Güç ve iktidar merkezinde olmayıp bilakis bunlara karşı yıllardır mağdur edilen kesimlerin hakları için yola çıkan, menfaat dağıtmak için değil, ilke ve etik değerlerin savunucusu olarak doğan Demokrat Yargı'nın insanlığın tarih boyunca edindiği tecrübelerin günümüze yansımasıyla geçen birinci yılını geride bıraktığı dile getirildi. Açıklamada, sadece bir gruba, zümreye veya topluluğa değil, herkese eşit şekilde hak ve adalet hedefini benimseyen Demokrat Yargı'nın hangi düşünce, köken ya da inançtan olduğuna bakmaksızın, herkesi demokrasi, özgürlük ve insan hakları paydasına çağırdığı, "Kim olursan ol yine de gel" dendiği ifade edildi.
Demokrat Yargı'nın kimi zaman iktidar sahiplerinin, buz dağlarının soğuk nefesleriyle, ağır ve haksız eleştirileriyle karşılaştığı, kimi zaman da 1980'den bu yana sistemle uyuşanların, nemalananların, sıcak evlerinden ve koltuklarından sürece film izler gibi bakanların akıl dışılık suçlamalarına maruz kaldığının hatırlatıldı. Oluşumun, adalete, özgürlüğe, insan haklarına ve demokrasiye ulaşma yolundaki mücadelesinde samimi olduğu, demokrasi mücadelesinin sadece iktidarın birilerinden alınıp ötekilere verilmesi olmadığını her zaman ve her yerde dile getirdiği kaydedildi.
Doğruluk cetveline uyulmadığında Yüksek Mahkemeleri, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) olduğu gibi, bürokrasiyi de eleştirmekten geri durmadığı ifade edildi. Güce, iktidara ve menfaate teslim olmadığı, kürsü hakim ve savcılarını merkez alarak düşünce ve politikalar ürettiğinin anlatıldığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Yargıdaki hiyerarşiye, keyfiliğe, sübjektifliğe hep karşı çıktı. Bütün bunları yaparken, kem alât'la kemalât olmayacağı düsturundan hareket ederek, yüzünü sürekli topluma döndü, yalan söylemedi, inanmadığı düşünceleri savunmadı. Bugün yargıdaki iktidar HSYK yönüyle el değiştirmiş olsa da, Demokrat Yargı'ya ve savunduğu ilke ve değerlere olan ihtiyaç sona ermemiştir. Her toplumun içinde güç sahiplerinin ve egemen zihniyetin hoşuna gitmeyeceklerini söyleyen bir grubun bulunması o toplumun yanlışlara sapmadan sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için zorunluluktur. Unutulmamalıdır ki, insanlar ve kurumlar hata yaparlar. Hatadan, yanlıştan ve her türlü eksiklikten beri olduğunu iddia etmek, bir tanrısallık iddiasıdır. Eleştiriye açık olmak, tahammül etmek insan olunduğunun hatırlanmasıdır. Demokrat Yargı'nın, bir görev olarak kabul ettiği 'hatırlatmayı' bütün kişi ve kurumlara karşı geçmişte olduğu gibi bugünden sonra da kararlılıkla sürdüreceği konusunda bir kuşku olmamalıdır. Kurulduğu günden bu güne kadar gelen süreçte özellikle yargı kurumları nezdinde, demokrasi, özgürlük, insan hakları, adalet ve toplumsal barış yönünden bir "boy aynası" olan Demokrat Yargı bu misyonunu kararlılıkla sürdürecektir."