İddianameye giren belgelerde, 'PKK'lıların burslarının kesilmemesi' gerektiği yönünde notlar bulunuyor. Bursiyerleri ve yakınlarını fişlediği belirlenen ÇYDD'nin Beyoğlu şubesinde el konulan dokümanlarda ise 'babası imam, kardeşi imam hatipli, ailesi MHP'li, annesi başörtülü' denilerek çok sayıda öğrencinin bursunun kesildiği belirtiliyor. Gerekçe olarak da öğrencilerin 'Çağdaş Yaşam kurallarına uymaması' gösteriliyor.
ÇYDD'nin ayrıca burs verdiği çok sayıda öğrenciyi ve yakınlarını fişlediği belirlendi. ÇYDD'nin Beyoğlu şubesinde el konulan dokümanlarda burs müracaatında bulunanların dinî inançları, siyasî görüşü, giyim tarzı, yaptığı işi, okuduğu gazete veya dergi, gittiği kurs ve dershane hakkında kayıtlar tutulduğu tespit edildi. Dernek yöneticileri, toplanan bu verilerden hareketle öğrenciler hakkında işlem yapıyor. Başörtülü öğrencilerin bursları kesiliyor.
İddianamenin 261. ve 262. sayfalarında fişlemelerle ilgili not şöyle: "E.T. ailesi MHP'li kardeşi ... yurdunda kalıyor. Bursa Şb. iptal edildi. Kardeş, anne ve abi Arapça öğr., abla ilahiyat, ağbi elektrik MYO mezunu, ret. Dinci olarak bilinen dershanelere devam etmeleri nedeniyle burslarının kesilmesine karar verilmiştir. Mülakatımız olumsuz ayrıca türbanlıdır, babası memur (imam) diye burs vermemiştik. A. Hanım'a bildirildi. Başörtü kullanıyor, verilmesin, babasının mesleği imam, uygun değil."
ÇYDD'ye mensup bir öğrencinin dernek yönetimine yazdığı 2 sayfalık mektup da iddianamede yer alıyor. İsmi belli olmayan bir öğrencinin yazdığı, 329 ve 330 sayıları ile numaralandırılmış mektup, 'Alev Hanım'ın dikkatine' ibaresi ile başlıyor. Mektupta şu ifadeler kullanılıyor: "... Artık adalet kavramı adını ya da anlamını ya yanlış öğrettiler ya da bu kavram artık yok. Bu akşam çağdaş yaşamdan elendiğimi söylediler. Boğazım düğüm düğüm oldu çünki adalet beni bulmadı. Okulda bütün derslerim 5. Beni değil de 3'lük öğrenciyi bedava dershaneye gönderiyorlar. Bu sadece bir örnekti. Daha ... biliyor musunuz?...''
Gülseven Yaşer'in Sarıyer'deki ikametinde el konulan dokümanlarda da burs mülakatı yapılan öğrenciler için ayrımcı ifadeler yer alıyor. Burs verilmeyecek öğrenciler için "Hayır" ibaresine yer verilirken, ilginç açıklamalara da yer verilmiş; "Tarikatlara inanıyor, Nurculuğu beğeniyor, FEM Dershaneleri'nde okumuş, Fethullah hoca hayranı, resmen takiye yapıyor, imam-hatipli, kapalı, özel bir yurtta kalıyormuş; Fethullah Gülen'in olabilir, Fethullah'ın okulunda okumuş, Fethullah'ın kurslarında ücretsiz kurs görmüş." Bir öğrenci için düşülen şu not ise şaşırtıcı: "İmam hatip lisesinden geliyor, çok ihtiyacı var ama bana biraz gerici bir genç göründü. Hayır." DERVİŞ GENÇ, TUĞBA KAPLAN İSTANBUL
Emekli askerler: 'Çağdaşçılar' Deniz Kuvvetleri'ni ahlakî erozyona uğrattı
Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) iddianamesi Deniz Kuvvetleri üzerinde oynanan oyunları gözler önüne seriyor. ÇEV ve ÇYDD'nin, bahriyelileri daha Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu yıllarında takibe aldığı ve deniz personelini kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmek için burs verdikleri genç kızları araç olarak kullandığı anlaşılıyor. Deniz Kuvvetleri içindeki bu zafiyet Gölcük Donanma Komutanlığı merkezli düzenlenen uyuşturucu ve fuhuş operasyonlarında net bir şekilde görülüyor. Emekli askerler, ÇYDD ve ÇEV iddianamesindeki bilgilerin Donanma'daki fuhuş operasyonlarının sebepleri hakkında önemli ipuçları verdiğini ifade ediyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın bu konularla gündeme gelmesinin tesadüf olmadığını belirten emekli Albay Durmuş Türemen, komutanlığın ÇYDD ile irtibatının sıradan bir ilişkinin ötesinde olduğunu ifade ediyor. ÇYDD'nin görünür itibarıyla sözde ihtiyaç sahibi öğrencilere burs veren bir dernek olduğunu belirten Türemen, "DKK ile ÇYDD'nin ne işi olur? DKK'lerin burs ihtiyacı mı var? Bu ilişkiyi normal karşılamak mümkün değil!" diyor. Türemen, ÇYDD ile ÇEV'in sistemli bir şekilde Deniz Kuvvetleri'ne sızmaya çalıştığını ifade ediyor. Emekli Kurmay Binbaşı Kemal Şahin de ÇYDD'nin Deniz Kuvvetleri ile irtibatını farklı bir şekilde ele alıyor. Darbe girişiminde bulunmak isteyen grupların eylemlerini yaptıktan sonra kendilerine sosyal ve psikolojik lojistik sağlayacak kesimlerle irtibatta bulunduğunu söylüyor. Söz konusu derneğin amacının muhtemel bir darbede, cuntacıların yanında yer alarak onlara destek vermek olduğunu anlatıyor. Son yaşanan gelişmelerle derneğin Deniz Kuvvetleri'ni ahlaki erozyona uğratacak girişimlerde bulunduğunu ifade eden Şahin, "ÇYDD gibi oluşumlar darbe girişimlerinin arkasında vardır. 28 Şubat ya da 12 Eylül'e bakın, benzer oluşumlar görülecektir. Bu oluşumlar bir dönem birilerinin ülkenin kurumlarına sızdığını, kurumları ele geçirdiğini iddia ediyordu. Şimdi kimin nereye, nasıl sızdığını görüyoruz." diyor.
Emekli Binbaşı Mustafa Hacımustafaoğulları ise Deniz Kuvvetleri'nde kadın kullanılarak, subayların kontrol altına alınma yönteminin tarihsel bir sürecinin olduğunu anlatıyor. Harbiye'de öğrenci olduğu dönemde buna benzer yapılanmalara şahit olduğunu aktaran ve genç subaylara yönelik bu kumpası ilerleyen yıllarda fark ettiğini vurgulayan Hacımustafaoğulları, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bütün askeri liseler ile harp okulları öğrencileri hedef alınıyordu. Bunun organize bir faaliyet olduğunu sonradan fark ettik. Bilerek ya da bilmeyerek okul yönetimi de bunlara çanak tutuyordu. Lüks otellerde geceler düzenleniyordu ve damsız girmek yasaktı. Yani kız arkadaş zorunluydu. Arkadaşları olmayanlar için kız temin ediliyordu. Kız liselerinden kızlar toplu halde getiriliyordu. Bu organize çalışma sonucu birçok arkadaş tezgâha girdi. Değişik görüntülerle baskı altına alındı. "TANJU ÖZKAYA İSTANBUL
Bahriyeliler isimlerine göre fişlenmiş
ÇYDD Genel Merkezi'nde el konulan hard disklerde yapılan incelemelerde, e-posta arşivinde bulunan bir e-mailde Deniz Lisesi Giriş Sınavı'nı kazanan bazı isimlerin 'dinî çağrışımı öngören isimler' olduğu belirtiliyor. Duyulan kaygı dile getiriliyor. 3 Ağustos 2007 tarihinde [email protected] adresinden gönderilen bir e-mailde, "Aşağıdaki mesajı okumak ve anlamının akla getirdiklerini düşünmek bile ürkütücü. Gelen mesajı aynen iletiyorum." denildikten sonra (E) Dz. Kur. Kd. Alb. H. Vural tarafından gönderilen mesaj aktarılıyor. Söz konusu mesajda şöyle deniliyor: "25 Temmuz 2007 tarihli basın ilanlarında Deniz Lisesi giriş sınavını kazananları okuduğumuzda aşağıda sıralanan isim listesini büyük bir kaygı ve hayretle izlemiş bulunmaktayız. Muhammet A., Muhammet K., Muhammed O., Muhammed G., Muhammed K., Muhammed H., Muhammet S., Muhammet K., Enes K., Enes T., Enes Ü., Enes İ., Enes İ., Üsame B., Taha Yasin Ç., Huzeyfe S., Huzeyfe E."
Mesajda bu isimlerin, din çağrışımını öngören isimler olduğu vurgulanarak duyulan kaygı belirtiliyor. Listenin 'Açıklamalar' kısmında ise "Yelkenli dönemi dahil bu isimlerde bir bahriye subayı duyulmuş, işitilmiş midir?!. Mülakat/performans heyeti; modern, çağdaş Türk bahriyesini bu kültürde yetişmiş delikanlılara nasıl emanet etmiştir? Artık iş işten geçmiş ve adaylar açıklanmıştır. Geçmişler olsun!.." ifadeleri yer alıyor.
İLYAS KOÇ / ZAMAN