Egemen Bağış, "Türkiye'nin 70 milyonluk genç dinamik ve iyi eğitilmiş nüfusuyla, 1,5 milyar insana hitap eden pazarıyla Avrupa Birliği'ne (AB) katılımının birliğe ihtiyaç duyduğu geniş pazarı sağlayacağını" söyledi. Bağış, "Türkiye'nin tam üyeliği hem AB için, hem kendisi için hem de bölge için kazan-kazan durumu olacak. Avrupa'da ekonomik kriz var. Türkiye de bu krizden etkilendi ama düzelme sürecine daha hızlı girdi. Yüzde 11 büyüme hızıyla Avrupa'nın altıncı büyük ekonomisi." tespitinde bulundu.
Alman Federal Dışişleri Bakanlığı tarafından İslam dünyasıyla diyalogları geliştirmek amacıyla kurulan "Qantara" (köprü) isimli haber sitesine mülakat veren Devlet Bakanı Egemen Bağış, Türkiye-AB ilişkileri başta olmak üzere Türk dış politikası hakkında da ilginç açıklamalarda bulundu. Bağış, ekonomik birlik olarak AB'ye bakıldığında Türkiye'nin Avrupa'ya "çok fazla ihtiyacı olmadığının" altını çizerek, "Bizim beklentilerimiz ekonomik değil. Türkiye AB fonlarından faydalanmadan önemli projelerini gerçekleştirebiliyor ama barış projesi olarak değerlendirilince, o barışın alternatifi savaşsa, sonuna kadar AB." dedi.
"Türkiye AB'ye katkıda bulunabilir mi? Bazı çevreler Türkiye'nin üyeliğinin AB için yeni bir yük olacağını düşünüyor?" şeklindeki soruyu ise Bağış şu şeklide cevaplandırdı: "Türkiye'nin tam üyeliği hem AB için, hem kendisi için hem de bölge için kazan-kazan durumu olacak. Avrupa'da ekonomik kriz var. Türkiye de bu krizden etkilendi ama düzelme sürecine daha hızlı girdi. Yüzde 11 büyüme hızıyla Avrupa'nın altıncı büyük ekonomisi. Bu şartlar altında AB ile olan ilişkilerimizde yeni bir slogan edindik, 'Dayan Avrupa, Türkiye seni kurtarmaya geliyor'. 70 milyonluk genç dinamik ve iyi eğitilmiş nüfusuyla, 1,5 milyar insana hitap eden pazarıyla Türkiye'nin katılımı Avrupa'ya ihtiyaç duyduğu geniş pazarı sağlayacak. Avrupa'nın küresel ekonomideki rekabet gücünü arttıracak."
Türkiye'nin Avrupa, Orta Asya, Ortadoğu ve Avrupa arasında enerji koridoru olduğunun altını da çizen Bağış, "Avrupa'nın ihtiyacı olan ham petrolün ve doğalgazın yüzde 70'inin Türkiye'nin etrafındaki bölgede olduğunu" da hatırlattı. Bağış şöyle devam etti: "Türkiye bu şartlar altında AB'ye üye olduğunda, AB için bir yük olmayacak tam tersine yükünün bir kısmını alacak. AB'nin vizyonuna, çeşitliliğine ve birliğine de katkılar sağlayacak. Fakat Avrupa pazarlarının ihtiyaç duyduğu güvenilir ve sürdürülebilir enerji konusunda bu kadar hayati bir rolü olan Türkiye'nin AB ile enerji faslını müzakere etmesinin engellenmesini anlamakta çok zorlanıyorum."
"İSLAMİYET AVRUPA KÜLTÜRÜNÜN BİR PARÇASI, TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİ DOĞRU MESAJ"
Soru üzerine Avrupa nüfusunun yüzde 10'unun Müslümanlardan oluştuğunu ifade eden Devlet Bakanı Egemen Bağış, Avrupa'nın Türkiye'nin AB sürecini izleyen 1,5 milyar Müslüman'a "doğru mesaj vermesi" gerektiğini de kaydetti. "Türkiye doğru mesajdır." ifadesini kullanan Bağış şunları belirtti: "Türk toplumu İslam'a yeni geçmedi, üyelik için başvurduğunda da Müslüman'dı ve üye ülkeler müzakerelere başlarken bunu biliyordu. Ayrıca İslam, Avrupa kültürünün artık bir parçası. Nüfusunun yüzde 10'U Müslüman. Birkaç sene önce sokaklarda araba yakan gençler, Avrupa'ya göçmüş Müslüman gençler değiller, oralarda doğmuş ama kendilerini dışlanmış hisseden gençler. Hem o gençlere, hem de AB ile ilgili bir kanaate erişmek için Türkiye'nin AB sürecini izleyen 1,5 milyar Müslüman'a Avrupa'nın doğru mesajı vermesi gerek. Türkiye doğru mesajdır."
"İMTİYAZLI ORTAKLIK TEKLİFİ BİZE HAKARET!"
Bağış ayrıca, "Ankara'nın neden imtiyazlı ortaklık seçeneğini kabul etmediğinin" sorulması üzerine ise şu tepkide bulundu: "Bu bir hakaret de ondan. Olmayan bir şeyin teklif edilmesi bende hakarete uğramış hissi yaratıyor. Eğer bir gün şu anda üye ülkelerden biri tam üyelikten vazgeçip imtiyazlı ortak olursa, belki ancak o zaman biz de imtiyazlı ortaklığı tartışmaya başlayabiliriz."