The Guardian'da başyazı olarak verilen Assange ve gazeteciliğin aldığı yeni şekil mail kutularının en çok forvard edilen yazısı haline geldi. Guardian'a göre Gazeteciliğin anılacak iki döneminin isimleri Assange öncesi ve Assange sonrası şeklinde...
WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange’ın 18. asırdan kalma bir kır evinde art arda televizyonlarla söyleşi yaptığı görüntüler, meselenin bugüne kadar kazandığı sinematik tarzın ayyuka çıkmasıydı. Sanki Julian Fellowes, Stieg Larsson’un yarım bıraktığı bir senaryoyu tamamlaması için tutulmuştu. Çapkın James Bond, yanlışlıkla görkemli bir Edwardyen pembe diziye dalıvermişti.
Guardian ve bir avuç başka haber kuruluşu üç haftadır WikiLeaks’e gönderilen 250 bin ABD Dışişleri Bakanlığı yazışmasından kaynaklı belgeleri yayımlıyor. Bu sürede dünyada ilginç bazı değişimler oldu. Milyonlarca insan muktedirleri ve hükümetleriyle ilgili gizlenen veya sadece kuşku düzeyinde kalan gerçekleri gördü.
Hacker’ın intikamı
Yazışmalar haksızlıkları, yolsuzluğu, ikiyüzlülüğü, açgözlülüğü, casusluğu, ikili oynamayı ve iktidarın şaşkınlık verici derecede kötücül kullanımını açığa vuruyor. Bu hafta Guardian’a gönderilen bir yorumda dile getirilen ‘Wiki-yorgunluğu’nu bir yanıyla anlayışla karşılıyoruz. İfşaatlar öyle yoğun akıyor ki, açığa çıkanların hazmedilmesi aylar, hatta yıllar alabilir.
Üç hafta zarfında, bu örümcek ağını gözler önüne seren kişi, Assange, tutuklandı, hapiste tutuldu ve bırakıldı. Hackerl’ar Assange’ın kurduğu organizasyonu durdurmaya can atanları desteklemekle suçladıkları şirketlere intikam saldırıları düzenledi. ABD, istihbarat paylaşımında uyguladığı ilkeleri tepeden tırnağa gözden geçireceğini açıkladı. Dijital dünyanın geçirgen doğası, uluslararası şirketlerin, bankaların, orduların, hükümetlerin ve hatta haber ve dedikodu sitelerinin başına çorap ördü. Ve şimdi Assange belge yayımlamayı hızlandırıp bunları daha fazla yayma sözü veriyor.
Olan bitenin küresel etkileri epey ileri boyutta olsa da, hikâyenin bir biyografi haberine indirgendiğine dair anlaşılır bir hissiyat söz konusu. Bazı açılardan bu, gelişmelerin yerinde bir ifadesi ama aynı zamanda sınırlandırıcı. Assange’ın misyonuna inandığına, üstün bir zekâya sahip olduğuna hiç kuşku yok, bunlar olmaksızın WikiLeaks halihazırdaki önemini ve/veya şöhretini elde edemezdi.
İthamları niye yayımladık?
Henry Porter, Observer’da Assange’ı 18. asır özgürlükçüsü John Wilkes’la kıyaslıyordu. Wilkes bugün, Britanya’daki basın özgürlüğü yolculuğunda hayati önemde mücadeleler veren korkusuz bir yayıncı, editör ve siyasetçi olarak anılıyor. Özgür yayıncılık uğruna (parlamento oturumlarını yayımlamak da buna dahildi) sürgün, hapis ve ölüm riskini göze aldı. Fakat bir hovarda ve çapkın olarak da görülüyordu. Hayat hikâyesini yazanlar, (gerçek veya uydurma) cinsel ilişkilerinin özel hayat ihlaliyle faş edildiğini ve bir kanaat önderi olarak nitelikler üzerine hararetli tartışmalar yaratıldığını anlatıyor.
Assange’la Wilkes arasındaki paralellikler yadsınır gibi değil. Assange Casusluk Yasası’nı ihlal ettiği için değil, iki kadınla ilgili cinsel suçlamalara dair sorgulanmak üzere cezaevine kondu. Birçokları için bu esas olayın yan gösterisiydi (elbette kadınlar için öyle değil). Bazıları içinse (Assange ve olan biteni küçümseyici bir edayla ‘seks tuzağı’ diye niteleyen avukatları dahil) onu kapana kıstırmak için yürütülen bir komploydu; tıpkı Al Capone’un vergi usulsüzlüklerinden dolayı sahneden silinmesi gibi.
Mahrem koşullarda ne olduğuna dair hüküm vermek imkânsız: Buna nihayetinde İsveç mahkemeleri karar verecek. Fakat iddiaların üzerinde durulmaması gereken bir komplo veya iftira olduğunu söylemek de doğru değil. İsveç polisinin ilgili tutanaklarına ulaşınca, şikâyetlerin kısa bir özetini ve Assange’ın bunlara cevabını yayımlamanın doğru olacağını düşündük. Bir cinsel suç davasının yargı sürecinin dışında bu şekilde sunulması alışılmış bir durum değil, fakat suçlanan kişinin, avukatlarının ve destekçilerinin bir tecavüz davasının odağındaki kadınlara bu kadar aleni saldırması da görülmüş değil.
Tıpkı Wilkes örneğindeki gibi, bunların hiçbirinin daha genel meseleyle, yani Assange’ın yazışmaları gün yüzüne çıkarmaktaki rolüyle ilgisi olmamalı. ABD’nin Assange’ın ortaya koyduğu materyalin boyutu ve niteliği karşısında kapıldığı öfke de anlaşılır.
Assange korunmalı
Diğer dört haber kuruluşuyla birlikte, az sayıdaki yazışmayı dikkatli ve sorumlu bir biçimde yayımlamak için aylardır WikiLeaks’le çalışıyoruz. Amerikan anayasası hayranlık uyandıran, sağlam bir ifade özgürlüğü güvencesi sağlıyor. Yüksek Mahkeme 1971’de Pentagon Belgeleri’nin yayımlanmasını, Başyargıç Potter Stewart bunun kamu yararına olmadığında ısrar etse bile, savunmuştu. Bugün Assange belgeleri yayımladığı için yargılanma gayretlerine maruz kalırsa bu dehşet verici olur. Assange’ın bir yanıyla bir yayıncı ve gazeteci, dahası bir kaynak olduğu aşikâr. Bu nedenle de yargılanmayı değil, korunmayı hak ediyor.
WikiLeaks’in planı, beş gazetenin mevcut katılımının ötesine geçip belli bölgeleri ilgilendiren konulara dair haberleri verebilecek haber kuruluşlarıyla mesaiye girmek. Böyle olursa, bunun dikkatle yapılacağını umarız. Yayına hazırlık, bağlamına oturtma, izahat ve redaksiyon süreci ağır bir mesai gerektiriyor. Gazetecilik ifşaatla ilgili de bir meslektir; kamunun yüksek çıkarlarıyla ilgili meseleleri açığa çıkardığında görevini layıkıyla yapmış demektir. Assange hakkındaki hükmünüzü başka şeylerin yanında, bu açıdan düşünerek de verin.
THEGUARDİAN
Çeviri: Radikal