Dolar

34,8665

Euro

36,6034

Altın

3.047,86

Bist

10.058,47

Atalay: Kimse sınırları zorlamasın

Gaziantep'te bir toplantıya katılan İçişleri Bakanı Atalay, Türkiye'de insanların ana dilini günlük hayatın içinde istediği kadar kullanabileceğini belirterek ikinci dil tartışmalarına tepki gösterdi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-12-25 19:46:24

Atalay: Kimse sınırları zorlamasın

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''Bayrağımızın gölgesinde birbirimize olanca saygıyı göstererek ve herkes kendi inancını özgürce yaşasın, bu konularda hiçbir yerde hiçbir sınırlama olmasın. Kendi ana dilini günlük hayatın içinde istediği kadar kullansın ama üniter yapımız, devletimiz, bu bayrağımız altında resmi dilimizle ve huzurla yaşayalım. Bunu tartışmaya açmak, sadece sıkıntıları artırır'' dedi.

Gaziantep'te gerçekleştirilen ''19. Mardinliler Çalışma Platformu''na katılan Atalay, konuşmasında, Mardin'in çok özel bir il olduğunu ve gittikleri her seferde oradaki zenginliğe hayran kaldıklarını belirtti.

''Farklılıkları bir arada yaşatan, farklılıkları gerçekten zenginlik olarak yaşatmış bir ilimiz. Bugünkü değerinin yüksekliği de oradan geliyor. Bunu ne kadar yaşatabilirse o kadar değerli olacak. Çünkü orası çok özgün bir model'' diyen Atalay, Mardin'de değişik dinlerden vatandaşların bir arada, çok ileri saygı sevgi bağları içinde yaşadığını vurguladı.

-''TÜRKİYE DEMOKRATİKLEŞME ŞEMSİYESİNİ SONUNA KADAR AÇTI''-

Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Mardin'e son gidişimizde birisi anlattı; 'Biz Hristiyan komşumuza ziyarete gittiğimizde namaz vakti geldiğinde lazım olur diye bir köşede seccadesi olurdu ve namaz vakti gelince seccadeyi sererdi. Veya oruçluyken adeta onlar da oruç tutardı ve hatta bazen iftara davet ederlerdi'. Esasen baktığımızda Osmanlı'nın, ecdadın genel manada imparatorluk sınırlarında kurduğu ve yürüttüğü düzen buydu. Mardin'in taşıdığı bu misyonu, farklılıkları bir arada iyi yaşatma özelliğini iyi tanıtmak gerekiyor. O zaman turizm özelliği ve çekiciliği de çok artacaktır.

Bir de oradan bugüne de mesajlar taşımak lazım. Böyle yaşamış bir millet, böyle yaşamış vatandaşlarımız nasıl oldu da bugünlere geldi diye insan hayıflanıyor. Bugünlerde de konuştuğumuz tamamen bunlar işte. Bayrağımızın gölgesinde birbirimize olanca saygıyı göstererek ve herkes kendi dinini inancını özgürce yaşasın, bu konularda hiçbir yerde hiçbir sınırlama olmasın. Kendi ana dilini günlük hayatın içinde istediği kadar kullansın ama bir çatı, üniter yapımız, devletimiz, bu bayrağımız altında resmi dilimizle ve huzurla yaşayalım. Bunu irdelemek bunu tartışmaya açmak, bu sadece sıkıntıları artırır. Biraz daha milli birliğe, kardeşliğe doğru gidelim diye yol ararken vatandaşın arasında yeni tartışmaları getirir. Onun için son günlerdeki -doğrusu tartışmaları Demokratik Özerklik çerçevesinde vesaire- şansızlık olarak görüyoruz. Türkiye şu son yıllarda bu konularda demokratikleşme şemsiyesini sonuna kadar açtı.''

-''2 DİL GİBİ FARKLI MECRALARA ÇEKERSENİZ...''-

Burada tanıştığı bir hocanın Mardin Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Kürdoloji Enstitüsünün Başkanı olduğunu öğrendiğini aktaran Beşir Atalay, şunları kaydetti:

''İşte bu... Kürdoloji Enstitüsü, bunlar yıllarca kurulmamış ihmal edilmiş. Moskova Üniversitesi kurmuş, Sorbonne Üniversitesi kurmuş ama Türkiye bunu kuramamış. Kendi vatandaşımızın dili zenginliği... Şimdi bunlar oluyor işte. Veya günlük hayatta radyosu ile televizyonu ile basını ile vesaire... Ama bunları 2 dil gibi farklı mecralara çekerseniz o zaman bu yürüyen süreci de sadece baltalamış olursunuz. Sizlere bunu Mardinli dostlarıma, Gazianteplilere, özellikle bu bölgede yaşayanlara söylüyorum; bu tür kurcalamalar, yürüyen güzel süreci, demokratikleşme sürecini provoke eder, bunu sabote eder, insanların kafasında tekrar tereddütler geliştirir. Halbuki Türkiye'de hepimizin çok emek verdiğimiz bir süreç yürüyor ve bu vatandaşlarımızın da kabul ettiği, giderek çok benimsediği bir süreç. Yani terör bitsin, insanlar bütün zenginlikleri ile huzurla yaşasınlar, kardeşçe yaşasınlar. Aynen o eski Mardin'de olduğu gibi yaşasınlar. Ama bu yeni tartışmaları hiçbirimizin onaylamamız mümkün değildir. Bunları doğrusu, Türkiye bazen bazı sorunlarını tam böyle çözecek duruma geldiğinde birileri o sorunlar çözülmesin diye bir şeyler çıkarıyor tekrar ve o yürüyüşü durduruyor. Bunları biz, o manada atılmış yanlış adımlar olarak da görüyoruz.''

Atalay, burada herkese, sivil toplum kuruluşlarına iş düştüğünü ifade etti.

-ALAADDİN'İN SİHİRLİ LAMBASI MÜZİKALİ'NE DESTEK-

İskenderun Mardinliler Derneği Başkanı Salih Bayar da konuşmasında Bakan Atalay'a hitaben, ''Açılımlar, özgürlüklerle ilgili yürekten sizi destekliyoruz'' dedi.

Bayar, ''Eski köy isimlerinin kullanılabilmesi, Suriye ve Lübnan'da yaşayan Mardinlilerin sorunu, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi, Nusaybin ve Habur sınır kapılarında yaşanan sorunlar ile Süryani Patrikliğinin Mardin'e getirilmesi taleplerine'' ilişkin dosyayı Atalay'a verdi.

Gaziantep Mardinliler Eğitim ve Dayanışma Vakfı (MAREV) Başkanı Osman Demirci'nin plaket sunduğu Bakan Atalay'dan, ''Antepçe'' lehçesiyle sahnelenecek ''Alaaddin'in Sihirli Lambası'' müzikalinin oyuncuları destek istedi. Oyunculara destek sözü veren Bakan Atalay, pelerin de giydi. Müzikalde rol alacak olan Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey da kavuk taktı.

Toplantıya, AK Parti Milletvekilleri Fatma Şahin, Mehmet Erdoğan ve Mehmet Sarı, Vali Süleyman Kamçı, Emniyet Müdürü Süleyman Oğuz, AK Parti İl Başkanı Ahmet Uzer de katıldı.

AA

SON VİDEO HABER

İstanbul'dan Halep'e giden Suriyeliler konuştu

Haber Ara