 3'üncü Nesil İş Ortaklığı Projesi (3rd Generation Partnership Project) de 112'den gelen ve mobil terminaller veya e-call'dan gelen telefonların ayırt edilebilmesini mümkün kılan teknik özellikleri taşıyor.
Uygulamanın maliyeti de göz önünde bulundurularak bazı sistem seçenekleri değerlendiriliyor. Araçlara entegre edilmiş bir sistem bütün teknik gereklilikleri karşılıyor, ancak maliyeti üreticinin üstlenmesi gerekiyor. Araçlara satış sonrası entegre edilebilecek bir sistemin maliyetini ise tüketicilerin karşılaması gerekiyor. Buna rağmen sistemin hem eski hem de yeni araçlarda kullanılabilme gibi bir avantajı bulunuyor. Maliyeti en düşük seçeneğin mobil teefonlar aracılığıyla hizmet verilmesi olduğu görülüyor ancak bunların kolay zarar görebilecek cihazlar olduğu, araçtakilerin telefonlarını kapatmış olabilecekleri ve pilin bitme ihtimalinin yüksek olduğu da göz önünde bulunduruluyor.