Bir dizi ziyaret ve açılış için Mersin'de bulunan Şener, Gazeteciler Cemiyeti'nde basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. İki dil tartışmalarına değinen Şener, Türkiye'de ilk Kürtçe konuşan bakanın kendisi olduğunu belirtti. 2004 yılı sonlarında Diyarbakır'a yaptığı seyahat sırasında yaptığı Kürtçe konuşmanın kamuoyunda sempati ile karşılandığını ifade eden
Şener, "Ben bu ülkedeki konuların bu ülkenin sorunlarının cesaretle ama sorumlular nezdinde ele alınıp görüşülmesi ve düzgün bir yol haritasının belirlenmesi gerektiğine inanırım. Şu an Türkiye'de bir karmaşa var. Her kafadan bir ses çıkıyor. Herkes bir şey söylüyor. Bu vatandaşı da etkiliyor. Yanlış sonuçlar ortaya çıkıyor." diye konuştu.
Mersin'de bir sanatçının Kürtçe şarkı okumadığı için öldürülmesi olayına değinen Şener, "Tüm bu ortaya çıkan sonuç ise sürecin sorumlularının basiretsizliğinden ve art niyetinden kaynaklanmaktadır. Konunun sorumlusu siyasi iktidardır ve ortaya çıkan bütün olumsuzlukların sorumlusu da siyasi iktidardır." ifadesini kullandı.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ı demokratik açılımın içini doldurmamakla suçlayan Şener, şöyle devam etti: "Başbakan Demokratik açılım başladığı günden bu tarafa kavga yaptı. Önce CHP ve MHP arkasında BDP ile kavga yaparak süreci idare etti. Diğer kurumlarla işbirliği görüş birliği sağlamadı. Bu konu devlet politikası oluşturulması gereken bir konudur. Siyasi iktidarın diğer kurumlarla iş birliği yaparak yol haritası belirlemesi lazım. Devlet politikası ortaya çıkarması gerekirken bırakın işbirliğini başta siyasi rakipleri olmak üzere herkesle kavga yapmıştır. Bu üzerinden kavga yapılacak bir konu değil. Ülkenin birliği beraberliği söz konusudur. Netice itibariyle kini nefreti derinleştirerek konuyu siyasete malzeme haline getirerek oyunu artırmaya çalışan bir iktidar partisi ve bunun oluşturduğu dağınıklıkta herkesi ülkeye zarar verecek bir takım tavırlar sergilediği bir ortam meydana gelmiştir."
Açılım sürecinin yanlış idare edildiği savunan Şener şunları kaydetti: "Siyasi maksatla art niyetli olarak ayrışma derinleşmiştir. Bu ülkeye yapılabilecek en büyük zarar en büyük kötülük budur. Dil konusu kavram kargaşasına uğratılmadan sükunetle aklı selime dönüş sağlanarak devletin tepesinde ele alınıp bir devlet politikası oluşturulması ile neticeye ulaşacağına inanıyorum."