Dolar

34,8657

Euro

36,6223

Altın

3.047,57

Bist

10.058,47

'Türkiye'yle uzaklıklar ve düşmalıklar geçiçi'

'Baştan söyleyeyim; dünya durdukça Azerbaycan ile Türkiye kardeş olarak kalacak, geçmişimiz bir olduğu gibi, geleceğimiz de bir olacak. Geçmişte Azerbaycan ile Türkiye arasında sınırlar olmadığı gibi, gelecekte de olmayacak. Bugün aramızda düşmanlığa benzer şeyler varsa, bizlik değil, bunlar Türkiye’de Atatürk, Azerbaycan’da Mehmet Emin Resulzade fikirlerine yabancı, düşman güçlerin oluşturduğu geçici uzaklık ve düşmanlıktır.'

15 Yıl Önce Güncellendi

2010-12-23 14:22:52

'Türkiye'yle uzaklıklar ve düşmalıklar geçiçi'

Halig Bahadır*

Bakın neler oluyor? Aliyev-Mehdiyev ikilisinin yürüttüğü anti-millî, anti-demokratik politika, rejimi tüm dünyada abluka durumuna getirdi. Bu rejim, kendisini içte de dışta da içinden çıkılamayacak bir duruma soktu. Başında KGB generali Sergey Lebedev ile idareci-filozof, aynı zamanda idareci-ideolog Ramiz Mehdiyev’in bulunduğu son parlamento seçimleri, bu rejimin Batı'da tamamen dışlanarak yalnız kalmasına neden oldu. Rejim, bu seçim ile gerçek yüzünü ortaya koydu. Artık içte Bilge Cankorel, dışta Mevlüt Çavuşoğlu gibi hain, rüşvetçi demokrasi pazarlıkçıları, bu rejimin lobicileri olamayacaklar. Bundan sonra böyle bir çalışmada bulunanların kendilerinin de gerçek yüzü ortaya çıkacak, anti-demokratik, rüşvetçi rejim ortakları gibi!

Azerbaycan’ın büyük dostu Andreas Gross, kendisini satın almak için bu rejimin bir çanta dolusu para vermek istediğini söylemişti. Gross, bunların parasına tükürdü gitti. Ancak onun Azerbaycan ile ilgili boş oturmadığını biliyoruz. Edindiğimiz bilgilere göre Gross bugün Avrupa’da olsa da Azerbaycan’ın demokratikleşmesi yönündeki çalışmalarına ara vermeyenlerden. Bunlar, yıllarca buradan ABD’ye kadar, en önemlisi ABD’deki Yahudi lobisine kadar çoğu kişileri parayla satın aldılar. Parlamento seçimlerine az bir süre kala Yahudi liderlerin başka bir isim altında Bakü’ye getirilmesi de anti-demokratik parlamento oluşturma planlarıyla ilgiliydi. Onlar, geri dönerek tüm dünyadaki Yahudi kurumlarını bu işe katarak gereken yerlerde Aliyevci rejimin lobiciliğini yapacaklardı. Tabi ki, aldıkları büyük paralar nedeniyle bunu yapacaklardı. Fakat… Fakat ortaya tanrısal bir güç gibi Julian Assange’ın Wikileaks’i çıktı. Böylece uzun yıllar Azerbaycan halkı üzerinde keyfi, istediği gibi ağalık etme planları boşa çıktı. “Azerbaycan’ın dünyadaki imajını iyileştirmek için” devlet bütçesinden ayrılan 19 milyon manatı da Wikileaks tümüyle boşa çıkardı!

Wikileaks, Aliyevci iktidarın gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Bu iktidarın herhangi bir idealden, demokratik dünya değerlerinden, ulusal değerlerden çok çok uzak olduğunu, en yakın stratejik ortaklarını bile her an satmaya hazır olduğunu gösterdi. Wikileaks, bu iktidarın yakın komşularıyla, Iran, Rusya ve en önemlisi kardeş Türkiye ile millî çıkarlara değil, kişisel çıkarlarına uygun ikiyüzlü bir politika yürüttüğünü, ikili oyun oynadığını ortaya koydu. Ortaya bunların çürük ceviz değerindeki diplomasileri çıktı! Bir başka deyişle, atılacak, işe yaramaz bir diplomasi! Başka türlü olamazdı da zaten. KGB ajanlarını, rüşvet-yolsuzluk komutanlarını diplomasi generalleri yapan bir rejim böyle bir uçuruma sürüklenmeliydi...

Televizyon kanallarının yaptığı habere göre Cumhurbaşkanlığı, anti-millî Meclise

“Azerbaycan-Türkiye Stratejik İş Birliği, Karşılıklı Yardım” isimli bir tasarı gönderdi. “Müzakere” için. Orada kimse var mı ki, bir şeyleri müzakere etsin. Gönderildi, geçecek. Bir de, bu tasarının millî çıkarlar nedeniyle değil, rejimin korunması açısından ortaya atıldığını oradakiler çok iyi biliyorlar. Cemil Çiçek şunları söylemişti: “PKK terörünü, Azerbaycan dışında, neredeyse tüm dünyaya tanıttık.” Şimdi başka türlü olabilir; 1993’te olduğu gibi, Türkiye’yi yine satın alma gereği oluştu!

(22 Aralık 2010 Azerice yayın organı Azadlık)

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara