Hükümetin ve Merkez Bankası'nın aldığı son kararları 'cesaret verici' bulan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, "Faylardaki stres küçük hareketlerle alınmazsa ileride çok yıkıcı ve zarar verici depremlere yol açar. Türkiye ekonomisinin ilk on ayda ortaya çıkardığı cari açık 35,7 milyar dolar, yıl sonunda da 40 milyar doları geçecek. Bunun neticesin de her geçen gün risk artacaktı. Biz aylardır bu konuyu gündemde tutuyoruz, şimdiye kadar bu kararlar alınmış olsa cari açık ve dış ticaret açığı bu kadar büyümemiş olacaktı. Seçime giden bir ülkede cesaret verici kararlar alan herkesi kutluyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin olağan gündemi içinde 2011 yılında seçime gideceğini, buna rağmen 'tehlikenin görülmüş olmasından ve önlemlerin alınmış olmasından' dolayı Hükümeti, ekonomi yönetimini ve MB'yi tebrik ettiklerini aktaran Büyükekşi, "Cesaretlerinden dolayı kutluyoruz." diye konuştu. Dalgalı kur rejiminin önündeki faiz engelinin kalktığını, dolayısıyla artık piyasa mekanizması içinde daha doğru bir hareket görüleceğini söyledi. İhracatçılar olarak, hiçbir zaman, "Dalgalı kurdan vaz geçelim." demediklerini vurgulayan TİM Başkanı, "Ama bu kur sürekli niye aşağı yönlü dalgalanıyor diye sorduk. Bunun bu şekilde olmasında da faiz politikasının etkili olduğunu belirttik. Faizin düşürülmesi doğru yolda atılmış bir adımdır. Alınan kararların sürdürülebilir sonuçları için faiz indirimi devam etmelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Alınan kararları 'son derece önemli' diye niteleyen Mehmet Büyükekşi, kısa vadede ortaya çıkan sonuçların orta ve uzun vadede de sürmesi için faiz indirimlerinin devam etmesini istedi. Kendilerinin mart ayına kadar politika faizlerinin yüzde 5'e kadar inebileceğini öngördüklerini kaydetti. "Cari açık finanse edildikçe sorun yok anlayışının değişmesinden memnunuz." diyen Büyükekşi, içeride üretmek ve satmanın önemine değinerek, alınan kararların orta vadede ithalatı dengeleyici, içeride üretimi artırıcı etkisi olacağını düşündüklerini ifade etti.
TİM Başkanı Büyükekşi, TL'nin faizin cazibesi ile değil, ihracatın rekabet gücü ile değerlenmesi gerektiğini savunarak, "Türkiye'de politika faizlerinin görece yüksek olması ve dışarıda bol likidite şartları dolayısıyla sürekli olarak TL üzerinde bir değerlenme baskısı oluşturdu. Oysa dış ticaretimizin performansına bağlı olarak TL'nin hareket etmesi gerekiyor. Faizlerin inmesi TL'yi doğru yola koyacaktır." diye konuştu.
Küresel krizini gidişatıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Mehmet Büyükekşi, Avrupa'daki bozulmanın herkesi önlem atmaya ittiğine işaret ederek şöyle konuştu:
"Bizim en büyük pazarımız Avrupa. Burada talepte bir canlanma olmadığı gibi küçük ülkelerin arka arkaya çakılması ve büyüklerin sarsılması Avrupa Merkez Bankasının da tıpkı FED gibi para basmaya yöneltti. Zaten FED'in piyasaya saldığı dolarlar dünyadaki gelişmiş ülkelerin tüm dengelerini bozduğu bir ortamda AMB'nin de aynı oyuna katılması Türkiye gibi ülkelerin tedbir almasını zorunlu kılıyor. Alınan kararların arkasında durulursa cari açıkta 2011'in ilk yarısından başlayarak bir düzelme başlar.
Türkiye ekonomisinde cari açığın bir kısmı yapısal, tıpkı enerji gibi. Ama ara malları ve tüketim malları ithalatı ile kur arasında doğrudan bir ilişki var. Sanayici ve tüketici şimdi içeride üretileni tercih edecektir. Düşen faizler kamunun maliyetini azaltıyor, ortaya çıkan kaynak teknolojik alt yapıya yönlendirilmeli. Düşen faizlerle beraber Hazine'nin yükü de azalacaktır. Hükümet ortaya çıkan kaynağı teknolojik altyapının gelişmesine harcamalıdır. Düşük faizlerin olduğu bir ortamda yatırım finansmanı da ucuzlayacaktır. Ayrıca faizlerin cazibesi azalacağı için de kaynak yatırıma gidecektir.
Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyduğu kaynağın doğrudan yatırımla finanse edilmesi hem cari açığın finansmanının kalitesini artıracak hem de üretim ve istihdamı artıracaktır. Türkiye daha fazla doğrudan yabancı sermaye çekmek için yatırım ortamını ilgilendiren konularda hızla yol almadır."