Lübnan'ın İngilizce yayınlanan gazetelerinden The Daily Star, başyazısında Irak ve hukumeti ile ilgili bir analize yer verdi. İşte o yazı
Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin Pazartesi günü yaptığı kabine takdimi, seçimlerden dokuz ay sonra gerçekleşti ve böylece Irak, Lübnan’ın 2009 yılındaki kabine takdiminde gösterdiği ‘üstün performansı’ bile sollamış oldu.
Ülkeyi amansız biçimde tekrar istikrarsızlığa sürüklemeye başlayan bitmek bilmez iç mücadelenin sonrasında bile, Irak’ın siyaset ve güvenlik yapısını kimin kontrol edeceği meselesi henüz tamamen çözüme kavuşturulmuş değil. Maliki bunları şimdilik kanatları altına alıp gizlemek zorunda.
Potansiyel patlama yakın
Kurulması bu kadar uzun süren kabineler, anayasal yükümlülükleri süsten fazla bir şey ifade etmeyen gelişmemiş ülkelerin alameti farikası. Bu gibi ülkelerde demokrasi anlayışı, iş yapmaktan ziyade iktidara yapışmak yönünde. Farklı kamplardaki siyasetçilerin aşiret veya mezhep bağlılıklarını aşmaya ve anayasayı bireysel veya hizipsel hırsları kışkırtmak yönünde çarpıtmamaya hazır olduklarıysa, kuyruklu birer yalan.
Her ülkede böylesine bölünmüş ve partizan bir kabine, ‘patlamaya hazır bir karışım’ anlamına gelir. Iraklılar için beklemekle geçen dokuz ay, sadece potansiyel patlamanın başlangıcı. Eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin döneminde en azından kendi kendine yeten bir ülkeleri vardı (Saddam’ı veya mezalimlerini savunmak gibi bir niyetimiz yok elbette). Irak’ın kendi egemenliği ve bölgesel gücü vardı; hatta uluslararası yaptırımlarla felç edilmeden önce ihtiyaç halindeki ülkelere yardım etmeyi düşünecek durumdaydı.
2010 biterken Irak’ın diğer ülkelere yardım edebileceğini düşünmekse bir hayalden ibaret. Bugün Irak, 2003’te bir despotu devirmekle zafer ilan eden uluslararası güçlerin işgali altında. Her yıl sırf rakip bir dinin ibadetini yerine getirdiği veya aykırı siyasi ideolojileri savunduğu için yüzlerce insanın öldürüldüğü bir ülke. Kısacası, ulus devlet olmayı belirleyen unsurlardan yoksun, ülke demeye bin şahit isteyen bir Irak’tan söz ediyoruz.
Irak’ın dertlerine deva bulmak için henüz vakit tükenmedi; ABD askerleri bir yıl içinde çekilecek ve saat işliyor. Yukarıda bahsedilen sorunlar hızla giderilmezse, Irak’ın çuvallamış bir devlet olarak dibe vurma potansiyeli söz konusu.
Maliki, ordu ve güvenlikle ilgili bakanlıkları hâlâ belirleyemiyor. İçişleri ve savunma bakanlıklarını geçici olarak kontrol etme kararı, bir yığın işin arasında ülkedeki düzeni sürdürmek gibi en önemli sorumluluklardan birinin, üstelik öncelikli olarak ele alınması gereken bir dönemde, savsaklanması tehlikesini doğuruyor.
Kaostan doğan kabine
Rakip mezheplerin temsilcilerinden bir derleme oluşturup siyasi bir maskeli balo sahnelemek yerine bakanlar, istikrar, güvenlik ve kapasite inşası gibi konularda sahip oldukları becerilere göre seçilmeli. Ülkedeki uluslararası varlığın düzeyine bakıldığında, Iraklı vekillerin uluslararası demokratik normları hayata geçirebileceklerini kanıtlaması gerekiyor.
Pazartesi günkü açıklama iyimserlik yaratmıyor. Siyasi kaostan doğan bir kabineye pek de ilerleme denemez. Fakat Iraklı vekiller halkın ihtiyaçlarını köken veya inanca bakmaksızın hesaba katamazsa, gerileme kaçınılmaz olacaktır.