Araştırmada; internet ortamında elde edilen bilgilerin, bu bilgilerin hangi amaçla kullanılacağının ve kullanan kişi tarafından onayının alınması kaydıyla depo edilmesinin etik bir davranış olacağı, aksi takdirde belgelerin izinsiz şekilde elde edilmesinin 'etik' olmayacağı ifade edildi.
WikiLeaks adlı internet sitesi'nin, ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait olan gizli belgeleri açıklaması ve daha sonra internet sitesinin kurucusunun 'gizli belgeleri ifşa ettiği' gerekçesiyle göz altına alınması ile devam eden gelişmeler, bilişim ortamında elde edilen belgelerin yasal çerçevede nasıl karşılandığının dikkate alınmasına neden oldu. Ege Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi'nde görevli Doç. Nilay Başok Yurdakul ve Araştırma Görevlisi Mikail Bat'ın hazırladığı 'İnternet ve Etik' başlıklı araştırmada, "Konunun etik çerçevesi dahilinde, internette elde edilen bilgilerin bu bilgilerin hangi amaçla kullanılacağının ve kullanan kişi tarafından onayının alınması kaydıyla depo edilmesinin söz konusu olmasına dikkat edilmelidir. Elde edilen bilgilerin de farklı kullanıcıların ulaşmasını engelleyecek çeşitli gelişmiş ve sürekli güncellenen yazılımlarla korunması gerekmektedir" denildi.
Hackerlar MİT'in de sistemine girebilir
Türkiye'de MİT gibi özel yazılım ve donanım kullanan ve gizlilik konusunda oldukça hassas davranan kurumların bile veri bankalarına hackerların girebildiğinin ifade edildiği araşırmada, "Bu bilgilerin düşman kuvvetlerin bilgisine sunulabildiği yakın geçmişte bilinen bir gerçektir. Bu durumda bilgi ne kadar gizlidir ve bilgiyi kim gizler soruları karşımıza çıkmaktadır. Bilginin ne kadar gizli olduğu gerçekte hiçbir zaman yanıtı verilemeyecek bir sorudur" ifadelerine yer verildi.
Tuş arkadaşlığı, sosyal yaşantıyı öldürüyor
Araştırmada ele alınan bir başka konu ise, hiçbir zaman bir araya gelmeyecek kişilerin "tuş arkadaşlığı" yapması oldu. Bu tuş arkadaşlığında kilometrelerce mesafede olunmasına rağmen okey vb. oyunların oynanmakta olduğu, sohbet odalarında çeşitli diyaloglara girilmekte olduğu ve birer sanal yaşam alanı yaratıldığı dile getirildi. Bu ortamların, hem kişilerin kendi etik değerleri açısından sakınca oluşturduğu, hem de içinde bulunulan durumun etik ölçüde başka kişilere açık olabileceği konusunda sakıncalar içerebildiği ifade edildi.
Bireylerin internet başında harcadıkları sürenin artması ve birden fazla bilgisayarın evlerde bulunmaya başlaması ile birlikte aile içinde bireylerin birbirileri ile olan yüz yüze iletişimlerine ayırdıkları zamanın da azalamaya başladığının ifade edildiği araştırmada, "Bu noktada bireyler aynı çatı altında yaşamalarına karşın, aile olma bilincinden uzaklaşmakta, duygu ve düşüncelerine ailenin diğer bireyleri ile daha az paylaşmaktadırlar. Bu ise bireylerin kendi ailelerine yabancılaşmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan aile dışı sosyal ilişkiler bazında ele alındığında bireyler arasındaki iletişim ortamlarının yüz yüze olan karşılıklı iletişimden uzaklaşması ve ağ teknolojileri ile sanal ortamlarda iletişime geçmeleri ile birlikte, iletişim görsellikten soyutlanarak, iletişimin temelindeki jest ve mimikler ve bunlar ile oluşan duygusallık yok olarak yerini hayali varsayımlara bırakmaktadır" denildi.